Fransa'da yaşanan trajedi ve bu yaşananlardan hareketle birkaç gün içinde Batı ve İslam sözcüklerine bol rastlanan binlerce makale çıktı Batı medyasında. Türk medyasında da bu tür yazılardan epey sayıda okudunuz.Ben bugün olayın güncel boyutundan öte bu kadim meselenin altında yatan temel çelişkiye değinmek istiyorum...
***
Bu konuda hala gazete yazılarında
Modern Batı versus Geleneksel İslam gibi 200 senelik klişeler kullanılmaya devam ediliyor. Oysa büyük tarihçi Marshall Hodgson bu saçma klişeyi tersyüz edeli çok oldu. Bugün Batı sosyal bilimler camiasının zirveleri de Hodgson'ın bu analizi noktasında büyük ölçüde mutabıktır. Fakat üst düzey akademik literatür ile popüler medya dili arasındaki uçurum her geçen gün derinleştiği için hala gazete okurları bu aptalca şablonu okumaya devam ediyor.
***
Sadece bizim gazeteler için değil NY Times ve Washington Post gibi sözde en ileri Batı gazeteleri için de aynısı geçerli. 96 yaşında olmasına rağmen hala üretmeye devam eden büyük sosyal bilimci Jack Goody'nin dediği gibi Harvard'da ya da Cambridge'de lisans öğrencisi sınav kağıdına yazsa sınıfta kalacağı ifadeler NY Times'da uzman görüşü diye yazılabiliyor günümüz dünyasında...
***
Biz yeniden Marshall Hodgson'a dönelim... Büyük tarihçi üç cilt halinde dilimize de çevrilen başyapıtı The Venture of İslam'da aynen şöyle diyor: "
Modernite zorunlu olarak pre-modern olan geçmişin kültürel geleneklerini dağıtır. Ne var ki, Batı toplumlarında bu dağılma nisbeten ılımlı olmuştur: Batı nisbeten gelenekseldir, zira modern toplumun bütün ana özellikleri, belirsiz bir geçmişle süreklilik arz eden geleneklerden gelişmiştir. Aksine, Batılı olmayan toplumlar, özellikle de Müslüman toplumlar pür moderndir. Müslümanlar Batılıların aksine, geleneklerinden haşin bir şekilde kopmuşlardır. Modern dünyanın sorunlarının özünde, geleneksel bir Batı ile acımasız bir biçimde modern olan dünyanın geri kalanı arasındaki çelişki vardır."
***
Hodgson'ın dediği gibi Batı toplumları ve İslam toplumları arasındaki esas problematik sürekli yazılan Modern Batı ve Geleneksel Doğu klişesinin tam aksi sebepten kaynaklanmaktadır. Müslümanlar çok haşin ve trajik bir dağılma sürecinin içinde yaşıyorlar 200 yıldır. Coğrafyadan coğrafyaya değişmekle beraber aynı trajedi hemen tüm İslam toplumlarında yaşanıyor.
***
Batı ülkelerinde yaşamak zorunda kalmış orada doğmuş büyümüş olan Müslümanlar ise bu trajediyi çok daha derin biçimde yaşıyorlar. Avrupa Türkleri yine bu konuda diğer Müslüman toplumlara nazaran en az trajedi yaşayan ve travmalarını da tedavi edebilme yeteneğine sahip bir toplum olarak ön plana çıkıyor. Kolonyal acıların geçmişinden gelen toplumlarda ise bu trajedi en uç noktalarda yaşanıyor. Son olanlar Hodgson'dan hareketle çizdiğimiz bu öykünün dışında anlaşılamaz...