Altan Tan, Karaman'da ortaya çıkan ve faili 600 yılla yargılanan çocuk istismarı davasının Ensar Vakfı'na mal edilmeye çalışılmasına şu sözlerle karşı çıkmıştı:
"Ortada tecavüz olayı var. Kimsenin üstünü örtmemesi gerektiği, örtemeyeceği bir vaka var. Aile Bakanı'na düşen, bütün gücüyle bu olayın üstüne gitmesi. Bunu kapatacak, mazur gösterecek, farklı algılar oluşturacak hiçbir beyanatın içine girmemesi gerekir. Ancak bu olayın üzerinden İslami vakıfları, kuruluşları karalamak ve tümünü şamil etmek de yanlış. Bir olaydan, iki olaydan hareketle bütün kurumu suçlamak, aynı görüşe sahip bütün bir camiayı töhmet altında bırakmak yanlış."
Tan'ın, önce Ensar Vakfı'nı, ardından tüm Ak Parti'yi, sonrasında Türkiye'nin değeri olmuş bazı marka ve şirketleri ve hızını alamayıp tüm Ak Partilileri 'çocuk tecavüzcüsü' ilan etmeye kalkan sağduyusuz ve izansız kampanyaya katılmaması bu leş muhalefeti güden çevreleri çıldırttı. Tan'ın HDP'den atılması çağrıları bile yapıldı.
Tan, bu itirazlara rağmen geri adım atmadı ve şunları söyledi: "Bale kursunda bir seks skandalı oldu diye bütün balerinleri suçlamak veya HDP'li bir belediyede buna benzer bir şey olduğu vakit bütün bir HDP camiasını suçlamak veya bütün MHP'yi suçlamak veya bütün CHP'yi suçlamak, bu da yanlış bunu söylüyoruz. Ama bu kimseyi kesmiyor, niye kesmiyor? Ya bütün vakıf ve cemaatlere küfredeceksin. Hükümete küfredeceksin. Veya tüm bunları koruyup kollayıp tüm bunların üstünü örtmeye çalışacaksın. Ben ikisini de yapmıyorum."
Bunun üzerine HDP'ye yapılan 'sol' linç meyve verdi ve HDP, Tan'ın ilgili sözlerinin Merkez Yürütme Kurulu'nda ele alınacağını açıkladı. Disiplin Kurulu'nun devreye girmesi, hatta ihraç söz konusu olur mu bilinmez ama Tan, son bir açıklamayla herkese rest çekti:
"Bir kısmı dinlemeden, anlamadan yapıyor. Ama esas bu işi başlatanlar bilerek, tasarlayarak ve düşünerek bu işleri yapıyorlar. Yanlış düşünüyorlar, baltayı taşa vurdular bu sefer. 3 tane çakma Nişantaşlı, Bebekli, çakma sosyalist, 'çakma' tabirini kullanıyorum; gerçek Nişantaşlı, Bebek ve sosyalistlere saygı duyuyorum. Benim çocukluğum da Bebek'te geçti. Çakmalara söylüyorum, bu çakmalar için 'bütün İslami tarikat ve cemaatler, Kuran kursları, yurtlar, tecavüzcüdür, sapıktır' demeyeceğim, demeyeceğim, demeyeceğim. Bunu diyenlerle de sonuna kadar mücadele edeceğim. Onlar da ellerinden geleni arkalarına koymasın. Bunu söyleyecekler de varsa çıkıp açıkça bunun böyle olduğunu söylesinler."
HDP'nin tabanında hiçbir karşılığı olmayan ama üst yönetimin kurduğu tüm siyasî söylemlere etki etme kapasitesi bulunan bir kesimden uzun zamandır bahsediliyor. O yüzden bu sözler, sadece bir hadise eksenindeki kişisel bir karşı çıkış değildir. En çok Osman Kavala ismiyle anılan, daha çok Cihangir semtiyle sembolize edilen, alameti farikaları İslâm düşmanlığı olan bu "üç-beş çakma sosyalist"in aslında HDP'nin siyasî söylemine "bilerek, tasarlayarak ve düşünerek" ne kadar etki ettiğinin de tescilidir.
Tan'ın HDP yönetiminden çok, onları bu kararı almaya zorlayan "üç-beş çakma sosyalist"i aktör görmesi boşuna değildir. Her anlamda düşündürücüdür.
Not: Kâlemiyle hem nükte hem de analiz yapabilen, üstelik kritik zamanlarda da dik durabilen nadir yazarlardan olan, kıymetli Salih Tuna'nın babası vefat etti. Allah gani gani rahmet eylesin, cennetinde sevdikleriyle buluştursun. Başın sağ olsun Salih Abi...