Tevhidin iki temel esası vardır. Birincisi; Yüce Allah'ın varlığını ve birliğini şüphesiz şeksiz kabul etmektir. O'nun dışındaki bütün sahte ilahları, şirki, ortaklığı reddetmek ve Yüce Allah'a da Kur'an'ın bize bildirdiği sıfatlarıyla iman etmektir. Biz buna 'La ilahe illallah' deriz.
İkinci esas ise; Hz. Muhammed'in (s.a.v.) Yüce Allah'ın son elçisi, kulu ve Resulü oluşunu kabul etmektir. Bu iki temel imanı, esası kabul etmeyen kurtuluşa eremez, iman etmiş sayılmaz, cennet ehli olamaz. Allah'tan başka ilah yoktur kabulünün tamamlayıcı (mütemmim) cüzü; Hz. Muhammed Allah'ın kulu ve elçisidir ikrarıdır. Kabulüdür.
Bu anlamda deizmin imani açıdan hiçbir geçerliliği yoktur. Deist olan bir kişi Hz. Muhammed (s.a.v.) veya vahyi reddettiğinden dolayı Yüce Allah'ı da reddetmiş oluyor.
Zira Yüce Allah'ı bütün şirk, ortaklık ve tahrif edilmiş sıfatlarından münezzeh şekilde anlatan İslam'dır. Kur'an'dır. Hz. Peygamber'dir. Bunlardan uzak olan bir iman Yüce Allah'ı tasdik etmiş olamaz ve maksuda varamaz.
Yüce Allah Resulü'nü tanıtıyor
Kur'an'ın tümü Hz. Peygamber'i (s.a.v.) tanıtmaya ve O'nun örnekliğinde yola çıkmaya çağrıdır. Allah, Resulünü her yönüyle bize tanıtıyor. Övüyor. Özel bir yere yerleştiriyor. Tezkiye ediyor. O'na tabi olmaya çağırıyor. Bazen bunu açıkça ilan ediyor, bazen Kur'an edebe ve hikmetine uygun bir incelikle önümüze sunuyor. Bu yazımızda bu ayetlerin bir kısmına bakacağız.
1- Rabbin seni terk etmedi (Duha, 3):
Duha suresi Mekke'de inmiş 11 ayetinin 9 ayetini Hz. Peygamber'e ayırmıştır. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) çocukluk ve peygamberlik döneminde ki Yüce Allah'ın O'na nimetini bu sure ayet ayet ilan ediyor.
2- Rabbin sana darılmadı da. (Duha, 3)
3- Muhakkak ahiret senin için dünyadan daha hayırlıdır. (Duha, 4)
4- Şüphesiz Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın. (Duha, 5) bu ayette bahis konusu olan nimet ahiretteki şefaat makamı olarak bildirilmiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) ahirette - Yüce Rabbimizin izniyle- müminlerin günahkârlarına şefaat edecektir.
5- Seni yetim bulup barındırmadık mı? (Duha, 6): Yüce Allah Peygamberimizi özel korumanın çocukluk döneminden -doğumundan- başladığını ilan ediyor.
6- Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi? (Duha, 7): Hz. Peygamber'in (s.a.v.) doğumundan önce ilahi kitaplar tahrif ve tahrip edilmiş, Mekke putlara teslim edilmişti. Yüce Allah bu dönemdeki itikad ve ameldeki savrulmayı ve efendimizi nasıl bunlardan koruduğunu hatırlatıyor.
7- Seni ihtiyaç içinde bulup da seni zengin etmedi mi? (Duha, 8)
8- (Ey Muhammed) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? (İnşirah, 1): Cebrail'in yaptığı mucizevi müdahaleye atıf yapılıyor.
9- Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? (İnşirah, 2-3)
10- Senin şanını yükseltmedik mi? (İnşirah, 4)
11- Yüce Allah, Efendimiz'in ömrüne yemin ediyor; "Ömrüne and olsun ki, onlar sarhoşluklar içinde kör ve azgın haldeydi." (Hicr, 72)
12- Yüce Allah her halukârda affedildiğini hatırlatıyor. 'Allah seni affetti' (Tevbe, 43)
13- Yüce Allah Efendimizi gelen baskılara karşı teselli ediyor; "Eğer seni yalanladılarsa, senden önce gelen peygamberleri de yalanladılar." (Ali İmran, 184)
14- Yüce Allah, Efendimize; 'gözümüz senin üzerinde' buyuruyor; "Rabbinin hükmüne sabret. Şüphesiz sen gözlerimizin önündesin. (Tur, 48)
15- Yüce Allah Efendimizin ahlakını büyük olarak nitelendiriyor; "Şüphesiz sen büyük bir ahlak üzerindesin." (Kalem, 4)
16- Yüce Allah, Efendimize verilen nimetlerin sonunun olmadığını haber veriyor; "Şüphesiz sana tükenmez bir mükafat vardır." (Kalem, 3)
17- Yüce Allah, Efendimize salat ettiğini bildiriyor ve bizlere de bunu emrediyor: "Şüphesiz Allah ve melekleri Nebi'ye salat ederler. Ey Müminler siz de salat ediniz. (Ahzab, 56)
18- Yüce Allah Efendimizin bütün hayatını tezkiye ediyor: "And olsun ki arkadaşınız (Muhammed) haktan sapmadı ve azmadı." (Necm, 1-2)
19- Yüce Allah, Resulünün bütün sözlerinden razı olduğunu O'nun boş ve yanlış konuşmayacağını haber veriyor ve her sözünün kendi kontrolünde olduğunu ilan ediyor. Bunun içine Kur'an ayetleri girdiği gibi, sahih hadisler de girer. O, kendi kendine konuşmaz. O'nun konuşması (sözleri) ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. (İlahi talimatlardır.) (Necm, 3-4)
20- Yüce Allah bildiriyor; Peygamberine bütün bilgileri büyük melek Cebrail bildirdi ve Hz. Peygamber (s.a.v.) Cebrail'i -Miraç'ta- asli görüntüsüyle gördü.
"O'na üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail, vahyi ve emirleri) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (asli görüntüsüne bürünüp) doğruldu. (Necm, 5, 6, 7)
21- Hz. Peygamber'in (s.a.v.) en büyük mucizelerinden olan (Miraç'ta) olağanüstü anlar yaşadığını Yüce Allah haber veriyor. Bu gayb âlemine ait çok özel bilgilerdir. Hiçbir peygambere nasip olmamış özel anlardır; Sonra (ona) yaklaştı. Derken sarkıp daha da yakın oldu. (Necm, 8)
22- İki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. (Necm, 9)
23- Yüce Allah, Peygamberimizin Mekke ve Medine'de vahyi aldığından daha farklı bir vahiyle muhatap olduğunu haber veriyor. "Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. (Necm, 10)
24- Yüce Allah, Peygamberinin gözünü doğruluyor. Bakışını. Teslimiyetini. Mahfiyetini. "Kalb (gözün) gördüğünü yalanlamadı. (Necm, 11)
25- Yüce Allah, Hz. Peygamber'in gördüğü ve getirdiği her hususu kabule çağırıyor: Hz. Peygamber'i (s.a.v.) ve bilgisini tartışmayı sorguluyor: "(Şimdi siz) Gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? (Necm, 12)
- Ey Peygamber'in konumunu tartışanlar. O'nu sadece postacı gibi görenler.
- Ey Peygambersiz bir din kurmaya çalışanlar.
- Ey Hz. Peygamber'in hadislerini reddedip, yine onun ilettiği Kur'an'ı kabul ettiğini ilan eden ikiyüzlüler.
Siz O'nun gördüğü ve ilettiği hususları mı onunla tartışıyorsunuz. Varacağınız yer burasıdır.
26- Yüce Allah peygamberinin Cebrail'le şöyle-böyle değil tam bir mutmainlikle görüştüğünü haber veriyor. Andolsun ki, Cebrail'i bir başka inişte daha-gerçek görüntüsüyle- görmüştü. (Necm, 13)
27- Allah O'nun gözünü bir daha övüyor. Edebini övüyor. Göz (gördüğünden) şaşmadı ve onu aşmadı. (Necm, 17)
28- Yüce Allah peygamberimi aşıp geçmek beni aşıp geçmek gibidir buyuruyor; Uyarıyor. Sakın bunu yapmayın diyor. 'Ey iman edenler! Allah'ın ve peygamberinin önüne geçmeyin.' (Hucurat, 1)
29- Yüce Allah edeplendiriyor. Edebinizi takının. Sıradan bir insanla muhatap değilsiniz. Eğer peygamberimi sıradanlaştırırsanız imanınızı kaybedersiniz diyor.
"Ey İman edenler! Seslerinizi, peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi Peygambere yüksek sesle bağırmayın. Yoksa siz, farkına varmadan işledikleriniz boşa gider. (Hucurat, 2)
30- Yüce Allah, Hz. Peygamber'e (s.a.v.) herhangi bir insan gibi seslenenlerin aklı ermeyen, kaba insanlar olduğunu bildiriyor. (Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu aklı ermeyen kimselerdir. (Hucurat, 4)
31- Yüce Allah ilan buyuruyor. Peygamber Muhammed (s.a.v.) size uymaz. Siz ona uyacaksınız. Kur'an'ı anlamada ego, heves ve aklınızı değil, peygamberi esas kabul edeceksiniz. "Eğer o (peygamber) birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. (Hucurat, 7)
32- Yüce Allah bildiriyor: Bana ve Peygamberime inanan doğru ve sadık kişilerdir. "İman edenler ancak, Allah'a ve peygamberine inanan... kişilerdir." (Hucurat, 15)
33- Yüce Allah bildiriyor: Hz. Muhammed (s.a.v.) bir müslümana kendi canından daha önceliklidir. "Peygamber, müminlere kendi canlarından daha önce gelir. (Ahzab, 6)
34- Allah bildiriyor: Peygamberin eşleri sizin annenizdir. O'nun eşleri de müminlerin analarıdır. (Ahzab, 6)
35- Yüce Allah Efendimize Kevser'i verdiğini ilan ediyor: "Sana Kevser'i verdik" (Kevser, 1)
Kevser belki cennette bir nehir, belki şefaat, belki daha büyük bir nimet. Ama, Allah O'na has kılarak veriyor.
SON SÖZ: Kur'an'da Hz. Peygamber'in (s.a.v.) yüceliğini anlatan yüzlerce ayetten sadece birkaçını bugün yazabildik. Kur'an'ın iki esas konusu var. Biri tevhid, ikincisi risalet. Risaletin öncüsü de ayetlere muhatap olan Hz. Muhammed'dir (s.a.v.).
Kur'an-ı Kerim'i kabul ettiğini iddia edip de Hz. Peygamber'i (s.a.v.) etkisizleştiren, O'nun hakemliğini görmeyen, peygamberin olmadığı bir karma din isteyen, dinler arası diyaloğun gereği olarak halkı peygambersizliğe alıştırmaya çabalayan ve sürekli Hz. Resul'ü dışlayan mesajlar, mailler, ayetler (?!) paylaşan insanlar nasıl bir imana sahip olduklarını acaba düşünüyorlar mı?
Kendilerini tartıyorlar mı? Bu tavırlarıyla Kur'an'ı inkâr ettiklerini fark ediyorlar mı? Bu peygamber nefretinin nereden ve neden kendilerine kene gibi yapıştığını acaba düşünüyorlar mı? Bunun çetin bir imtihan olduğunun farkındalar mı? Hz. Peygamber'den (s.a.v.) hazımsızlığın Kur'an'ın tümünü inkâr anlamına geldiğini bilmiyorlar mı?
Hz. Muhammed'in (s.a.v.) kayıtsız ve şartsız ve şüphesiz teslim olmadıkça mümin olamayacaklarını bilmiyorlar mı? Hz. Peygamber'e (s.a.v.) düşmanlık edenlerin sonunun ne olduğunu görmüyorlar mı?
Hz. Peygamber'le (s.a..v) ahirette 'hasım ve davalı' olduklarında ne hale düşeceklerini düşünmüyorlar mı?
Ehli Sünnet'i (yani Hz. Peygamber ve dört halife dönemindeki uygulama) tahrip ettiklerinde ellerinde ne kalacağını, neyle imtihan edileceklerini hiç düşünmüyorlar mı?
Bu sözlerimiz kulağı olup duyan, kalbi olup idrak edenler hakkındadır. Hz. Muhammed'e (s.a.v.) mesafeli olan, O'na teslim olmayan, O'na iman etmeyen ve O'nun sünnetini yok sayanlar, O'nun mucizeleri söz konusu olduğunda, O'nun şefaati söz konusu olduğunda nefret sarasına tutulan nasipsizlere söyleyecek bir sözümüz olmaz.