Hz. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle anlattılar: "Vaktiyle eski milletlerde doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zat yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir rahibi gösterdiler. "Bu adam en bilgin din adamıdır" dediler. Bu adam rahibe giderek: "Doksan dokuz adam öldürdüm. Tövbe etsem kabul olur mu?" diye sordu. Rahip, "Hayır, kabul olmaz" deyince adam rahibi de öldürdü. Böylece öldürdüğü adamların sayısını yüze tamamladı. Sonra yine gezerek en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir âlimi tavsiye ettiler. Dediler ki "Bunun ilmi daha çoktur." Onun yanına giderek "Yüz kişiyi öldürdüm. Tövbem kabul olur mu?" dedi. Âlim: "Elbette kabul olur. İnsanla tövbesi arasına kim girebilir ki!? Sen falan yere git. Oradakilerle birlikte Allah'a ibadet et. Allah seni affeder." dedi. Adam denilen yere gitmek üzere yola çıktı. Yarı yola varınca ömrü sona erdi ve vefat etti.Rahmet melekleriyle azap melekleri o adamı kimin alıp götüreceği konusunda tartışmaya başladılar. Rahmet melekleri şöyle dediler: "O adam tövbe etti. Yeri cennettir." Azap melekleri ise "O adam hayatında hiç iyilik yapmadı ki! Onun yeri ateştir" dediler. Bunun üzerine Allah'ın emriyle insan kılığına girmiş bir melek çıkageldi. Melekler onu aralarında hakem tayin ettiler. Hakem olan melek: "Geldiği yerle gideceği yeri ölçün. Hangisine daha yakınsa, adam o tarafa aittir" dedi. Melekler iki mesafeyi ölçtüler. Gitmek istediği yerin daha yakın olduğunu gördüler. Bunun üzerine onu rahmet melekleri alıp götürdü. Denir ki; Aslında kötülerin bulunduğu yere daha yakındı ama Allah yeri yakınlaştırdı ve gitmeyi istediği yere daha yakın oldu."
BÜYÜKLERİN DUALARI
Hz. Aişe'nin Duası
Ey Allah'ım! Ben senden hayrın tamamını, şu anda olanını, geleceğini, bildiğimi ve bilmediğimi talep ederim. Şerrin bütününden, şu anda olanından ve geleceğinden, bildiğimden ve bilmediğimden sana sığınırım. Senden cennet ve cennete yaklaştırıcı söz ve hareketleri isterim. Ateşten, ateşe yaktırıcı söz ve hareketlerden de sana sığınırım. Senin kulun ve resulün Muhammed'in (s.a.v.) senden istediği hayrı senden istiyorum. Kulun ve resulün Muhammed (s.a.v.) her neden sana sığınmışsa ben de aynı şeyin şerrinden sana sığınırım. Senden isteğim, bana herhangi bir işi takdir buyurduğun zaman onun neticesini doğrulukla sona erdirmendir. Ey rahmet edenlerin en fazla rahmet edeni! Bütün bunları rahmetinden talep ederim...
BİR AYET
"Her nefis ölümü tadacaktır. Kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı mutlaka verilecektir. Kim ateşten kurtarılıp cennete sokulursa, o muhakkak kurtuluşa ermiştir. Zaten dünya hayatı aldatıcı bir metadan başka bir şey değildir." (Al-i İmran, 185)
BİR HADİS
"Allah 'ım ! Açlıktan sana sığınırım. Çünkü açlık, ne kötü bir arkadaştır. Hainlikten de sana sığınırım. Çünkü hainlik, ne kötü bir sırdaştır." (İbn Mâce, Etime,53)
BİR SEVAP
"KİM tevbe ve istiğfara devam ederse, Allah onu her darlıktan genişliğe çıkarır, her türlü sıkıntıdan kurtarır ve ummadığı yerden rızıklandırır."
SORU - CEVAP
1 Ölünün 52. günü var mı? Ölenin 40. veya 52. günü şeklindeki uygulamanın dini bir kaynağı yoktur. Ama kişi vefat eden yakınının 40. veya 52. gününde hayır yapacaksa, mevlit veya hatim okutacaksa bunun da sakıncası yoktur. İstediğiniz gün istediğiniz iyilikleri yapıp, vefat edenin ruhuna gönderebilirsiniz.
2 Makyajla abdest aldım, namaz kılabilir miyim? Kullandığınız makyaj malzemesi haram veya necis, örneğin domuz yağı gibi bir üründen oluşmamışsa namazınıza bir engel yoktur.
3 Haramları terk etmek mi, helalleri yapmak mı sevaptır? Elbette her ikisi de önemlidir. Ancak haramları terk etmek suretiyle, günah işlememek helalleri yapmaktan daha önceliklidir. Zira günah işlememek de helal işlemek gibi kabul edilir. Bir tarafta haram, öteki tarafta ibadet varsa, önce haramdan uzaklaşacağız, sonra da ibadete koşturacağız. Meşhur bir fıkıh ilkesi şöyledir; "Zararları gidermek, maslahatları celp etmekten evladır." Yani "Zararları gidermek veya işlenmesine engel olmak iyilikleri işlemekten daha önceliklidir."