Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

İmanı, bedeni ve hakları gasp edilen kadınlar

Hz. Peygamber (s.a.v.) peygamberliğini ilan etmeden önce dünyanın hali şöyleydi:
"Onlardan birine bir kızının dünyaya geldiği müjdelendiği zaman yüzü kızarır, hiddetten köpürür, kendisine verilen kötü müjde yüzünden halktan gizlenmeye çalışırdı. Kız çocuğunu utana utana tutsun mu, yoksa toprağa mı gömsün diye düşünür dururdu. Onlar ne kötü hüküm veriyorlar." (Nahl Suresi, 58-59. ayet)
Kız sahibi babaların psikolojisi buydu. Anneler kız sahibi olduklarında horlanırdı. Güçlü olmayan kadınlar köle muamelesi görürdü. Kadına danış, zıddını yap sözü bir geleneğe dönüşmüştü.
Hz. Resul (s.a.v.) kadınları hayatın merkezine koydu. Onlarla danıştı. Onları hem camiye, hem cemiyete kazandırdı. Onları dinledi (Mücadele suresi, 1-5), zor zamanlarında onlara danıştı. Hatta Hudeybiye antlaşması günü, sahabenin büyükleri yanında olmasına rağmen; eşi Hz. Ümmü Seleme'nin sözlerini birebir uyguladı.

Erkek çocuklarını kızlara tercih etmekten sakındırdı. "Allah'tan korkunuz, çocuklarınız arasında adaletli davranınız." (Müslim, 13) buyururdu.
Hatta kız çocuklarını bir adım -daha öne aldı. Şöyle duyurdu: "Her kim kız çocukları yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa, bu çocuklar onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olur." (Buhari, Zekat, 10, Edeb, 18; Müslim, Birr, 153)
Üst üste kız çocuğu doğurup aşağılanan insanlara yönelik bu çirkin ve aşağılayıcı tavrı şöyle mahkûm etti:
"Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yan yana bulunacağız buyurdu ve iki parmağını birleştirdi." (Müslim, Birr, 149)

Babasının annesi

Hz. Peygamber (s.a.v.) İslam'ı anlama aşamasındaki topluma kız çocuklarına sevgi ve saygıyı göstermede Hz. Fatıma'yı öne koydu. Kızına son derece itibar eder ve içeri girdiğinde ayağa kalkarak babasının annesi hoş geldin derdi. Kızının her problemiyle birebir ilgilenir, eşiyle olan sıcaklığını artırmaya özen gösterirdi.

Kadın için özgürlük imandadır

Kadın için özgürlük sloganıyla ortaya çıkan uluslararası ve yerel birçok kadın özgürlüğü hareketinin, kadının inancı, örfü ve dini üzerinde tahripkâr girişimde bulduğunu görüyoruz. Bunlar kadının dinden vazgeçmesinin, dine başkaldırmasının, varlığını göstermede bir yol olduğunu sanıyorlar. Yanılıyorlar. Çünkü İslam dinini ve dindeki haklarını iyi anlayan bir kadından daha özgür, daha makul ve dik başlı kadın örneğini bulamazsınız. Tabii ki kadın hakları derken her türlü sınırı ve sırrı kayıtsızca yerle bir eden bir anlayıştan bahsetmiyorsak.
Cahiliye dönemindeki ilk kadın şehidin Hz. Sümeyye oluşu, Hz. Zinnire'nin işkencelere direnip İslam'ı yaşamadaki azmini sürdürmesi, Şifa Hatun'un duruşu, Hz.Hatice'nin sadakati, Hz. Aişe'nin engin ilmi ve daha binlerce örnek, on dört asır öncesindeki hak ve özgürlüğün bugünkü kadın algısının çok ötesinde olduğunu gösteriyor. Yoksa elde pankartlarla yürüyüp 'Özgürlük' demekle veya 'Vücudun her tarafını boyayıp' köprüye çıkışla hak ve özgürlük elde edilemez. Bu özgürlüklerden bahsedenler kadına, kadının problemlerine, aile kurmadaki sıkıntılarına, itilmiş kadınların yanında olmaya dair neler yapıyorlar! Hâlâ başörtüsünden dolayı horlanan ve bazı işyerlerinde çalışmalarına engel olunan kadınlar için neler yaptılar? Buna dair bu kişilerden bir şey duymadık. Duyamadık.

O kadınların yanındayız

Bizler Müslüman olarak bedeni, fiziği ve maneviyatı istismar edilen her kadının yanındayız. Onları dışlamadan, tahkir etmeden, onların yaşadıkları travmaların farkında olarak yanlarındayız. Dinimiz onları dışlamayı, yok saymayı kabul etmiyor. Onları ayıplayıp horlamak yerine, onlar için ne yapabileceğimizi konuşmamız, onlara böyle bir hayatı takdim edenlere dönüp de ne bu dememiz gerekmiyor mu? Bedeni istismar edilene çirkin yakıştırmaları uygun görenler, onları istismar edenlere neden bu kadar sessizler.
Bugün kadın haklarını konuşan dünya medyası veya birçok kuruluş hiç de samimi değiller. Onların kafasındaki özgürlük ile İslam'ın kadına takdim ettiği onurlu paylaşım arasında büyük farklar vardır.
Yok eğer İslam ülkelerinin bir kısmında olan yanlış uygulamalar ve şiddetten bahsediyorsak; nitelikleri belki farklı ama dünyanın her yerinde kadınlar istismar ediliyor, horlanıyor ve iradesine ipotek konuluyor. Müslüman ülkeler zemzemle yıkanmış değiller, ama fırsatçı ve bencil Avrupa da her şeye tamamıyla menfaat ve matematik olarak bakmaktadır. Kimse kimseyi kandırmamalı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA