Büyük günah işleyenler: İslam büyük günah işleyenleri günahkâr sayar. Onlar tövbe etmekle yükümlüdürler. Yüce Allah dilerse onları affeder. Dilerse de onlara günahları kadar azap eder.
Büyük günah işleyen dinden çıkmaz. Ancak işlediği günahı meşru sayarsa o zaman İslam'dan çıkar. Bir kişi defalarca büyük günah işleyip sonra tövbe etse ve sonradan da tövbesini bozsa yine tövbe etmekle yükümlüdür.
İmanda tereddüt olur mu?: İman edilecek konularda tereddüt eden -tam teslim olmayan- kişi dinden çıkar. İman edilecek hususlar sadece 6 şartla sınırlı değildir. İslam'ın 5 şartı, imanın 6 şartı bir hadisin getirdiği özet bilgidir. Aslında Kuran-ı Kerim'in bütün ayetlerinin Yüce Allah'tan geldiğine inanmak, Kuran-ı Kerim'in bütün bildirdiklerinin gerçek olduğuna iman etmek imanın şartlarıdır. İmanın 6 şartı, bütün peygamberlerin müminlerine ilettikleri prensiplerdir. Hz. Peygamber (sav) de bunu ümmetine iletmiştir.
Mezhepler hak mıdır?: Mevcut olan mezheplerin hak olduğuna inanıyoruz. Her bir müçtehit imam (İmam Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Malik, İmam Ahmed gibi) Kuran-ı Kerim ve hadisi şerifleri yorumlayıp görüşlerini ortaya koymuşlardır. Hepsi doğruyu bulmak için gayret etmişlerdir. İçtihatlarında temel konularda ittifak etmişlerdir. Teferruatta farklılık göstermişlerdir. Yani hepsi şu masa üzerindeki bardağın camdan olduğunu kabul etmişlerdir. Ama yarım dolu olan bardağı tanımlarken birisi yarısı dolu, diğeri yarısı boş diye tanımlamışlardır. Mezhepler elbette Hz.
Peygamber'den (s.a.v.) sonra görülmüşlerdir.
Şefaat hak mıdır?: Şefaat, mahşer âleminde büyük günah işleyenler için söz konusu olacaktır. Şefaati; melekler, peygamberler ve Yüce Allah'ın müsaade ettiği kişiler gösterebileceklerdir. Şefaat verme yetkisi Yüce Allah'a aittir. Şefaat, bazı insanların cehennemden çıkması, bazı insanların ateşe girmemesi, bazı insanların ise cennetteki makamlarının yükselmesi için gerçekleşecektir. Şefaate iman etmeyenler bundan mahrum kalabilirler. Çünkü şefaatin tümünü inkâr, ayetlerin bir kısmını, sahih hadisleri ve ümmetin icmaını inkâr anlamına gelir.
Cennet ve cehennem ebedi midir?: Cennet ve cehennem ebedidir. Cennete girenler oradan çıkmayacaktır. Oradaki her nimet, lezzet ebedidir. Daima değişkenlik gösterecektir.
Bıkkınlık oluşturmayacaktır.
Cehennem de ebedidir. Ama imanlı olup da günahkâr olanlar orada ebedi kalmayacaklardır. Günahları kadar azaptan sonra cehennemden çıkacaklardır.
İmansız olanlar ve şirke kalkışmış olanlar ise ebedi cehennemde kalacaklardır. Onların azabı da ebedi olacaktır.
Cennet ve cehennem şimdi var mı?:Cennet ve cehennem şu anda yaratılmış olup vardırlar. Cennet ve cehennemi hak etmek, kıyametten sonra mahşerin akabinde olacaktır. Hz. Adem var olan cennetten çıkarılmıştır. Hz. Peygamber'e cennet ve cehennemden geleceğe ait manzaralar miraç gecesi gösterilmiştir.
Allah'a inanıp Peygamber'e inanmayanlar: Yüce Allah'ın var olduğuna ve bir olduğuna iman edip de peygamberlerine inanmayan kişi mümin sayılmaz.
Çünkü Kuran'da ifade edilen 'iman ve Salih amel' imanın bütün şartlarına iman etmek anlamındadır. Yüce Allah bütün peygamberlere iman etmeyi emretmiştir. Kişi hangi inançta olursa olsun Peygamberlerin var olduğuna ve Hz. Muhammed'in (sav) son peygamber olduğuna inanmadıkça cennet ehli olamaz. Son peygamber olan Hz. Muhammed'e (s.a.v.) iman etmeyen kişinin imanı eksiktir.
Kabir azabı vardır: Ölenlerin bedeni mezara gömülür. Ruh ise berzah ile kabir arasında bir konumda; ya nimet içinde cennetteki mekânını seyreder veya azap içinde cehennemdeki yerlerini görür.
Hz. Peygamber (s.a.v.) "mezar ya cennet bahçelerine veya cehennem çukurlarına benzer" diye buyurmuştur. Oradaki azabın veya nimetin niceliğini bilmek zordur. Gabya ait bilgileri haber verildiği gibi kabul edip iman etmek şarttır.
Kabir suali haktır: Hz. Peygamber (s.a.v.) mezara gömülen bir sahabesi için; "o şu an sorgulanıyor. Onun için dua edin" buyurmuştur. Amr bin As (r.a.) vefat etmeden önce çocuklarına; "ben mezara gömüldükten sonra hemen burayı terk etmeyin. Zira ben içeride sorguya çekildiğimde sizin varlığınızı hissedip cesaret alırım!" demiştir.
Mezardaki sorguyu -sorgucu melekler- münker ve nekir yapacaklardır. Orada; "Rabbin kim, Peygamberin kim, dinin ne" gibi sorular sorulacaktır. Mümin bu sorulara doğru cevap verecek. Kâfir ve zalim ise cevap veremeyecektir. (İbrahim Suresi, 27. Ayet buna işarettir. Ayrıca şu kaynaklara bakılabilir; Buhari, Tefsir, Sure, 14; İbn Mace, Zühd, 32; Şerhu Akad, Ist, 133-134; İbn Kesir, 46.Ayet tefsiri)
Nitekim İbrahim suresi 27. Ayet ile mümin suresi 46. Ayetin kabir suali ve azabına delil olduğunu akait ve tefsir alimleri söylemişlerdir.
Yüce Allah'ın 29 isminin geçtiği ayetler
Haşr suresinin son üç ayeti, Yüce Allah'ın isimlerine şehadet eden şerefi ve kadri yüce bir anlam ifade eder. Bu üç ayette, Yüce Allah'ın isimleri ve bu isimlere işaret eden zamirleri 29 defa geçer. Bu ise kısa üç ayet için haylice önemli bir sayıdır.
Medine'de inen bu 24 ayetlik Haşr suresi hakkında Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyuruyor; "Kim sabahleyin üç defa 'Euzu billahi's-Semiil alimi mineşşeytanir- racim' dedikten sonra Haşr suresinin sonundaki üç ayeti okursa, Yüce Allah o kişinin emrine yetmiş bin melek verir. Ve o melekler akşama kadar o kişiye dua ve bağışlanma diler. Eğer o kişi o gün ölürse şehit olarak vefat etmiş olur. Her kim de akşam aynı şekilde bunu okursa onun için de aynı hal meydana gelir."
Bu ayetlerin meali "
O öyle bir Allah'tır ki O'ndan başka ilah yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, rahman ve rahimdir. O öyle bir Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. O malik ve sahiptir. Münezzehtir. Selamet verendir. Emniyete kavuşturandır. Gözetip koruyandır. Üstündür. İstediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır.
Allah müşriklerin ortak koştukları şeyden münezzehtir. O, yaratanı, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nu tespih etmekte ve şanını yüceltmektedirler. O, galip olan her şeyi hikmeti uyarınca yapandır.
Haşr Suresi'nin son üç ayetindeki yüce isimler:
Haşr suresinde geçen Yüce Allah'ın esması şunlardır:
Allah, el-Alim, er-Rahman, er-Rahim, el-Melik, el-Kuddus, es-Selam, el-Mümin, el-Müheymun, el-Aziz, el-Cabbar, el-Mutekebbir, el-Halık, el-Bari, el-Musavvir, el-Aziz, el-Hakim ve bunlara işaret eden hüve (O anlamındaki zamir), sübhan, ilah ve diğer işaretler.
Bu üç ayeti okuyan kişi, ismi azam duasına tesadüf etmiş olabilir. Çünkü Ebu Hureyre'nin (r.a.) bir rivayetinde Hz. Peygamber (s.a.v.) ismi azam'ın Haşr suresinin son üç ayetinde olduğunu bildirmektedir, der.