Zor günlerdeyiz. Ortadoğu'da kan dökülüyor. Kimin ne yaptığı belli değil. Avrupa ülkelerinde insanlar refah içinde. Çocuklarını eğitiyorlar. Kan, gözyaşı, soy veya din kırımı yok. Mezhep kavgalarını bitirmişler.
En azından görüntüde her iş düzgün gidiyor. Oralarda böyle. Ama bizim coğrafyada din adına savaşlar yapılıyor.
İddialar böyle. Böyle diyor insan öldürenler. Ne yazık ki her öldüren, her sataşan, her kirleten, her tezgâh çeviren dini referans olarak kullanıyor. Bizim okuyup bir türlü onlar gibi yorumlayamadığımız ayetlerden kendilerince öldürme hükmü çıkarıyorlar. Başkasını zelil etme, savurma hakkı çıkarıyorlar. Yüzlerce örgüt kavga halinde. Silahlar nereden geliyor belli değil. Yıkılan İslam beldeleri.
Ölenler şöyle veya böyle Müslüman halklar. Sürgün olanlar bu coğrafyanın sakinleri. Dinleri, mezhepleri şu veya bu.
İslam'ı terör dini gibi göstermek isteyen dünya medyasının eline imkân tanınıyor. Edepsizce saldırıyorlar. Müslümanların kelimesini, nefsini birleştirecek merkezler yok. El-Ezher tartışılıyor. Diyanet böyle bir misyon yüklemekten uzak. İslam fıkıh konseyleri hâlâ çorabın mest niyetiyle kullanılıp kullanılmayacağına efor sarf ediyor. En önemli ilahiyat fakülteleri incir kabuğunu doldurmaz tez faaliyetleri ile meşguller (Buna hepimiz dahiliz). Can alıcı, problemi giderici çözümler üretilmiyor. Uluslararası anlamda çıkışlar yok.
Bazı gruplar sünneti inkârla meşgul. Kimisi cennette hangi köşkte yer alacağını, kimisi diğerlerinin nasıl kâfir olduğunu tarifle meşgul. Görüntü iyi değil. İmtihanı iyi götürmüyoruz. Birbirimize insafsızca yükleniyoruz. Düşmana sessiz, kendimize sert tavır alıyoruz.
Elbette gün gelecek ve bu zifiri karanlık gidecek. Bu bataklık ıslah olacak. Ama o güne kadar çok can yanacak. Çok yürek daralacak. İslam'ın hak etmediği iğrenç yakıştırmalar yaşanacak. Müslümanlara bedel ağır ödetilecek. İslam beldelerinde sorumlular bütün bunları düşünmek zorundalar.
Karşımızda her şeyi iyi hesap eden, satrancı iyi oynayan, nerede hamle yapacağını iyi bilen tecrübeli oyunbazlar var. Her hileye başvuruyorlar. İslam âlemi -hususen Arap liderleri- hâlâ şark kafasıyla hareket ediyorlar. Klasik yürüyorlar. Ciddi strateji üretme merkezleri kurulmalı. İslam âlemi ya ciddi hamleler yapacak veya tarihte mağlupların siciline yazılacak. Mesele bu kadar açık.
Kurban Bayramı geldi. Sefa geldi. Hoş geldi. Ama herhalde kurbanlardan önce dini kurban ediyoruz. Eyvah. Hem de ne eyvah...
Allah şerri (kötülüğü) niye yarattı?
Yüce Allah her şeyin yaratıcısıdır. Şer olanı da, hayır olanı da o yarattı. Ama şerri yaratmak, şerre razı olmak anlamına gelmez. Aslında şerre vesile olan şeye şer vasfını kazandıran da insandır. Mesela 'ateş' Allah tarafından yaratılmıştır. Ateşin kendisi şer değil. Ateşi birini yakmak için kullanan, ateşe şer vasfını kazandırmıştır. Halbuki ateş normal bir insanın elinde ısınmak için, yemek pişirmek için kullanılır. Yani bizatihi şer değil şerre vesile olabiliyor. Ateşin bir arabayı yaktığını gördüğümüzde, "ateş arabayı yaktı. Bundan dolayı ateş kullanmayalım" diyemeyiz.
Şeytanın yaratılması da şerre vesile kılınan ateşin kullanımı gibidir. Şeytan bir mümin için cennete götüren bir vasıtadır. Mümin kişi şeytanı hissettikçe dine daha sarılır. Şer olanı yani, şeytanı kendisi için hayra çevirir. Ama kötü olan bir insan şeytanın imtihan için olduğunu unutur ve şerrine ortak eder. Böylece eşyaya, varlığa şer veya hayır elbisesi giydiren insandır.
Sadece şu soru sorulabilir: Bir kişi şerre yönelse ve insana zarar vermek istese, Allah dilerse engel olabilirdi. Doğrudur. Yalnız Allah güç, kudret, kuvvet ve yaratıcılığını kimseyle paylaşmaz. Kâinatı da imtihan için yaratmış. İmtihanın gereği olarak şerre müsaade edecek ve yaratacaktır. Şerri istemez, ama kul şerri arzu edip tercihini yaptığında da kulun isteğine göre yaratır. Bu da varlığın, dünyada olmanın yani imtihanın bir sonucudur.
Allah hayrı da yaratır ama hayırdan razıdır. Eşyayı hayır yolda kullanmayı emreder.
Bugün arefe
Bugün arefe günü. Yarın bayram. Cennetten çıkarılan Hz. Adem ve Hz. Havva farklı bölgelere indirilmiş sonra da arefede buluşmuşlar. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) arefe günü arafat meydanında durmuş ve arefe günü arafatta duruşu haccın olmazsa olmaz şartı sayılmıştır. 'Hac arefede duruştur' buyurmuştur. Arefe günü yapılan tövbe son derece önemlidir. Hz. Peygamber (s.a.v.) arefe günü hakkında şöyle buyuruyorlar:
Arefe günü tutulan oruç bin nafile oruca bedeldir.
Arefe günü tutulan oruç, geçmiş günahlara kefaret olur.
Şeytan hiçbir gün arefe gününden daha üzgün ve hakir olmaz.
Kurban Bayramı'nın birinci gecesi yapılan dua reddolunmaz.
En faziletli dua arefe günü yapılan duadır.
Arefe gününü önemseyin. Yüce Allah o günü önemser.
Arefe günü kulağına, gözüne ve diline sahip olan bağışlanır.
Allah arefe günü hürmetine çoğu kişiyi cehennemden azad eder.
Arefe günü kalbinde zerre kadar iman olan bağışlanır.
Arefe günü fazilette cuma gününe denktir. (Ki bu sene arefe cuma gününe denk geldi)
Bir hatırlatma
Arefe günü özellikle öğleden sonra akşama kadar olan sürede bol bol tevbe edelim. Bol bol yüce Allah'ı zikredelim. Günahlarımızı Yüce Allah'a arz edelim. Samimiyetle dönüş yapalım. İmkânı olanların gelecek yıl, ben de arafatta olup hacca gitmeliyim diye niyetlenmesi güzel olur.
Bugün gönül alın
Bugün gönül alın. Yardım edin. İnsanları kayırın. Mağdurları hatırlayın. Dua edin. Dua isteyin. Bugün kalbinizdeki kin, nefret duygularını silkeleyin. Yüreğinize bakın, temizleyin. Kendinizi bir an için insanların en günahkârı sayın. Öylecesine tövbe edin. Öylecesine yalvarın. Bugün ölmüşlerinizi yad edin. Onlara okuyun. Allah'ın rahim ismine sığının. Komşunuza, mesai arkadaşınıza toleranslı olun. Dünya kimseye kalmadı. Size de kalmayacak.
Bugün şöyle bir saatinizi, yarım saatinizi Rabbinize ayırın. Kimsenin olmadığı bir kuytuda Yüce Allah'a hesap verin. Yalvarın. "Beni zorla sınama Ya Rabbi" deyin. "Seni seviyorum Rabbim" deyin. Samimiyetle yalvarın. O'na yalvarın. Sadece O'na. O'nun 99 ismini sayın. Tek tek. Bildiğiniz hangi dua varsa o duayla yalvarın. Dua bilmiyorsanız içinizden gelenle Allah'a yalvarın. Bakın, göreceksiniz. O size çok yakındır. Yanı başınızdadır. Sağa dönerseniz orada, sola dönerseniz orada, önünüzde, arkanızda her yerde O var. Yeter ki hissedin. Ve şöyle deyiniz: Allahım seni seviyoruz. Sen de bizden razı ol.