Ortam gergin... İnsanlar tedirgin... Gül Bahçesi, Dağlıoğlu, Şakirpaşa, Hürriyet, Onur, Yenibey, Uçak gibi mahallelerde / caddelerde "Korku dağları bekliyor."
Perşembe saat 15.00.
Şehri dolaşmak istiyoruz.
Direksiyonda Kemal Melek var.
Kemal "Az önce polis aracına molotof kokteyli atıldı" diyor.
Soruyoruz:
- Nerede?
- Cumhuriyet Mahallesi'nde... Çukurova Caddesi'nde... Şu anda da Dağlıoğlu'nda bir şeyler oluyor.
- Ne gibi şeyler?
- Yollarda lastik yakılıyor... Araçlar taşlanıyor... Gösteri yapılıyor.
- Haydi oraya gidelim.
- Emin misiniz?
- Evet... Bakalım... Görelim.
Dumlupınar Mahallesi'ne giriyoruz.
"Türkçe, Arapça, Kürtçe" tabelalar.
"İş bekleyen" davulcular.
Bisiklet tamircileri.
Seyyar satıcılar.
Ve nereye baksanız... "Suriyeliler."
Zaten... Adana'da o kadar çok Suriyeli var ki.
Sonra... Dağlıoğlu Mahallesi'ne geçiyoruz. Ana caddede lastik yanıyor.
Ara sokaklar... Taşlarla dolu... Trafiğe kapalı.
Bir otomobil... Paramparça.
Esnaf kepenkleri kapatmış.
Görüntü Amerikan filmlerindeki "Terk edilmiş kasaba" görüntüsü.
İleride yoğun bir "Sis, duman bulutu... Kargaşa."
Kemal "Dönelim" diyor:
- Araçları taşlıyorlar... Yer yer dumanlar yükseliyor... Daha içerilere gitmeyelim... Çok riskli.
İşte gelir gelmez... Ayağımızın tozuyla... Adana'da gördüğümüz manzara.