Birkaç gündür Fetullahçı Terör Örgütü'nün ana davalarında darbeci askerlerin pişkinliklerini izliyoruz.
Sanki, ellerinde aynı tornadan çıkmış, aynı kurumsal hafıza ürünü, aynı sözcüklerden oluşan savunma metinleri var gibi...
Sanki, 249 kişinin ölüm emrini vermemişler gibi...
Sanki, 15 Temmuz gecesi hiç yaşanmamış gibi...
Hepimizin aklıyla dalga geçiyorlar. Neredeyse darbeyi önlemek için tankın altına yatanları suçlayacaklar... Burada kesin bir tezgâh dönüyor. Hâlâ örgütün kendi içinde bir iletişim ağı olduğunu düşünüyorum. Bu ağın başka konularda da güçlü şekilde işlediğine dair duyumlarım var.
Örneğin, FETÖ'cülerin kripto elemanları üzerinden devletin bilgilerini alıp, sözde itirafçılık oyunlarıyla serbest kaldığını biliyor muydunuz?
Nasıl mı?
Emniyet'teki örgüt elemanları bilgi notları hazırlıyor. Savcıya veriyor. Savcı hapisteki FETÖ'cüye notu ulaştırıyor. FETÖ'cüler de o bilgi notlarını kullanıp itirafçı oluyor. Hop bir bakmışsınız serbest...
Bu daha ne ki?
Türkiye'nin en büyük illerinden Bursa'da FETÖ'cülerin cezaevinden kurtulması ve operasyonların durması için büyük bir lobi faaliyeti yürütüldüğü konuşuluyor. Hatta bu lobinin kasasında sadece bu işler için 160 milyon TL rüşvet fonu ayrılmış. Siyasetçisinden emniyetine, STK'sından hakimine kadar para dağıtılıyormuş. Bursa'da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan FETÖ'cüleri iyi irdelemek gerekir.
Demem odur ki; Bu milletin hain teşebbüslere ve algı oyunlarına artık tahammülü yok. Bu oyuna gelenler veya göz yumanlar bedelini öder.