Acaba böyle bir şoku yakın tarihte hangi toplum yaşamıştır? "Bizim ordumuz" dediğimiz, iftihar ettiğimiz, ülkemizin bütünlüğünü ve güvenliğini telim ettiğimiz silahlı kuvvetlerin bir bölümü, meğer "Bizim" değilmiş. Terörle mücadele ediyorlar, Kandil'i bombalıyorlar, PKK'ya göz açtırmıyorlar diye övünerek izlediğimiz Hava Kuvvetlerimizin önemli sayıda pilotu meğer FETÖ'nün müritleriymiş.
Uçarken gördüğümüz askeri helikopterlerin Cumhurbaşkanı'na suikast yapmayı amaçlayan çapulcuları taşıdığını düşünebilir miydik?
Kime güvenelim?
Stratejik ortak ya da müttefik olarak kader birliği yaptığımız ülkelerin gizli servislerinin, Türkiye'yi karıştırmak için neler yaptığını kestirebiliyor muyuz? Gerçekten ABD için FETÖ mü, Türkiye mi daha önemlidir?
Adliye'ye mi, eğitim kurumlarına mı, bürokratik kadrolara mı güveneceğiz?
15 Temmuz bir nevi "Uyanış" oldu bu açıdan. Şoktan çıkabildik mi, bilemiyorum ama "Babana bile güvenme" deyişinin gerçekliğini tüm boyutları ile yaşadık.
Şoku atlatacağız
Şimdi sıra yeniden "Güven ortamı"nın inşa edilmesinde... Çünkü hiçbir toplum bu ruh haleti içinde sonsuza kadar akıl sağlığını koruyamaz. Yeni atanan kadrolar topluma tanıtılmalı, temizlenen kurumların yeni yapıları duyurulmalıdır.
Orduya da, yargıya da, bürokrasiye de yeniden güvenmeliyiz ki, yaşadığımız şokun etkisi de geride kalsın.