Önümüzdeki Haziran'ın 23'ünde İngilizler sandığa gidecek ve "Avrupa Birliği'nde kalalım mı, çıkalım mı" konulu referandumda oylarını kullanacaklar... Buna benzer bir referandum bizde yapılsaydı ve "Avrupa Birliği'ne girelim mi girmeyelim mi" sorusu bizim halkımıza sorulsaydı acaba sonuç nasıl çıkardı?
Varsayalım ki bu tür bir referandumda ana konu "İnsani değerlerin AB ülkeleri tarafından nasıl algılandığı" çizgisinde olsun... İşin kilit noktası tabii ki ölümden kaçan Suriyeli sığınmacılara karşı kimin nasıl davrandığı olmaz mıydı?
Sadece 117 kişi
Türkiye bu sığınmacıların 2.5 milyonunu barındırmakta... Ürdün ve Lübnan'da da 2 milyon sığınmacı bulunuyor. Ayrıca şu anda devam eden ve IŞİD'in elindeki Rakka'nın kurtarılmasını amaçlayan çatışmalarda arada kalan ve Halep'in bombalanmasından da canlarını kurtarmaya çalışan yüzbinlerce Suriyeli sivil daha göç yollarında. Yani Türkiye'ye doğru yeni bir sığınmacı kitlesi daha geliyor.
Gelelim Avrupa Birliği'nin temsil ettiği "İnsani değerler"e...
Son 45 günde Avrupa Birliği üyesi ülkeler Suriyeli sığınmacılardan 117 tanesinin kendi topraklarında barınmasına izin verdiler. Yanılıp da "117 bin" dediğimizi sanmayın. AB üyesi ülkelerin kabul ettikleri Suriyeli sığınmacı sayısı 117...
Kalpsiz zenginin öyküsü
İki arkadaş çok cimri ve çok insafsız bir zenginin kalbini yumuşatıp yumuşatamayacakları üzerinde iddiaya girmişler. Bu insafsız zengin köşkünün terasında yemek yerken iddiaya girenlerden biri, bahçedeki çimleri yemeye başlamış. Zengin uşağını gönderip çimleri yiyen kişiyi yanına getirtmiş. "Neden bahçemdeki çimleri yiyorsun" diye sormuş ona... Zenginin kalbini yumuşatabileceğini iddia eden kişi de, "Günlerdir işsiz ve açım, o yüzden çimlerinizi yiyordum" diye cevap vermiş. Bu cevabı alan zengin uşağına dönmüş "Bu adamı arka bahçeye götür oradaki çimleri yesin, öndeki çimleri yerken onu izlemek beni üzüyor" demiş.
Ne oldu o kriterlere?
Ne dersiniz? Kopenhag Kriterleri veya Venedik Kriterleri falan derken varılan noktanın özeti bu değil mi? Çıkar hesaplarıyla böldükleri ülkelerin ölümden kaçan insanlarına "Bu Suriyeli sığınmacıları gözümüz görmesin, onları Türkiye ağırlasın ki üzülmeyelim" çizgisinde bakan Avrupa Birliği ülkelerinin insani değerleri nasıl anladıkları ortada değil mi? Bir de bunların Türkiye'nin terörle mücadelesini anlamalarını ve destek vermelerini beklemiyor muyuz?