Çin'in Komünist lideri Mao "Siyaset kansız savaştır, savaş ise kanlı siyasettir" demişti. Galiba doğru söylemiş Mao... Türkiye'nin gündemindeki bugünün öncelikli maddesi demokratik siyaseti savaştan veya şiddetten, nefretten ve kandan arıtmak değil mi?
Hepimizin bu noktada bir durup düşünmemiz gerekiyor. Tabii ki toplumsal hiçbir sorun "Siyaset üstü" veya "Siyaset dışı" olamaz. Ama bu sorunlardan bazıları mutlaka "Partiler üstü" olmalıdır. Demokrasinin ve toplumsal barışın sağlığı da, bazı konuların partiler üstü tutulabildiği ölçüde korunabilir.
Darbeciler de vardır
Siyaseti demokrasinin dışında arayanlar tabii ki vardır. Yakın geçmişimizde defalarca görmedik mi? Anayasal demokrasiye yönelmiş militarist tehdidin ağırlık kazandığı dönemlerde belirli siyasal fraksiyonlar "Bonapartizm"i, yani darbeciliği "Milli demokratik devrim" diyerek savunmadılar mı? Kendilerini "Aydın" olarak sunan düşünce odakları askeri darbelerden bazılarını "İyi darbe" bazılarını da "Kötü darbe" şeklinde sınıflandırmadılar mı?
Partiler üstü konular
Ama temel kural bellidir. Çoğulcu anayasal demokrasinin vazgeçilmez öğeleri olan siyasi partilerden hiçbiri darbeci de, terör yanlısı da olamaz. Bu çerçevede "Separatizm" meşru bir istektir ama "Bölücü terörizme destek vermek" yasa dışıdır. Kısacası "Sivillik" anayasal demokrasilerde "Partiler üstü" bir konudur. Ne yazık ki Türk siyasetinde bu tür temel kavram değerlendirmelerini her dönemde yeni baştan öğrenmek veya hatırlamak durumundayız.
Kan davası olmamalı
Bazı HDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılırken, bu kavramları herhalde yeniden değerlendireceğiz.
Evrensel bir doğruyu ifade eden bir özdeyişi de yine hatırlayalım. Buna göre "Siyasetin hafızası zayıf, devletin hafızası ise güçlü olduğu ölçüde demokrasi sağlığını korur." Yani siyasi kavgalar ve kamplaşmalar kan davalarına dönüşmemelidir.
Zor meslek
Ama aynı şekilde demokrasinin de hafızalardan hiç çıkmaması gereken temel gerekleri vardır. Mesela bir ülkenin kronikleşmiş ve sık sık kriz konusu niteliğine bürünen, sürekli kan dökülmesine yol açan temel bir sorununu demokrasi yoluyla çözebilmek imkânı varsa, bunun başarıya ulaşması isteği "Partiler üstü" bir konu olmak zorundadır. Aksi halde siyasi partilerden bir bölümü toplumsal yaşamın şiddetten ve gerilimden yana olanlarının temsilcileri durumuna düşerler.
Çoğulcu ve uzlaşmalı anayasal demokrasinin teorik gibi görünen ama aslında olmazsa olmazları olan temel ilkelerini artık özümsememiz ve bunları çiğnemekten kaçınmamız gerekiyor. Kısacası siyasetçilik zor, ustalık, sorumluluk ve bilgi gerektiren zor bir meslektir.