Kaçınılmaz bir sonuç değil mi? Türkiye'nin sosyo-politik ortamına rüzgâr ekenler, şimdi fırtına biçmeye başladılar. Galiba şimdi "28 Şubat 1000 yıl sürecek" diyerek demokrasiyi hafife alanların hesap vermelerine de sıra geldi. Bu gün "Basın özgürlüğü yok" diyerek feryat edenlerin post-modern darbeyi "medya karteli" kurarak desteklemeleri de, herhalde önümüzdeki günlerde bir kez daha hatırlanacak.
Star'daki habere göre Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Maliye Bakanlığı'na ve Sayıştay'a, 28 Şubat post-modern darbe sürecinde, hangi medya sermayelerinin devlet ihalelerine girdiklerini bir yazı ile sormuş. Yazıda ayrıca 1996-1999 tarihleri arasında TOBB, DİSK, Türk-İş, TESK ve TİSK sendika başkanlarının girdiği ihalelerin tespit edilmesi de istenmiş.
Çarpıtılmazsa
Eğer 28 Şubat'a dönük soruşturmalar bu defa da "Fethullah Gülen Örgütü"nün yargıdaki imamları tarafından çarpıtılmazsa, önümüzdeki günlerde medyadaki ünlü bazı isimlerin gündeme gelecekleri kesindir.
Bu isimlerden biri olan Dinç Bilgin 2010'da Star'dan Fadime Özkan'la yaptığı söyleşide, hem o dönemi, hem de kendi hatalarını şöyle anlatmıştı... Eğer 28 Şubat soruşturması bu defa bir sonuca ulaşırsa Bilgin'in bu itiraflarının benzerlerini, başka isimlerin ağızlarından da duyabileceğiz...
Dinç Bilgin anlatıyor
- Kolay kabul etmeyecekler ama eski dünya geri gelmeyecek. Bunu zamanında 4, 5 gazetesi, 40 dergisi, bir televizyonu olan, bir zamanların Dinç Efendisi söylüyor. 28 Şubat dönemini yaşadım. Ne yaptığımı, ne olduğunu biliyorum.
- O dönemde herkes başkasının işini yapmaya başlamıştı, gazeteler hükümetleri kurup indiriyor, askerler nasıl gazete çıkarılacağını tarif ediyor - gerçi hâlâ ediyorlar ama- yargı kendisini yasamanın yerine koyuyor. O dönemde pek çok yanlış yaptık. Bugün de sürüyor hatalar ama yine de çok iyi bir yola girdi Türkiye, çok da keyifleniyorum.
Hortumlama meselesi
- Benim bir Etibank maceram oldu. Herkes banka hortumlarken ben banka için gazetemi hortumladım. (içini çekiyor) Sabah, atv satıldı, kocaman bir değer çıktı. Aktif bir hayat hoşuma gidiyordu. Bir süre sonra daha iyi yaşamaya başladım, konformist bir hayat, yatlar uçaklar... İşin aslı çok da hoşuma gitti (gülüyor) bir süre sonra uyuştum da. Ama bunlar pişmanlıklarım. Rahata alışmak, başın sıkışınca hemen bir ay Avrupa'ya tüymek, işi asmak, yüzleşmek yerine kaçmak...
- Başarılıyken sabah temizlik görevlileriyle girerdim gazeteye halbuki. Herkesle konuşurdum. Mutluydum. Sonra insanlarla arama duvarlar ördüm. Zaten rahat ilişki kurabilen biri değilim. Yapmamam gereken üzüldüğüm şeyleri yaptım.