Bugün yaşadığımız hiçbir olay, bizim için ilk değildir. Terörü de sade dağlarda ve kırsal kesimde yaşamadık ki... Batı kentlerimizde bile "Kurtarılmış bölgeler" olduğunu 1980'lere dayanan yıllarda görmedik mi? Ama yazılı hafızası zayıf olan toplumlar geçen haftayı uzak tarih olarak görür. Belirli konularda elde edilen birikimler de, buharlaşırlar.
PKK'lı teröristlerin Güneydoğu kentlerinde sahneye koydukları eylemlere karşı verilen mücadelede, geçmişten alınan derslerden yararlanılması gerekir.

Farklı alanlar
Güvenlik güçlerimiz terörle mücadele edilirken "Alan hâkimiyeti"ni elde etmek konusunda kırsalda çok başarılılar... Dağlardaki mağaralar bile artık güvenlik güçlerinin hedefleri arasında. Ama durum kentlerdeki terörle mücadele konusunda biraz farklı.
Binlerce insanın yaşadığı bir kenti, hendeklerle, tünellerle donatan teröristlerle mücadele ederken, o kentin tüm yaşamını bütünüyle durdurmak teröristlerden çok o kentte yaşayan ve terörle ilgileri olmayan insanları daha çok etkiler.

Kısır döngü mü?
Görebildiğimiz ve izleyebildiğimiz kadarıyla, teröristlerin eylem koydukları ilçelere müdahale eden güvenlik güçleri, sokağa çıkma yasağının uygulandığı ilçelere giriyorlar. Amaca ulaşıldığı varsayılan belirli bir noktadan sonra da sokağa çıkma yasağı kaldırılıyor. Aradan geçen kısa süre içinde aynı ilçede terör eylemleri yeniden başlıyor ve güvenlik güçleri bir önceki uygulamada olduğu gibi, yeniden sokağa çıkma yasağı uygulanan bu ilçeye müdahale ediyorlar. Bu konuda bir nevi kısır döngü yaşanıyor.

Mahalle mahalle
Oysa kentlerde terörle mücadele edilirken kırsal kesimdeki "Alan hâkimiyeti" olgusundan farklı yaklaşımları sergilemek gerekmekte... Bunların başında da, mücadeleye sahne olan kentin sürekli gözetim altında tutulması gereği gelmekte. Bunun için o kentin terörden arındırılan mahallelerinin aralıksız kontrol altında bulundurulmaları ve mahalle mahalle terörden temizlenen semtlerin hiç boş bırakılmamaları gerekiyor.

Başarı kaçınılmaz
Yani bir ilçenin toptan temizlenip sonra da terk edilmesi, galiba sözünü ettiğimiz kısır döngüye yol açmakta. Kent terörüyle mücadelede yeniden yaşanan deneyler, güvenlik güçlerini yeni stratejilere herhalde yönlendirecektir. Kırsalda elde edilen başarıların kentlerde de tekrarlanmasına tanık olmamız kaçınılmazdır. Ama bu geçiş dönemini de hızlandırmakta yarar vardır.