Kılıçdaroğlu Cumhuriyet bayramını üstü açık arabadan halkı selamlayarak kutladı.
Devlet başkanı gibiydi.
Arkasında uzun ve coşkulu bir kortej vardı.
Böylece "maden kazalarının törenlerin üzerine gölge düşürmek için gerçekleştiğine" inanacak kadar paranoyaklaşmış bazı partililer de bu ihtimale karşı "direnmiş" oldular.
Nerede mi?
CHP'nin "ülke"si Bağdat Caddesi'nde...
Göztepe'den Kadıköy merkeze kadar ilerlemek isterlerdi belki ama orayı sol Kemalizm'e kaptırdılar.
Fakat siyasetten ümit kesilmiyor.
Partisinin otuz yıldır doğru düzgün bir kahve toplantısı bile yapamadığı bazı Güneydoğu illerinde Kılıçdaroğlu'nun kaldırımlarda birikmiş HDP'lileri selamlama ihtimali ufukta beliriyor.
Nasıl mı?
Onu da anlatayım...
Geçen pazartesi Aysel Tuğluk'un 2007'deki meşhur Cumhuriyet mitingleri döneminde "Ölümsüz mucize lider Mustafa Kemal'in tarihsel eylemliliğine" selam çaktığı Kemalistlerle ittifak tezlerini hatırlatmıştım.
Bu tez şimdi raftan indirilip masaya konulur mu, diye düşünürken...
Dünya şu sıralarda öyle hızlı dönüyor ki...
Bir hafta bile beklemeye gerek kalmadı.
Tuğluk baklayı ağzından çıkardı ve "devletin geleceğini düşünenler ve seküler güçler hızla sorumluluk almalıdır" çağrısını yaptı.
Bir kere insan Tuğluk'un devletten değil, halkların geleceğinden söz etmesini bekliyor.
Sonra kastettiğinin Kürtlere en ağır acıları yaşatmış "eski devlet" olduğunu düşününce, bu hadsiz oportünizm karşısında insanın midesi bulanıyor.
Hem de neye karşıymış bu ittifak?
"Gericiliğe karşı.."
Vay vay vayy!
Ama şaşırmadım...
Sadece Tuğluk ve benzerlerinin ipine sarılarak memleketi aydınlığa çıkartacaklarını sanan Cihangir, Gümüşlük, Nişantaşı radikallerine üzüldüm.
Son kez!..