Aslına bakarsanız Osmanlı İmparatorluğu daha 1830'larda bitmişti... Bilim üretememiş, bunu "işe vurup" teknoloji de üretememiştik. Bütün kurumlarımız sapır sapır dökülüyordu. Kapitalizmi ıskaladığımız gibi sanayi devrimini de ıskalamıştık.
Yunanlılar imparatorluktan kopmanın ilk adımını atmışlar, aynı kopuş yolunda olan Mısır'ın ordusu taa Kütahya'ya kadar bizi eze eze gelmişti!
Gerek can havliyle giriştiğimiz Tanzimat "reformları" gerekse daha sonra Abdülhamid'in izlediği denge politikası, imparatorluğu yüz yıl kadar daha "oksijen çadırında" yaşattı. İttihat ve Terakki de, en izlememesi gereken politikaları izleyince, devleti batırdı.
Aslında dağılmamızı yüz yıl kadar "öteleyen" bir neden de, Batı emperyalizminin bizi paylaşma kavgasında kendi arasında bir karara varamaması ve bizi Doğu emperyalizmine (Rusya'ya) hepten kaptırmama kaygısı oldu.
Yapılması gereken imparatorluğu hemen bir "konfederasyona" dönüştürmek, padişaha bağlı ama kendi iç işlerinde özgür üye devletlerden bir "Ottoman Commonwealth" yaratmaktı...
Fakat ne bu düşünceyi üretecek aydınlarımız vardı, ne de uygulayacak kadrolarımız.
Temel dürtü "tutabildiğin kadar elde tutmak" olunca da, sürekli gerileme, sürekli toprak kaybı bizde muazzam bir aşağılık duygusu yarattı.
Cumhuriyet rejimi her ne kadar bunu yendiğini iddia etse de, "Osmanlı bozgunu" bilinçaltımızda sürüyordu.
"Atatürk devrimleri" dediğimiz de aslında Batı'ya kesin yenilginin itirafıdır! Öyle ya, madem emperyalizme karşı çıkıyorsun, ne demeye emperyalistlerin müesseselerini alıyorsun? Bu, "siz bizden üstünsünüz"den başka neyin itirafı olabilir?
Türkiye, asıl büyük atılımı iki dönemde yapmıştır, seksenli yıllarda ve iki binli yıllarda.
Özal, Türk kapitalizmini rayına oturttu, bizi erken cumhuriyet döneminin ne deve ne kuş o ucube "devlet kapitalizminden" kurtardı.
Erdoğan da eziklik ve kompleksi tarihe gömdü. Hem ekonomi şahlandı hem de özgüven!
Artık bozgun yemiş, az gelişmiş bir ülke değiliz. Daha yapacak pek çok işi olan "orta gelişmiş" bir ülkeyiz.
Türkiye, imparatorluğun da cumhuriyetin de handikaplarını ve hatalarını aşarak yeni bir düzen deniyor... Son tahlilde "bırakırlar" mı bilmem ama şu ana kadar çatır çatır bıraktırdık işte... Tırpanlamak istediler, başaramadılar.
Cihangir ve Bebek'in mazlum mütefekkirleri, Amerika'ya, Almanya'ya uşaklık eden vatan hainleri tarihin çöp sepetine gideceklerdir.
Halk ne yaptığını biliyor. Eğitimi yetersiz ama o müthiş sezgisiyle, hiç yanılmadı.
Ayağını yere sağlam basmasını sağlayan, üstelik karnını doyuran, "adam yerine konulmasına" imkân veren adamı terketmeyecektir.
Ağlamayın oğlum, kendi uçağımızı da, tankımızı da, topumuzu da yaparız, futbol da kalkınır, Avrupa Kupası'na da, Dünya Kupası'na da gideriz. Daha önce gitmedik mi?
Roma'yı da yakarız demedik, o kadar uzun boylu değil.