Hayır, yüzdelerle değil "bindelerle" ifade edilen oy potansiyelini kastetmiyorum. O zaten içler acısıdır.
"Fikri sefaletinden" sözediyorum.
Türk solu, yirminci yüzyıl biteli çok olduğunun farkında değildir.
Sovyetler Birliği'nin çökmesiyle uğradığı ağır yenilginin şaşkınlığını, bungunluğunu üstünden atamamıştır.
"Yeni yüzyılda sol nasıl olmalıdır, ne yapmalıdır?" sorusunu, bırakın ona cevap bulmayı, sormayı dahi becerememiştir.
Batı'nın solu yani...
Türk solunun "kendi başına düşünme" yeteneği yoktur. Ancak Batı'da "hazırlop" bir formül bulunursa Türk solu da onu "ithal" edecektir, bugüne kadar yaptığı gibi.
Oysa Batı'da, komünist olmayan ılımlı sol bile, François Hollande gibi çapsız zavallıların elinde kalarak büsbütün yerlere düşmüştür. Yunan solunun ucuzcu ve kolaycı "herkese para dağıtma" politikası da ülkeyi batırmıştır işte.
Sol adına düşünmeye ve ona yol göstermeye çalışan bazı iyi niyetli aydınlar da, sonunda dönüp dolaşıp "çevre koruma, bilgisayar kullanımı, demokratik katılım" falan gibi, zaten her aklı başında liberal sağcının hemfikir olduğu basitliklerden başka bir şey öneremiyorlar...
Türkiye'de sol, Kemal Tahir'in çok sevdiği bir deyimle "Kemalistler'e koşulmaktan" öte bir yol bulamıyor.
Bu da onu daha başka zavallı çapsızların ve mevkiini kime borçlu olduğu meşkuk adamların sultasına sokuyor.
Sol halkı sevmiyor. (Aslında birbirlerini de sevmiyorlar.)
Bolşevikler de sevmemişlerdi ki! İşçi adına iş yaptıklarını söyleyip işçinin anasını ağlattılar.
Türk solu halkı küçümsüyor, ona cahil bir kitle, "kıllı ve kısa bacaklı yaratıklar" gözüyle bakıyor. Ezan sesinden rahatsız oluyor, Kuran okunmasına kızıyor, tankın önüne yatanlarla dalga geçiyor.
Türk solu "kalkınma" da istemiyor. "Kalkınma kapitalist yoldan olacaksa hiç olmasın" demeye getiriyor. Ayılar zenginleşeceğine memleket geri kalsın! Yaklaşım bu.
Üstelik "sosyaldemokrat politikaları" da sağcı dedikleri iktidarın uygulaması, halkın bütünüyle eskisine nazaran daha iyi yaşar olması, hem solun dayanaklarından birini elinden aldı hem de onu büsbütün ekşitti.
Bu çaresizlik, solu, iktidara karşı darbecileri (gene!), hatta Fetö'yü bile destekleme noktasına düşürdü.
CHP'nin çakma mitinglerine bakınız, birtakım solcu geçinen sanatçıların ("esnafın" demek daha doğrudur) Fetöcü hainlere özgürlük istediklerini dehşetle göreceksiniz.
Bu sol, aynı zamanda Amerika ve Avrupa'ya bakıp hizaya gelmemizi de istiyor...
Benim gençliğimde insanlar "bağımsız Türkiye" diye bağırarak öldüler. Bunlar utanmasalar "bağımlı Türkiye" diye bağıracaklar.
Peki ölürler mi?
Ne gezer! 15 Temmuz 2016 gecesi kısa bacaklı ve kıllı halk tankların altında can verirken onlar evlerinde kabak çekirdeği çıtlayarak Tayyip Erdoğan'ın ölüm haberini bekliyorlardı.