Türkiye'deki siyasi sistemin eleği yok. Yanlış yapanı, yetersiz kalanı, başaramayanı elemiyor. Elemeyi genellikle sistemin çarkları değil doğa yapıyor!
Örneğin Kemal Kılıçdaroğlu'nun durumu... 2010'da CHP'nin başına geçti.
Kimi yendi de Başkan oldu?
Kimseyi! Önceki Başkan Deniz Baykal, "videosu" çıkınca istifa etti. Onun yerine Kemal Bey seçildi.
Kılıçdaroğlu önce 2010 Anayasa Referandumunu kaybetti. Ama hem yeniydi, hem de genel seçim değildi.
Sonra AK Parti'nin yüzde 50 aldığı 2011 Genel Seçiminde, ancak yüzde 26 alabildi.
Üç yıllık hazırlıktan sonra, Mart 2014 Yerel Seçimine girdi. Bu kez de yüzde 25.6'da kaldı. Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanlığı seçimi vardı.
Halk, Erdoğan'a 51.8 puan verirken MHP ile CHP'nin ortak adayı 38.4'e ulaşabildi.
Ve geldik 2015'e.
Kılıçdaroğlu bu kez de yüzde 24.8'de kaldı. AK Parti oy ve milletvekili kaybedince, CHP sanki seçimin galiplerindenmiş gibi gözüktü.
Velhasıl 5 yılda Kılıçdaroğlu tek bir oylamayı dahi kazanamadı. Ama hâlâ CHP'nin başında.
Üstelik selefi Baykal da, tabiri caizse "Akil Bey" rolüyle müsamerenin içinde.
Biz bu sistem taklidi yapan delibozuk düzen içinde doğup büyüdüğümüz için, yaşadıklarımızın normal olduğunu sanıyoruz.
Gerçek bir deneydir: Bir grup aktör, deli taklidi yapıp akıl hastanesine kapatılır. İçeride ise normal davranmaya başlarlar. Bu insanların aslında deli olmadığını, hasta bakıcılar ve doktorlar değil, ancak diğer deliler anlar.