Bugün ayın 24'ü... 24 Nisan'a sadece üç ay kaldı. Bu tarihin anlamını kısaca hatırlayalım:
İttihat ve Terakki yönetimi Osmanlı topraklarını Ermenilerden temizlemeye karar vermişti...
Bunun bir parçası olarak, 24 Nisan 1915'te İstanbul'daki yüzlerce Ermeni siyasetçi, aydın ve sanatçı tutuklanarak ilk etapta Çankırı ve Ayaş'a gönderildiler.
24 Nisan, Ermeni Soykırımının başlangıcı olarak kabul edilir. Kimler tarafından? Sadece Ermeniler değil, "Soykırım olmuştur" diyen diğer kesimlerce... ABD başkanları her yıl 24 Nisan günü "Ermeni meselesi" hakkında konuşur.
Ancak Ankara'yı rahatsız etmemek için "soykırım" kelimesini kullanmazlar.
Mesela Obama, başkan olmadan önce, propaganda sürecinde "Ermeni Soykırımı" diyordu. Ancak başkan olduktan sonra Ermenilerin 1915 için kullandığı Meds Yeghern (Büyük Felaket) tabirini tercih etti.
Buna karşılık, örneğin, 2012'de söyledikleri, soykırım tanımının başka kelimelerle ifadesiydi: "Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinde acımasızca katledilen ya da ölüm yürüyüşüne zorlanan bir buçuk milyon Ermeni'nin anısını onurlandırıyoruz."
Obama sonraki yıllarda da neredeyse kelimesi kelimesine aynı şeyleri söyledi.
Başkanlar bu çizgide ama ABD'de başka fikirde olanlar da var. 50 ABD eyaletinin 41'i soykırımı kabul ediyor. Dünyada 22 parlamento da soykırımı tanımış durumda.
Bu çekişmede Ankara'nın yanında yer alan az sayıdaki ülkeden biri İsrail.
İsrail'in iddiası şu: "Holokostun, yani Nazi'lerin Yahudilere uyguladığı soykırımın eşi benzeri yoktur!"
Her türlü eleştiriyi, "Yoksa siz soykırımdan mı yanasınız" diye göğüslemeye çalışan İsrail, soykırım söylemini bir devlet politikası haline getirmiş durumda.
Dolayısıyla İsrail, Yahudi Soykırımının biricikliğini koruması için Ermeni Soykırımını kabul etmiyor. Ankara'nın "Katliamlar karşılıklıydı" tezine yakın duruyor.
Çanakkale stratejisi
Velhasıl Nisan 2015 yaklaşırken Türkiye'ye yakın duranların sayısı fazla değil. Bu nedenle Ankara, "Soykırım yapmadık" tezini savunmak için bilhassa dışarıda epey çaba harcayacak.
Küçük bir ülke olan Ermenistan'ın fazla bir etkisi yok. Ancak Ermeni diasporası...
Yani 100 yıl önce Osmanlı'dan sürülmüş olan ailelerin torunları... Ciddi bir kampanya yürütecektir.
Bakalım bilhassa New York, Washington ve Paris'te kopacak gürültüye Ankara nasıl cevap verecek?
Öte yandan Ankara'nın içeride izleyeceği strateji az-çok biliniyor: Soykırıma karşı 'Çanakkale Savaşı' öne çıkarılacak.
Çünkü Çanakkale üzerinden hem Türkçülük, hem İslamcılık, hem de Batı karşıtlığı yaparak halkın büyük bölümünün hislerine dokunmak mümkün. ("İyi de Çanakkale'nin komutanı Alman'dı" diyerek pişmiş aşa su katmayın lütfen.) Mesela iki yıl önce Yüksek Öğretim Kurumları Öğrenci Konseyi... Bütün üniversitelerden, 18 Mart günü, yemek olarak öğrencilerine buğday çorbası, hoşaf ve ekmek vermesini istemişti.
1915'te Çanakkale'de savaşan askerler, o gün bunları yemişti. Şimdi de öğrenciler aynısını yiyerek, Çanakkale şehitlerinin anısını yaşatacaktı. Tabii asıl amaç 2015'e hazırlıktı.
24 Nisan geldiğinde bilhassa Ermeni diasporası, "Soykırımcı Türkler" diye bağırırken... Ankara da buna "Askerimiz şehit olurken, Ermeniler bizi arkadan vurdu" diyecek.
Bu tartışmada canımı en çok sıkanlar, "Kestik, yine keseriz" diyenler.