ABD bir süre önce, IŞİD ile mücadelede Kobani'nin stratejik bir konuma sahip olmadığını açıklamıştı. Ne oldu da ağır bombardımanlardan sonra YPG militanlarına havadan silah, mühimmat ve tıbbi malzeme atmaya başladı?
Suriye iç savaşı başlayınca, Esad'ın can havliyle özerklik verdiği Suriyeli Kürtler, kanton denilen özerk bölgeler kurmuşlardı. Buralarda PKK çizgisindeki PYD ve onun silahlı gücü YPG hâkimdi.
Türkiye sınırındaki bu kantonlardan Kobani ve Afrin, Suriye Arapları arasında birer adacık gibi kalıyordu. Bunlar feda edilebilir...
Kaos bittiğinde ise Kürt nüfus, Suriye'nin kuzey doğusundaki Cezire kantonuna taşınabilirdi.
Irak ve Suriye'de yaşayan Sünni Araplardan oluşan bir İslam devleti kurmayı hedefleyen IŞİD ise bu kantonları yok ederek etnik temizlik yapmak istiyordu.
Ancak öngörüleri yanlış çıkartan bir gelişme oldu: Kobani'deki Kürt militanlar, kendilerinden çok daha güçlü olan IŞİD'e direnmeyi başardı.
Bu direniş ABD'nin farklı düşünmesine yol açtı: Musul'u sadece 1500 militanla ele geçirerek, 30 bin kişilik Irak merkezi ordusunu madara eden IŞİD'in de yenilebileceği ortaya çıkmıştı.
Ayrıca ABD'nin hayal ettiği kara gücü adeta kendiliğinden oluşuyordu: CIA'nın bile şans tanımadığı, "eğitilmiş-donatılmış ılımlı İslamcılara" bel bağlamak yerine... Bir ulusal ideal uğruna savaşan Kürtleri desteklemek daha mantıklıydı.
ABD'nin bu yaklaşım değişikliği, Kobani'yi sınırdan seyreden Ankara'nın da B planına geçmesine yol açtı. Kürdistan'dan gelen peşmergelerin, Kobani'ye yardıma gitmesine izin verildi. Niye B planı? İki taraf da Kürt, ancak iktidar koltuğu bir tane... Buradan hareketle Ankara, (şimdilik) petrolü ve parası olan Barzani'yi destekliyor.
Beklenti: IŞİD'in yok edemediği PYD'nin, günü geldiğinde Barzani tarafından tasfiye edilmesi...