Türkiye'nin aydın kadınlarından biri olan ve "çağdaş ilahiyatçı" olarak bilinen Prof. Dr. Bahriye Üçok'un ölümü, 6 Ekim 1990'da kızının elinden aldığı kitapla geldi. Kargoyla gönderilen kitabı alan Bahriye Üçok, tuzaklanan bombanın patlaması sonucu can verdi. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde yıllarca öğretim üyesi olarak ders veren Bahriye Üçok, önemli bir İslam uzmanıydı ve henüz 6 yaşında Kuran'ı hatmetmişti. Ölümünden iki yıl önce kendisiyle yapılmış bir söyleşide her gün namaz kıldığını belirtiyordu. İslam dininin yanlış yorumlanmasına karşı çıkan Üçok, İslam'a göre oruç tutmanın zorunlu olmadığını, başörtüsü kavramının bulunmadığını söylüyor, kadınların tümüyle kapatılmasının yanlışlığını vurguluyordu. Üçok cinayetini, Turan Dursun, Çetin Emeç, Muammer Aksoy cinayetlerinde de olduğu gibi radikal İslami görüşte olduklarını söyleyen kişiler üstlendi. Ancak dönemin DGM Başsavcısı Nusret Demiral, 'İslami Hareket' diye bir örgütün bulunmadığını, Hizbullah'ın uzantılarının cinayeti işlemiş olabileceğini söyledi. Bahriye Üçok'un öldürülmesinden önce eve gelen tehdit telefonlarında "Cehennemdeki yerinizi ayırttık" dendiği de biliniyordu.
"RÜYALARIMA GİRİYOR"
Bahriye Üçok cinayetiyle ilgili çok şey yazıldı, çok şey söylendi. Kızı Kumru Üçok, içine gömdüğü 20 yıllık acısını SABAH'a anlattı. Üçok'un tek çocuğu olan avukat Kumru Üçok, söze, "Bombayı anneme ellerimle verdim" diye başladı ve şunları söyledi: "Kargo şirketi anneme gönderilen paketi evimize iki kere getirmiş. Bizi evde bulamamışlar. İkinci gelişlerinde eve ihbarname bırakmışlar. Ben de kargo şirketine gidip paketi aldım ve eve getirdim. O paketle de 15 dakika kadar seyahat ettim. Paketi anneme verdikten sonra arkamı döndüm ve aşağıdaki ustalara bakmak üzere alt kata yöneldim. Annem o sırada paketi açmaya çalışıyordu. Arkamı döner dönmez bir patlama sesi duydum." Olay yaşandığında 36 yaşında olan Kumru Üçok, "Annemle beraber yaşıyorduk. Annem çalışkan, zeki, otoriter, icabında çabuk da sinirlenebilen biriydi. O günden sonra çok şey değişti hayatımda. İki kişi yaşıyorken tek başıma yaşamaya başladım. Yemek pişirmeyi öğrenmek zorunda kaldım. Bu olayı unutmak mümkün değil. Her gün her an aklımda. Her gün rüyalarıma giriyor" diyerek, 20 yıllık acısını vurguladı. Evlenmeyi düşünmediğini belirten Üçok, "Aynı evde yaşamaya devam ediyorum. Oldukça zor, ama insan her şeye alışıyor. Zaman her şeyi değil belki ama kısmen hallediyor. Annemin öldürülmesiyle ilgili gerekenlerin yapılmadığına inanıyorum. Şüpheli, katil kimse bulunmadı ki gereken yapılsın. Annem Türkiye'de görüşlerinden dolayı suikasta kurban giden tek kadın. Neden öldürüldüğü ortada. Türkiye'de bazı şeylerin değişeceğine inanmıyorum" ifadesini kullandı. Kumru Üçok son sözleriyle hem metanetini hem de yılgınlığını ifade etti: "Yakınlarını teröre kurban veren aileler hep aynı şeyi sorduklarını söylüyorlar kendilerine: Neden biz? Ben sormadım. Neden sorayım? Uğraştığı iş, üzerinde çalıştığı konular bu sonucu getirdi. Annemin fazla konuşmamasını tercih ederdim. Ama olan oldu. Zaman geriye işlemiyor." Bahriye Üçok 1919'da Trabzon'da doğdu. Yüksek öğrenimini Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nde tamamladı. 1964'te "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı teziyle doçentliğe yükseldi. 1983'te Halkçı Parti'nin kurucu üyesi oldu ve aynı yıl Ordu milletvekili seçildi. Öldürüldüğünde, SHP'nin hazırladığı "Laiklik Raporu"nun çalışmalarını yürütüyordu...