Kızgın bir yanardağın öfkesine yenik düşen insanlar ve akıl almaz bir insanlık dramı Pompei! İtalya'nın güneyindeki Napoli şehrinden sadece yarım saat uzaklıkta, zamanında Vezüv Yanardağı'nın hemen eteklerine kurulmuş tarihi kenti ziyaret ettiğinizde gördükleriniz sizi şaşırtabilir, hatta dehşete düşürebilir. Napoli, İstanbul'dan kısacık bir uçuşla varılabilecek tipik bir güneyli İtalyan şehri. Hırsızlık en meşhur özelliği. Ancak güvensizliğine inat, hem kendisi, hem de çevresinde gezilip görülecek pek çok güzel yer var. Hemen bir feribotla Capri adasına geçip, 60'lı yıllardan beri Amerikan film yıldızlarının ve jet sosyetenin tercihleri neymiş görebilirsiniz. Ya da zamanında benzer bir şaşaa yaşamış Pompei halkının yanardağ patlaması sonucu dakikalar içinde nasıl taşa dönüştüğünü... Eğer arabanız yoksa (şehirde araba kiralamak hırsızlık açısından başlı başına bir risk, tavsiye etmem), Napoli'den Pompei'ye trenle geçebilirsiniz. Ancak aynı tehlike yüzünden, tavsiyem benim de yaptığım gibi bir taksiciyle anlaşmak olabilir. Sizi götürüp, birkaç saat bekleyip geri dönmek üzere yapacağınız bir anlaşma, Pompei'ye gidiş için en rahat ve en güvenli yol.
HER ŞEY DONMUŞ
Pompei'ye geldiğimde gördüklerime inanamadım. Burada zaman kavramınız karışıyor. M.Ö 70 yılında olmuş patlama; tam olarak 24 Ağustos M.Ö 79, saat 13.00'te! Burada zaman durmuş tam 2092 yıldır. Her şey ve herkes durmuş, donmuş kalmış. Aslında Pompei şehrinin kuruluşu çok daha eskilere dayanıyor. M.Ö. 5000 yıllarında kurulmuş. M.Ö. 89 yılında ise Romalılar tarafından işgal edilmiş. Nedir bu dünyanın Romalılardan çektiği bilemedim gitti. Yaşadıkları her yerde tarih yazmışlar, bizlere inanılmaz eserler ve şehirler bırakmışlar. Ancak zevk, sefa ve zenginliğin ardından felaket de getirmişler. Romalılar döneminde Pompei de bir eğlence ve ticaret merkezi haline gelmiş. Şehrin kalıntılarında bile bunu görmek mümkün. Bunca yıl geçmiş olmasına rağmen geniş caddeleri, dükkanları, meyhaneleri, malikaneler seçebiliyor ve kentin bundan iki bin yıl önce bile geldiği noktayı fark edebiliyorsunuz. Eskiden yamaçları lüks evlerle süslü Vezüv yanardağı, etrafı bağlarla çevrili yeşillik bir yermiş ve Napoli körfezine, Capri adasına doğru baktığı için de sürekli deniz kokulu esintiler olurmuş. M.Ö. 62'de bir deprem olmuş aslında ama insanlar bunu pek önemsememiş ve tehlikenin farkına varmamışlar. Aniden yanardağın harekete geçmesiyle birlikte, deniz de dev dalgalar oluşmaya başlamış. Kaçabilenler için hiçbir çıkış kapısı kalmamış. Şehrin surlarından kızgın lavlar akıyormuş. Aynı anda gökyüzünden iri kum taneleri büyüklüğünde kızgın taşlar da yağmaya başlamış. İnsan ister istemez başımıza taşlar yağacak ya da taş olursun deyimlerinin nereden geldiğini düşünmeden edemiyor bu durumda.
KÜLLER ŞEHRİ ÖRTMÜŞ
Hemen ardından yere değer değmez patlayan gaz yüklü siyah taşlar yağmaya başlamış. Gökyüzü tamamen kararmış. Yerlerdeki yarıklardan zehirli gazlar çıkmış ve ardından kızgın küller yağmış. Ve bu küller tüm şehrin ve ölenlerin üstünü bir kül tabakasıyla tül gibi örtmüş. Tam iki bin sene boyunca! Tam bir kıyamet hali! Tabii bunca şey yaşanırken hala anlayamadığım o insanlar nasıl kıpırdayamadan sofralarında yemek yerken taş olup kalmış olmaları! Pompei, 1860 yılına kadar da bu örtü altındaymış. İtalyan bir bilim adamı tesadüfen fark edince yıllar süren çalışmalarla yeniden ortaya çıkmış. Kimine göre bir ibret tablosu olarak! 19. yüzyılda İtalyan bilim adamı Giuseppe Fiovelli bu taşlamış kenti bulmuş. Her şey, o anda ne yapıyorsa o şekilde taşlaşmış. Sofrasında yemek yiyenler, çocuğuna sarılmış bir anne, yatağında uyuyanlar, atlar, köpekler, her şey... Bu gün bunları Napoli Müzesi'nde görmek mümkün. Vezüv'ün sonsuza kadar uyumasını temenni ederek ayrıldığım bu ilginç şehir, tarihin izlerini görmek için yarım günlük bir turu çoktan hak etmiş.
HAYAT DEVAM EDİYOR
Pompei'nin tarihi, Roma İmparatorluğu'nun tarihi kadar eski. Halkı Osci'den Roma dönemi öncesinden gelmiş. Zaman içinde ticaret ve sanatta çok ilerlemişler. Özellikle evlerde kullandıkları mozaik ve duvar boyama teknikleri pek popüler olmuş. Bugün kalanlar ise, o günlerin ihtişamlı Pompei kenti hakkında fikir veriyor. Bu kadar dehşet yaşanmışken, orada uslu uslu oturan Vezüv Yanardağı'nın yanında 1891 yılında Bartolo Longo'nun Pompei Katedrali'ni kurmasıyla yeniden bir hayat kurulmuş ve şu anda da insanlar yaşamaya devam ediyorlar. Merkez kilisesi, Madonna del Rosario di Pompei'ye adanmış ve Hıristiyanlar için bir hac yeri. Dağ, sessizce Napoli'ye sadece 15 kilometreden bakıveriyor.