Güneş... Dünyaya hayat veren yıldız... Çocukken öğrendimiz bu bilgilere neden mi geri döndük? Çünkü, günün en az sekiz saatinde bizlere yüzünü gösteren bu yıldız, yeryüzünün bazı noktalarında adeta nazlı bir çiçek gibi. Her canlıya yaşam veren Güneş, belki de kozmik sistemdeki ulvi görevinin daha iyi anlaşılabilmesi için kutuplara altı ayda bir göz kırpıyor. Güneşin kendisini naza çektiği bu noktalardan birisi 78'inci paraleldeki Norveç'e bağlı Svalbard Adası. Bilim ve teknolojinin gündelik hayatta oldukça etkin kullanıldığı bu adanın en büyük ve en önemli eksiği güneş. Nadir doğa olaylarının detaylarına girmeden önce adayı tanımaya ne dersiniz?
BURADA ÖLMEK ZOR
Svalbard, Norveç'in başkenti Oslo'ya uçakla dört saat uzaklıkta. 61 bin kilometrekare olan adada topu topu 2 bin 500 kişi yaşıyor. Adanın bitki örtüsü yok. Yaklaşık sekiz metrelik bir buz kütlesiyle kaplı. Doğal olarak cesetler hiç bozulmuyor. Bu nedenle Svalbard'da cenaze defnetmek yasak. Toprak kabul etmiyor. Bahar aylarında toprak genleşmeye başladığı için hiç bozulmamış cesedi geri püskürtüyor. Belli bir yaşa gelen kişiler Norveç'e geri gönderiliyor. Beklenmedik ölümlerde de ceset havayoluyla Norveç'e taşınarak orada defnediliyor. Bu bilgileri duyunca, Svalbard'da ilginç olan tek şeyin Kuzey Işıkları olmadığını da anlıyoruz.
20 YILLIK SAKIZ
Madencilik, adanın en önemli geçim kaynağı. Zaten yerleşim, 1900'lerin başında burada kömür bulunmasıyla başlamış. Çeşitli ülkeler tarafından toplam yedi maden ocağı açılmış. Ama bugün yalnızca bir maden aktif. Biri de turistik amaçlı kullanılıyor. Mine 3 olarak adlandırılan bu maden, 1996'da kapanmış. Çalışanların tümü, eşyalarını almadan madeni terk etmiş. Onların bıraktığı bütün eşyalar ilk günkü gibi ocakta duruyor. Gazeteler, kıyafetler, çay termosları hatta sakızlar.... Maden adeta 1990'ları yeniden yaşamak isteyenler için ideal. Madendeki tonlarca kömür, İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler'in eline geçmemesi için yakılmış. İlginç bir tesadüf ki, aktif olan yedinci madenden toplanan kömürün çoğunluğu bugün otomotiv sanayinde kullanılması için Almanya'ya gönderiliyor.
FOSİL TURU
Svalbard'da yapılabilecek aktiviteler genel olarak mevsime göre değişiklik gösteriyor. Kışın buz mağarası gezileri, kar motoru turları, Aurora turları, köpekli kızağa binmek gibi aktiviteler olsa da yazın şehirde kar örtüsü bulunmadığından bot turları, fosil turları, bisiklet turları ön plana çıkıyor. Üç saatlik turlarla adada 65 milyon yıllık kayaçların arasında yaprak fosili bulabilirsiniz. Bunları alıp evinize götürmek de serbest.
İZ SÜREN HASKİLER
Adanın turistik aktivitelerinin başında ise Haski köpekleriyle kızak turları yapmak geliyor. Dört saatlik bu maceranın bir saatlik kısmı, karlarla kaplı dağların arasında kızak çekmekle geçiyor. Köpeklerin size alışması ve tanıması için kalan üç saatlik diğer zamanı onlarla geçirmeniz gerekiyor. Kulübelerinden köpekleri çıkarıp, kızaklara da yine sizin bağlamanız gerekiyor. Ancak bu saatler de en az kızak macerası kadar keyifli bir süreç. Köpekler kızağa çıkacaklarını anladıklarında oldukça heyecanlanıyorlar. Kızağa seçilmek için gösterdikleri hünerleri görmek bile başlı başına bir ayrıcalık.
GÜNEŞ ALTI AYDA BİR DOĞUYOR
Yazımızın başında adada altı ayda bir güneşin kendisini gösterdiğini belirtmiştik. Şimdi bu detayların zamanı: Kasımda batan Güneş, mart ayına kadar kendisini burada hiç göstermiyor. Ancak vuslatı adeta bir şölen. Bizim için tamamen rutin olan bir doğa olayı Svalbard'da yeni bir keşif gibi. İhtişamını bir anda değil, karanlığa alışan gözü fazla kamaştırmadan, yavaş yavaş gösteren bir doğuş sergiliyor. Güneş, adadaki insanların sabırla, hasretle yolunu gözlemesinin bir mükâfatı olarak sadece ışığıyla değil, bambaşka bir şölenle geri dönüyor: Aurora Borealis yani Kuzey Işıkları. Bilimsel keşfi yapılmadan önce bu ışıklara onlarca mistik anlam yüklenmiş. Avrupa'da orta çağlarda Kuzey Işıkları'nın Tanrı'dan işaretler olduğuna inanılırmış. Japonlar ise dev bir tilkinin kuyruğunu sallayarak karı savuşturması sonucu bu ışıkların ortaya çıktığını savunmuş. Aslında bilimsel olarak bu ışıklar Güneş'ten gelerek hızla ilerleyen yüksek enerjili elektronların atmosferdeki gaz molekülleriyle çarpışması sonucunda ortaya çıkıyor. 21'inci yüzyılda olsak da insan bu ışıkları izlerken sadece bilimsel açıklamalarla tatmin olamıyor. Bu muhteşem gökyüzü olayına gizemli bir anlam yüklememek fizik profesörleri için bile zor. Bu harika olayın büyüsü sadece rengarenk ışıklar değil, aynı zamanda ışıkların asla birbirinin aynı olmaması. Işık yoğunluğu, parlaklık, tonlar ve aldıkları şekiller her seferinde değişiyor. Bu durumda insan Kri halkının bu ışıklara verdiği isme inanmaktan kendini alamıyor: Ruhların dansı...
KUTUP AYILARINA SAYGI
Adanın en önemli simgelerinden birisidir kutup ayıları. Burada kutup ayısı sayısı, insan nüfusundan daha fazla. Bu buzullarda 3 bin 500 kutup ayısı yaşıyor. Şehir dışına çıkarken silah taşımak zorunlu. Ancak kutup ayısını vurmak suç. Bir insan öldürmüş gibi soruşturmaya tabi tutuluyorsunuz. Zorunlu kalmadığınız sürece ateş edemiyorsunuz. Kutup ayısıyla karşılaştığınızda, önce şarkı söyleyerek ya da bağırarak ayıyı korkutmanız gerekir. Birkaç yıl önce kamp yapan bir İngiliz öğrenci kendisine saldıran kutup ayısını öldürünce, bir yıla yakın soruşturma geçirmiş. O kutup ayısı bugün Avrupa'nın en güzel müzesi seçilen Spitsbergen Müzesi'nde sergileniyor. Müzenin hemen yanında dünyanın jeofizik alanında en iddialı üniversitelerinden biri var. UNIS Üniversitesi'ne yeni başlayan her öğrenci kutup ayısı tehlikesine karşı birkaç ay atış ve avcılık eğitimi aldığını da belirtelim.
ADAYA DAİR İLGİNÇ NOTLAR
Adaya gitmek için vizeye veya yerleşmek için oturum iznine ya da çalışma iznine ihtiyacınız yok. 19 Nisan ile 23 Ağustos tarihleri arasında güneş hiç batmıyor. 26 Ekim ile 16 Şubat tarihleri arasında ise hava sürekli karanlık. Kuş çeşitliliğini korumak adına kedi getirmenin yasak olduğu adada hiç kedi yok. Burada sokaklar isimle değil, numara ile adlandırılıyor.
DÜNYANIN TOHUMLARI BURADA
Ada, insanoğlunun en zorlu koşullara rağmen var olabileceğinin en büyük kanıtlarından biri. Eksi 50 dereceye varan hava sıcaklığının olduğu, yeşil rengin yalnızca gökyüzünde belirdiği bu yer, hayatta kalabilme içgüdüsünün vücut bulduğu bir bölge. Yeryüzünün yok olma olasılığına karşı dünyanın tüm tohumları da burada saklanıyor. Buzullar arasında dev gibi bir dağın 130 metre altında inşa edilen Kıyamet Ambarı'nda dört milyon farklı tohumun saklandığını da hatırlatalım.
NASIL GİDİLİR? NEREDE KALINIR?
THY ile Oslo'ya, buradan da Norveç ya da İskandinav havayollarıyla adaya ulaşmak mümkün. Adada oldukça güzel otellerin yanı sıra fiyatları daha uygun olan hosteller de var. Doğayla baş başa kalmak isteyenler için de kamplar kuruluyor. Vergi olmamasına rağmen oldukça pahalı bir yer. Bir şişe suyun fiyatı 30 kron (Yaklaşık 10 TL). Alışveriş merkezleri dışındaki her yere girerken ayakkabılarınızı çıkarmak zorundasınız.