İsviçre'nin
büyük kentlerinden Lozan'dan 2 saat 40 dakikalık bir tren yolculuğundan sonra puslu ve yağmurlu bir akşam üzeri Fransa'nın güneyindeki Lyon'a vardım. Burası ne Lozan kadar karlı, ne de Nice gibi ılıman. Kasvetli bir havanın hakim olduğu şehir önce itici geldi. Ancak Ren ve Sen nehirlerinin kıyılarında kurulmuş olan şehri tanıdıkça çok sevdim. Paris'ten sonra ülkenin ikinci büyük kenti olan Lyon, aynı zamanda bir gastronomi merkeziymiş. Zaten adım başı karşılaştığımız kafeler, fırınlar ve restoranlar da bunun kanıtı. Fransız mutfağının çok ağır olduğunu söylerler ama bu ne tercih ettiğinizle ilgili bence. Bu arada Fransız mutfağının meşhur soğan çorbasını tatmadan dönmeyin derim. Ha "Yok ben yeniliklere açık değilim" diyorsanız, merak etmeyin; Türk, olmadı Afgan dönerci ve kebapçılar şehrin dört bir yanına dağılmış vaziyette. Daha önce de belirttiğim gibi içinden iki nehir geçen Lyon, köprülerle bir oya gibi birbirine bağlanmış. İki nehrin arasında kalan ada bölgesine Presqu'ile deniyor. Zaten Presqu'ile, 'neredeyse ada' anlamına geliyormuş. Şehrin en şık caddesi; en pahalı restoran ve mağazaları burada yer alıyor. Adanın güneyindeki Bellecour Meydanı ile kuzeyindeki Terreaux Meydanı arası en hareketli bölgesi. Bellecour Meydanı, Fransa'nın üçüncü, Lyon'un ise en büyük meydanıymış. Lyon'da gerçekleşen birçok etkinlik, konser, hatta protesto gösterisi için toplanma alanı bile genellikle Bellecour Meydanı olarak belirleniyor. Alanın ortasında Kral 14. Louis'ye ait bir heykel var. Meydanda ayrıca kocaman bir dönme dolap bulunuyor.
ESKİ KENT BÖLGESİ VİEUX
Ben en çok UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine giren eski kent bölgesini, yani Vieux Lyon'u sevdim. Arnavut kaldırımlı daracık sokakların etrafında hediyelik eşya dükkanları, restoranlar, kafeler ve tabii ki müzeleri görebilirsiniz. Saint Jean Katedrali de bu bölgede bulunuyor. 1180-1480 yılları arasında inşa edilen katedral St.Jena-Baptiste ve St Etienne'ye adanmış. Katedralin içindeki astronomik saat de turistlerin ilgi odağı. Katedralin tam önündeki çeşmeli Ortaçağ'dan kalma meydan, şehirdeki diğer meydanlara oranla daha sevimli. Kentin sokaklarında dolaşırken en çok dikkatimi çeken ayrıntılardan biri de adım başı çiçekçilere rastlamaktı. Ha bir de güzellik salonları. Zaten sokaklar, bakımlı kadınların resmigeçidi gibi.
FOURVIERE BAZİLİKASI
Adını tarihi Fourviere tepesinden alan Fourviere Bazilikası (Basilique Notre Dame de Fourviere), şehre hakim konumuyla Lyon'un koruyucusu gibi. Bu bazilikayı ziyaret etmek için füniküleri kullanabilirsiniz ya da benim yaptığım gibi tepeye tırmanabilirsiniz. Şimdiden söyleyeyim, o dik merdivenleri çıkarken soluk soluğa kalıyorsunuz. Bu arada antrenman yapan pek çok sporcuyla karşılaştım. Tabii ki kondisyon tutmak için bu güzergahtan daha iyi bir parkur olamaz. Tepeye çıkıp sunduğu panoramik şehir manzarasını seyretmek çok keyifli. Emin olun o yorgunluğa değiyor. 19'uncu yüzyılın sonlarında yapılan Fourviere Bazilikası, Meryem Ana'ya adanmış. Bazilikanın altında ikinci bir ibadet alanı daha var.
Eğer müze gezmeyi seviyorsanız, Lyon tam size göre bir şehir. Adım başı, bir müzeyle karşılaşıyorsunuz. Bu arada hatırlatmadan geçmeyeyim; Küçük Prens'in yazarı Antoine de Saint-Exupery ve ilk film yapımcıları Lumier Kardeşler (Auguste ve Louis Lumier) de Lyon'lu. Zaten şehrin her köşesinde onların izine rastlamak mümkün. Lyon havaalanı, Saint- Exupery'nin adını taşıyor. Lumier Kardeşler adına da bir sinema müzesi var. Ancak ben size, ondan değil de Minyatür ve Sinema Müzesi'nden (Musee Miniature&Cinema) bahsedeceğim. Minyatür sanatçısı Dan Ohlmann tarafından kurulan Minyatür ve Sinema Müzesi, Vieux Lyon'da 16'ncı yüzyıldan kalma bir binada hizmet veriyor. Burada şimdi yerini dijital manipülasyonlara bırakmış minyatür maket işinin mükemmel örnekleri yer alıyor. Bu maketler sinemanın değişimini ve fiziksel olanın yerini nasıl sanal olana bıraktığını anlatan birer kanıt gibi...
STARWARS MAKETİ
Minyatür ve Sinema Müzesi; minyatür koleksiyonu ve sinema koleksiyonu olmak üzere iki koleksiyon barındırıyor. Minyatür koleksiyonunda; Ohlmann'ın yanı sıra dünyanın çeşitli yerlerindeki minyatür sanatçılarının yaptığı dekorlar, minyatür maketler, teknik ve sanatsal özel efektler ile 200 otantik objeden oluşan minyatür çalışmaları sergileniyor. Sinema koleksiyonunda ise; filmlerde kullanılan orijinal objeler, Starwars gemi maketi ve Büyük Budapeşte Oteli'nde kullanılan fener maketi gibi maketler, robotlar, yaratıklar, hayvanlar, kostümler, bazı filmlerin maket setleri, gerçeküstü obje ve efektler bulunuyor. İzlediğiniz filmlerin perde arkasını merak ediyorsanız, bu müzeyi mutlaka ziyaret etmelisiniz. Burada göreceğiniz maketler; sinemanın değişimini ve fiziksel olanın yerini nasıl sanal olana bıraktığını anlatan birer kanıt gibi. Lyon Tarih Müzesi (Centre d'Histoire de la Resistance et de la Deportation Musee) de etkileyici mekanlardan biri... İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi işgali sırasında yaşananların anlatıldığı müzede savaş kahramanlarından savaşta kullanılan objelere kadar pek çok ayrıntı yer alıyor. Ayrıca 1939'lu yılların dekoruna sadık kalınarak hazırlanan ev ve sokak oldukça etkiliydi. Radyodan yapılan anonsla işgal günlerinin ağırlığını içinizde hissediyorsunuz.
KOKU'YU ALABİLİYORSUNUZ!
Minyatür ve Sinema Müzesi'nde Koku: Bir Katilin Hikayesi adlı filmin setleri de yer alıyor. Frank Griebe tarafından kurulan setler, bu müzeye taşınmış. Patrick Süskin'in romanından uyarlanan filmin kahramanı Jean- Baptiste Grenouille'un ayak izlerini takip edebiliyorsunuz. Örümcek ağlarıyla kaplanmış bodrum katında parfüm yapan Jean-Baptiste Grenouille'un balmumu heykeli de sette bulunuyor. Parisli kadınların 'Giuseppe Baldini'den parfüm aldıkları oda ve Jean-Baptiste'in doğduğu balıkçı hali de müzede yer alıyor.
NEHİR KENARINDA PAZAR ALIŞVERİŞİ
Lyon'da nehir kenarında kurulan pazarda da yok yok. Meyve-sebzeden sakatatlara kadar pek çok ürünü bu pazarda bulabilirsiniz. Ülkemizde et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerinin açık olarak satılması yasaklanırken, Lyon'da bu ürünlerin açık açık satılması da dikkate değer doğrusu.