Türk bilim insanı Prof. Dr. Yeşim Erbil, tıp tarihine geçen ve tıp literatürüne giren bir çalışmaya imza attı. Prof. Dr. Yeşim Erbil'in bulduğu cerrahi teknik, bilimsel dergi Surgery Innovation'da yayınlanarak dünya tıp literatürüne girdi. Dünyada ilk kez uygulanan yöntemde, tiroit kanserlerinde nükleer tıbbın kullanılmasına olan ihtiyaç ve ameliyat sonrası ses kısıklığı gibi komplikasyonlar ortadan kalkıyor. Endokrin cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Yeşim Erbil, özellikle kanseri nüks eden ve ikinci kez ameliyat edilmesi gereken hastalarda kullanılacak tekniği ile ilgili sorularımızı yanıtladı…
HEDEFE KOLAY ULAŞILIYOR
Dünyada ilk defa yapılan ve literatüre giren ameliyat tekniğinizin geleneksel tiroit ameliyatlarından farkı nedir?
Bu yöntem ikinci, üçüncü kez boyun cerrahisi gereken hastalarda uygulanıyor. Tiroit kanseri ameliyatı geçirmiş hastalarda takip sırasında lenf bezlerine metastaz (kanserin sıçraması) saptanabilir. Bu metastazın çıkarılması oldukça zordur çünkü daha önce ameliyat edilen boyun bölgesi çok yapışık olur ve fibrotik doku dediğimiz çok sert dokular oluşur. Bu bölgede metastazlı lenf bezine veya çıkarılması gereken kitleye ulaşmak çok zordur. Ameliyat süresi uzar ve komplikasyon riski de daha yüksek olur. Bu yöntemde çıkarmamız gereken kitlenin içerisine ultrason eşliğinde özel bir madde vererek, ameliyat sırasında kitleye ulaşım kolaylaşıyor. Gama probe veya magnetik probe kullanarak kitle bulunuyor. Kitlenin içerisine verilen madde ses sinyali veriyor ve ameliyat sırasında hedef bölgeye ulaşımı kolaylaştırıyor.
GERİDE KİTLE KALMASINI ÖNLÜYOR
Bu teknik, siz ve hastalar için ne tür kolaylıklar sağlıyor?
Çok yapışık olan boyun bölgesinde küçük metastazların bulunması çok zor olduğu için, bu yöntemle kitle, navigasyon mantığı ile kolaylıkla bulunuyor. Ameliyat süresi kısalıyor ve komplikasyon riski çok çok azaltılmış oluyor. Hedef kitleye ulaşıldığı için geride metastatik kitle kalmıyor.
hastamdan yola çıktım
Yeni teknikle ameliyat süresi ne kadar kısaldı?
Yeni geliştirdiğim teknik sayesinde ameliyat süresi iki saatten 30 dakikaya indi.
Bu tekniği şimdiye kadar kaç hastada uyguladınız?
Bu teknik ile yaklaşık 150 hasta ameliyat edildi. Tüm dünyada da bu yöntem kullanılmaya başlandı. Tiroit kanser metastazlarının dışında bu yöntem paratiroit hastalarında da başarı ile uygulanabiliyor.
Bu yöntemi nasıl geliştirdiniz, bir ihtiyaçtan mı doğdu?
Yıllar önce tiroit kanseri ameliyatı olmuş bir hastamda boyun yan tarafta 1 cm çapında lenf metastazı vardı. Ameliyatta o bölgeye ulaşıp tüm lenfleri çıkardık. Patoloji sonucunda 40 adet lenf bezi çıkmış olarak geldi ama sıçrama yapmış lenf bezi yoktu. 40 adet lenf bezi çıkarılması aslında çok başarılı bir ameliyat olduğunu gösteriyordu ancak metastaz nedeni ile ameliyat ettiğimiz o lenf bezi çıkmamış ve hastanın boynunda kalmıştı. Bu metastazlı kitleleri özellikle küçük olduğu zaman görmek çok zordur. Zaten yapışık bir boyunda bulmak çok çok daha zordur. Bu hastadan sonra ne yapılabilir diye düşünüp navigasyon mantığı ile bu yöntemi geliştirdim.
SES KISIKLIĞINI ENGELLER
Bu tekniğin herhangi bir riski var mı?
Tekniğin hiçbir riski yok, aksine ikincil ameliyatlarda ses kısıklığı ve kalsiyum düşüklüğü komplikasyonları çok daha düşük, hatta sıfıra yakın oluyor. Bu teknik, ultrasona bağımlı; yani kitlenin ultrasonda görülüp içerisine özel bir maddenin verilmesi gerekiyor. Gama probe kullanıldığı zaman radyoaktif madde veriliyor, magnetik probe kullanılırken ise demir maddesi veriliyor. Bu maddelerin de hastaya asla bir zararı yok. Gama probe kullanmak için nükleer tıp bölümüne ihtiyaç var ama magnetik probe ile buna gerek yok. Bu da yöntemin, daha çok klinikte kullanılabilir hale gelmesini sağlıyor.
Bu teknik hangi yenilikleri beraberinde getirdi?
İkincil girişimlerdeki komplikasyon oranlarını düşürdü, ameliyat süresini kısalttı ve hastaların metastazlarının tamamen çıkarılmasını sağladı.
Hangi tür tiroit hastalıklarında bu ameliyat uygulanabiliyor?
Tiroit kanseri ameliyatı geçiren hastalarda lenf metastazı olduğu zaman kullanılıyor. Yılda 20 bin tiroit kanseri ameliyatı yapılıyor. Bu hastaların yaklaşık bininde takip sırasında metastaz saptanıyor. Bu nedenle kullanılması gereken hasta sayısı az değil. Ayrıca çıkarılamayan paratiroit adenomlarında da başarı ile uygulanabiliyor.
3 BOYUTLU YAZICIDA SORUNLU BÖLGENİN MAKETİ YAPILIYOR
Sanırım bir de üç boyutlu bir yöntem geliştirmişsiniz, ondan da bahsedebilir misiniz?
3 boyutlu yazıcı, tıp sektöründe başka
alanlarda kullanılmaya başladı. Biz de endokrin
cerrahisinde ilk kez kullandık.
3 boyutlu yazıcıdan çıktı almadan önce hastaya
tomografi çekiliyor. Daha sonra bu ilaçlı
tomografiden o görüntüler yazıcıya yüklenerek
maket bölümü çıkartılıyor. Tomografide
2 boyutlu olarak metastazların nerede
olduğunu görüyoruz ve tahmin ediyoruz ama
elimizde 3 boyutlu çıktı olduğunda karşılaşacağımız
metastazların nerede olduğunu
daha iyi belirleyebiliyoruz. En azından özellikli
vakalarda kullanılabilir. Her hasta ya da
kanser türünde değil ama yayılmış, özellikli
kanserlerde ameliyat planını yapmamız için
kullanılabilir.
Geliştirdiğiniz üç boyutlu maketlerle, bazı sorunlu ameliyatları daha kolay çözmeye başladınız. Bu yöntemi anlatır mısınız?
Paratiroit rahatsızlığı olan bir hastam
vardı. Boynundan ameliyat olmuş ama paratiroit
ademomu bulunamamış. Bana geldikten
sonra paratiroidin boynunda değil de
göğsünün içinde olduğunu tespit ettim. Üç
boyutlu yazıcıdan göğsünün maketini aldım
ve paratiroidin orada, iman tahtası denen
bölgede minicik durduğunu gördük. Bu maketin
yardımıyla yaptığımız ameliyatla da paratiroidi
oradan aldık. Gelecek dönemde bu
tarz ameliyatlar daha çok yapılacak.