Eğer dışarı atılan seminal sıvı miktarı ancak birkaç damla olacak şekilde az ise, eşinizin gebe kalamamasının nedeni bu olabilir. Çünkü bu şekilde meni hacminin azaldığı olgularda bir neden de testislerden spermleri taşıyan kanalların doğuştan gelişmemesidir. "Vaz deferens" adını verdiğimiz bu kanal sağ ve solda olmak üzere iki tanedir. Yaklaşık 40 cm uzunluğunda olup, testislerden aldıkları spermleri idrar kanalına kadar taşır. Kanalların her ikisinin de gelişmediği durumlarda doğal olarak spermler de testislerden çıkamayacağı için, meni tahlilleri azoospermi olarak gelecektir. Ancak böyle erkeklerde testislerde sperm üretimi normal olduğu için, testisten ya da hemen çıkımındaki epididim kanalından alınacak spermlerle tüp bebek yapılırsa çocuk sahibi olunabilir.
Dışarı çıkan meni hacminin azaldığı olgularda öncelikle bu kanalların varlığı araştırılır. Bunun için skrotal kese dikkatli biçimde muayene edilmeli. Muayene sırasında normalde vaz deferensler kolaylıkla hissedilir. Hissedilemediği durumlarda tanıyı doğrulamak için transrektal ultrasonografi yapılarak, seminal keseler de (vezikula seminalis) kontrol edilir. Çünkü çoğu olguda bu keseler de doğuştan gelişmemiştir. Sperm tahlilinde früktoz adlı şekerin bulunmaması ve asit reaksiyon vermesi de vaz agenezi için tipiktir. Bütün bunlar neticesinde tanı kesinleştiğinde artık tüp bebek için hazırlıklara başlanılabilir.
Burada kanalların doğuştan gelişmemesi, genetik bir kusura bağlıdır. 7 numaralı kromozomda sıklıkla delta 508 adlı genin mutasyona uğraması neticesinde görülür. Ancak her zaman genetik bir neden olması da gerekmez. Embriyonun gelişimi sırasında bu kanalları yapan hücrelerin yanlış yapılanmaları da neden olabilir. Aynı kanallar böbreklerin geliştiği kanal sistemi ile ilişkili olduğu için bir kısım vaz agenezi hastasında böbreklerden biri de doğuştan bulunmaz. Ancak asıl önemli olanı, eğer genetik bir kusur varsa, bunun tüp bebek sonrası doğacak çocukta çok ağır bir durum olan kistik fibrozis hastalığını geliştirme riskidir. Çocuğun etkilenmesi için hem anne hem de babanın bu kusurlu genleri taşıması gerekir. Eşlerden biri bile sağlam olsa, çocuk için risk bulunmaz. Bu nedenle, tüp bebeğe geçilmeden önce ilgili genetik testlerin yapılması şarttır.
Genetik testlerin de normal gelmesi durumunda tüp bebeğe geçilebilir ve testislerden ya da epididim bezinden alınacak spermlerle mikroenjeksiyon yapılır. Diğer tüp bebek girişimlerinde olduğu kadar bu olgularda da gebelik şansı vardır. Yine de genetik testlerin mutlak doğru olamayacağı düşünülerek embriyo seviyesinde ya da gebelik sırasında daha komplike testlerle sağlıklı bir bebek için detaylı incelemeler yapılabilir.
Netice olarak, azoospermi olgularında testislerden sperm taşıyan kanalların doğuştan gelişmemesi öncelikle akla getirilmelidir. Tipik bulgularıyla kolaylıkla tanınabilir. Gerekli incelemelerin yapılmasını takiben tüp bebek ile sağlıklı bebekler dünyaya gelebilir.
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Kaan Aydos