Doç.Dr.Cahide Topsakal bir çok hastanın önemsemediği bel cerrahisi konularında çok önemli bilgiler verdi. Omurganın bel kısmı beş adet omur ve diskten oluşur. Burası vücut ağırlığını en fazla taşıyan yerdir. Herhangi bir zorlanmayla koruyucu kısım yırtılıp çekirdek arkaya, kanala doğru fıtıklaşırsa buradan bacaklara giden sinirlere basarak bu sinirlerin çalışmasını engeller ve sonuçta belde ve bacakta ağrı, uyuşukluk, kuvvetsizlik oluşabilir. İşte bu duruma bel fıtığı denir.
20 yaş altında bel fıtığı görülme sıklığı %3.5'dur. Literatürde 9 yaşın altında 4 vaka bilinmekte.27 aylık bir bebek bel fıtığından ameliyata gitmiştir.Hatta 13 aylık bebek trafik kazası sonrası ameliyat edilmiştir.Bel fıtıkları kız çocuklarda biraz daha fazla gibi. Çocuklarda boyun ve sırt fıtıklarının oluşma tarzı bel fıtığından çok farklıdır ve ayrı değerlendirilmelidir.
Bel fıtığında mutlaka ameliyat mı gerekir mi ? sorusuna cevap verecek olursak; bir çok bel fıtığında ameliyata gerek olmaz. Hastanın bacağında kısmi felç yani kuvvet kusuru varsa mutlak ameliyat gerekir. Hastanın felci yok ancak çektiği ağrıyı her türlü yönteme rağmen (istirahat, fizik tedavi ve ilaç tedavisi gibi) aylarca dindirememiş, böylece yaşam kalitesi düşmüş ise, bir hayat ağrıyla geçmeyeceği için onlar da ameliyata gider.
BAŞARISIZ BEL CERRAHİSİ
Başarısız bel cerrahisi genellikle bel fıtığı ameliyatından sonra hastanın şikayetlerinin yeterli süre geçmesine rağmen toparlamaması, hatta kötüleşmesidir. Bazen de bel kayması, dar kanal ameliyatı, omurgaya vida rod sistemi takma operasyonundan sonra da olabilir. Başarısızlık oranı iyi ellerde %3-5 i geçmez.
Başarısız bel cerrahisi bulguları olan hastalar;
Bu hastaların bir çoğunda sebep olarak bel fıtığı ameliyatında disk mesafesinin iyi temizlenmemesi nedeni ile nüks fıtıklar görüyoruz. Nüks fıtık, fıtığın yeniden oluşması değil, mevcut kalan disk materyelinin derin planlardan yüzeye çıkarak sinir köküne tekrar basması ve benzer bulguları tekrar vermesidir. Ya da hastada zaten birden fazla fıtık vardır ve hepsi bir miktar ağrıya katkıda bulunmaktadır. Cerrah sadece en sorunlu fıtığı alır, diğerleri hakkında iyi bilgi vermezse hasta iyi bir ameliyat geçirmediğini düşünecektir. Ya da bazen fıtıkla beraber bir dar kanal söz konusu olabilir. Dar kanal, yukardan aşağı içinde omuriliği barındıran kemik kanalın çepeçevre (ya da sadece sinir köklerin yanlardan çıktığı oluklarda) daralmasıdır, genellikle biraz yapıya, biraz da kemik yaşlanmasına ve daha çok omurganın zorlanmasına bağlıdır. Eğer sadece bel fıtığı çıkartılıp, dar kanal için kemik kaldırma ve sonrasında rod vida ile tespiti ameliyatı yapılmazsa hastanın yine şikayetleri devam edecektir. Fıtık ya da dar kanal nedeniyle aşırı kemik kaldırmalarda rod vida uygulaması, yeni dar kanal ve omurgada kayma gelişmesini önlemek için kesinlikle gereklidir. Ya da bazen bel fıtığı ameliyatı başarılı olsa da sonraki dönemlerde artık yük bir üst ya da bir alt mesafeye eskisinden daha fazla bineceğinden travmalar, ağır kaldırmalar ve kilo almalarda, ya da o seviyelerde ters hareketlerle aşırı yüklenmeler nedeni ile yeni fıtıklar veya sonradan gelişen dar kanal oluşabilir. Bulgular çok benzer olacağından hasta bunu yine başarısız bir ameliyat olarak yorumlayabilir, hatta başka doktora gidebilir.
Bazen de bel fıtığı ile beraber hastada eşlik eden hafif dereceli bel kayması olur, eğer ameliyattan önce hasta aydınlatılmazsa hasta kesinlikle ameliyat sonrası mutlu olmayacaktır, çünkü ağrının bir kısmı zaten bel kaymasına bağlıdır.Öyleyse hangisinin ne oranda ağrıya katkıda bulunduğu iyi tespit edilmeli ve hastaya bilgi verilmelidir. Bazen de fıtık ameliyatından sonra yeni bel kayması oluşmaktadır, fıtık ameliyatında fazla kemik kaldırmak bazen kaymaya zemin hazırlar. Bunu önlemek için fazla kemik kaldırmamalı, hasta ameliyat öncesi iyi değerlendirilmeli, o mesafede zaten sağlam olmayan hareketli bir segment varsa, fıtık ameliyatı ile beraber omurgaya kaymayı önlemek için platin takmak gerekmektedir. Ya da bazen ameliyat sonrası ameliyat sahasında yapışık doku gelişmektedir, bu herkesde ameliyat sonrası bir miktar zaten normal şartlarda gelişmektedir ancak patolojik düzeylere varırsa sinir kökünü ve omuriliği sarar, ve sinirin yatağında itilmesi ve çekilmesi nedeni ile aynı bel fıtığı bulguları verebilir. Bu yapışık doku biraz bünyeye bağlı, biraz da kullanılan cerrahi tekniğe bağlı olarak gelişir ve kimde olacağı önceden kestirilemez. Eskiden bunlar ameliyat edilmezdi, çünkü vücut eskisinden daha fazla yapışık dokuyu yerine yığar diye bilinirdi, ama son zamanlarda artık bunları çok büyük oranda mikrocerrahi teknikle temizleyebilmekteyiz, sonrasında hasta ciddi oranda rahatlamaktadır. Cerrahisi çok incelik, sabır ve beceri istediği için ancak revizyon cerrahisi tecrübesi olan ve bu konuya emek vermiş bir cerrah tarafından yapılmalıdır. Sonuçta hasta -doktor dialogu iyi olduğu sürece bu sıkıntıların bir çoğunun önüne geçilebilir. Elbette başarısızlığı en alt seviyeye indirmekte doktorun tecrübesi herşeyden çok önemlidir.