Four Seasons Hotel'in kral dairesindeyiz... Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin başındaki isimlerin hepsi bu odada. Normal şartlarda bir araya gelmesi aylar sürecek isimlerle buluşmamıza neden olan şey kadınlar... Odadaki üst düzey herkesin ortak düşüncesi şirketlerin yönetim kurullarında daha çok kadın olması... Bunun için her biri 'Yönetim Kurulunda Kadın' projesinin en büyük destekçisi. Her şey Praesta Türkiye yönetici ortağı Hande Yaşargil ve Forbes Genel Yayın Yönetmeni Burçak Güven'in iş dünyasında dengelerin nasıl değişebileceğini ve nesil atlamadan kadınlara fırsat eşitliği sağlanabileceğini sorgulamasıyla başladı.
İş dünyasının önde gelen liderleri, Yönetim Kurulunda Kadın Platformu'nda mentor olarak yer almayı kabul etti. Menti kadınlar sektörleri, uzmanlıkları, kişilikleri göz önünde bulundurularak farklı şirketlerdeki mentorlarla eşleştirildi. Mentorlar, her dönem yeni bir kadın menti ile çalışıp onları daha güçlü rollere hazırladı. Şu ana kadar 90 kadın liderden 37'si bu programda yer aldığı süre içinde bir ya da daha fazla yönetim kurulu üyeliğine atandı.
Biz de mentorlar ve mentilerini bir araya getirdik ve iş dünyasında yönetim kurullarında neden daha çok kadın olması gerektiğini konuştuk:
- Size bu program ile ilgili teklif geldiğinde neden içinde olmak istediniz?
- Erdal Karamercan: McKinsey danışmalık şirketinin yaptığı araştırmalar, üst yönetimde kadın ve erkek sayısının dengeli olduğu şirketlerin faaliyet kârının, sadece erkek yöneticilerin olduğu şirketlere göre yüzde 56 daha iyi olduğunu gösteriyor. Bu tür şirketlerin özsermaye kârlılığı da yüzde 41 daha iyi. Bununla birlikte kadınların iş gücüne katılımı hem dünya, hem de Türkiye ekonomisi için önemli bir büyüme fırsatı yaratıyor. Küresel ekonomide kadınların iş gücüne katılımlarının artması ve ideal eşitlik düzeyine ulaşması ile 2025 yılında 28 trilyon dolar ek küresel gelir yaratmak mümkün. Bu fırsat Türkiye için de geçerli. Kadının iş gücüne katılımında OECD ortalamasını yakaladığımızda, 2025 yılında Türkiye'nin GSYİH'sını yüzde 20 artırma fırsatımız var ki, bu da yaklaşık 200-250 milyar dolar ilave milli gelir artışı anlamına geliyor.
- Muzaffer Akpınar: Biz iş hayatında bir sürü kıt kaynak yönetiyoruz. Para, saha, iş fikri ve inovasyon konusunda kaynak kıttır. İnsan en önemli kıt kaynaktır. Dünya nüfusunun yarısının kadın yarısınında erkek olduğunu düşündüğümüz zaman biz zaten kadını olması gereken yere çıkarmıyorsak daha birinci noktada eksik başlıyoruz. Bu büyük bir çeşit ve renk eksikliği... Kadınlarla erkeklerin farklı özelllikleri var ama bu kategorik yaklaşım çok da doğru değil. Yönetim kurullarında çeşitlilik çok mühimdir. Benzer özelliklerden dolayı majör hatalar yapılabilir. Körlük oluşturabilir. Büyük bir hata yapılırsa şirketi toplamak zor olur. Onun için farklı bakış açıları her zaman çok kıymetlidir.
- Yılmaz Argüden: Bir takımda 11 tane Alex gibi bir oyuncu olursa o takımdan bir hayır gelir mi? Kaleci de lazım, golcü de lazım, hepsi lazım, ki takım takım olsun.
- Agah Uğur: Araştırmalar gösteriyor ki, kadınlar şirketlerin rekabet avantajını artırıyor. Bizim tecrübelerimiz de kadın yöneticilerin yüksek iş sadakati duyduklarını, çalışanların gelişimini daha fazla destekleme eğilimi gösterdiklerini, bunun da çalışanların daha yüksek performans göstermesini sağladığına işaret ediyor.
- Rasyonellikten uzaklaşırsak duygusal olarak neden bu işin içindesiniz? Mesela anneniz çalışan bir kadın mıydı? Kızlarınız var mı?
- Erdal Karamercan: Annem çalışan bir kadındı. Kadınların iş gücüne katılımının sağlayacağı faydaları çok küçük yaşlarda gözlemleyebilmemi sağladı. Hem işini, hem de evini mükemmel yönetebildi. Ayrıca üç kız çocuğum var ve gerek eşim, gerekse de çocuklarım aldıkları tüm sorumluluklarda gurur verici derecede başarılılar. Kız çocuğu olan CEO'ların bu programı destekleme konusunda ayrı bir hevesi oluyor.
- Muzaffer Akpınar: Benim hayatımda sırf erkeklerle yaşadığım iki dönem oldu. Biri askerlik ve ikincisi lise birinci sınıfta erkek öğrencilerle okuduğum Saint Michelle... O deneme o kadar başarısız oldu ki diğer Fransız liselerinden kız öğrenci ithal ettiler. Sırf erkek organizasyonunun doğal bir şey olduğunu düşünmüyorum. Yanlış olduğunu düşünüyorum. Annem çalışan bir kadın değildi. Bu proje ile beni heyecanlandıran kendi anneme dair bir anektodum yok ama benim şöyle bir tecrübem var; 85 yılında iş hayatına başladım. Değişik endüstrilerde birçok takımın içinden geçtim. Bu takımların hepsinde üst düzey kadınlarla tanışma fırsatım oldu. Birlikteçok keyifli işler yaptık.
- Agah Uğur: Annem ev kadınıydı ama ilke ve prensipleri ile yaşayan açık fikirli bir insandı. Benim gelişimimde tabii ki önemli bir etkisi oldu. Ben de iki kız çocuğu babasıyım. Kızlarımın geleceğini düşündüğümde, onların cinsiyet engellerine takılmaksızın, özgürce ve korkusuzca hayallerinin peşinden koşmalarını sonuna dek destekliyorum. Kendi çocuklarım için ne hayal ediyorsam, tüm Türkiye'nin çocukları ve şirketimdeki kadınlar için de onu istiyorum.
- Türk kadınının bir özelliği var mı?
- Erdal Karamercan: Türk kadını dünya şampiyonu olabilecek düzeyde. Eczacıbaşı Kadın Voleybol Takımı bunun bir ispatı. İki kere arka arkaya dünya şampiyonu oldular. Bundan daha fazla ispata gerek var mı?
- Kadın yöneticinin sorunlara bakışı farklı mı olur?
- Erdal Karamercan: Kadınlar güçlü önsezileri, gelişmiş empati güçleri, kolay iletişim kurma becerileri, uzlaşmaya daha yatkın olmaları ve sabırlarıyla pek çok toplumsal ve kurumsal soruna son derecede yaratıcı çözümler getirme becerilerine sahipler.
- Mentorluk yaptığınız kişilere temel tavsiyeniz ne oluyor?
- Tayfun Bayazıt: Katkım yönetim katında ve kurullarındaki deneyimlerimi onlara aktarmak, yönetim kurullarının iyi çalışanları arasındaki en iyi uygulamaları ve seçildikleri yönetim kurullarında daha verimli ve etkin olabilmeleri için canlı örnekleri paylaşmak kapsamında değerlendirilebilir. Yönetim kurullarının önemini kavramış, iyi kurumsal yönetim örnekleri sergileyen kurumlar ve yöneticileri ile aralarında bağ kurmaya yönelik girişimlerde destek oluyorum.
Hande Yaşargil:
Yönetim Kurulunda Kadın Programı Direktörü
Çeşitlilik kaçınılmaz
"Çeşitlilik konusu, demokrasilerde olduğu gibi ekonomilerde de sağlıklı ve bütünsel karar mekanizmaları oluşturabilmek için kaçınılmazdır. Üniversite mezuniyetinde ve işe giriş pozisyonlarında popülasyonun yarısını oluşturan kadınların, en üst karar noktası olan yönetim kurullarında tüm dünyada (kota sahibi ülkeler hariç) yüzde 5 ila yüzde 15 arasında olmaları, ekonomik, sosyal ve toplumsal alanlar için büyük risk taşımaktadır. Bu program sayesinde iş dünyamız ve kamuoyunda farkındalık yaratmak, yönetim kurulu üyesi havuzunu büyütmek, karar vericiler ve adaylar arasında bir iletişim ağı kurmak, deneyimli ve yetkin iş liderlerimizin çok değerli tecrübe ve bilgilerini adaylara mentorluk yaparak aktarmalarını sağlamak hedeflerimiz arasında..."
Başka kadınların çıkması için asansörü geri yollamak gerek
- Kariyer yolculuğunda önünüzdeki engeller nelerdi?
- Evrim Bayam Pakiş: Bermuda Şeytan Üçgeni (kendimiz, kraliçe arılar ve horozlar) içine kendimizi sokmamız en büyük engel. Kendimize kalıplarımız ve özgüven eksikliği ile bazı sınırlar çiziyoruz. Hemcinslerimiz kraliçe arı sendromu ile yaklaşıyor ve ataerkil yaklaşıma sahip, özgüveni tavan yapmış bazı erkek liderler de kendilerini daha üstün bir noktada konumlandırma çabası içinde.
- Sitare Sezgin: Önümüzdeki en önemli engellerden biri kendimiziz. Kadınlar olarak bizler (tabii ki istisnalar kaideyi bozmaz) hazırlıksız risk almayı çok sevmeyiz. Bu sebeple bir erkeğe yeni bir rol veya proje verildiğinde veya sunulduğunda çoğunlukla erkek "Acaba yapabilir miyim?" sorusunu aklına bile getirmeden büyük bir hız ve şevkle rolü veya projeyi kabul eder. Biz kadınlar önce içimizden "Acaba bu role uygun muyum? Yapabilir miyim? Eksik yönlerim var mı? Nasıl hazırlanmalıyım?" gibi binbir tilki dolaştırırız kafamızda. Aslında belki de bilinçsizce fazla hazır olmak uğruna veya "Acaba uygun muyum" kuşkusu ile kendimizi istemeden yeni roller ve projeler için engelliyoruz
- Ebru Dorman: Fırsatların peşinden yeteri kadar gitmemek veya yeteri kadar talepkar olmamak da birer engel. Boys club yani erkekler klübü sendromu da var. Sadece erkeklerin olduğu bir takıma veya yönetim kuruluna bir kadının girmesi, oturmuş dengeyi ve dinamikleri bozacağı için erkeklerin bilinçaltında veya bilinçli olarak bir kadının katılmasına karşı olması kadınların belli pozisyonlara gelmesinin önünü kesebiliyor.
- Arzu Ünal: Her zaman herkesten daha çok çalışmak, hep hazır olmak, hep bir adım önde olmak gibi kendime biçtiğim bir çıtam vardı. Şimdi anlıyorum ki, bu esasında kadınların iş hayatında başarılı olmak, göz ardı edilmemek için buldukları bir çözüm. Başarılı kadınların başarılı erkeklerden daha çok efor ve emek harcadıklarını düşünüyorum. Kendini kanıtlama ihtiyacını daha çok kadınların hissetmesi, belki de kadınların ve benim en büyük kariyer sorunumuz.
- Başarılı kadınların ortak özellikleri nedir?
- Arzu Ünal: Başarılı kadınların ortak paydası özgüven. Yapabileceklerine, her türlü zorluğun üstesinden gelebileceklerine inanıyorlar ve her şeyden çok kendilerine güveniyorlar. Bu, ellerindeki en büyük cephane. Yaşadığımız toplumdaki kadın imaji, kadından beklenen sorumluluklar, iş hayatında var olmanın kadınları iyi bir anne yapamayacağı algısı ise kadınları yiyip bitiren kurtlar. Allahtan bu algıların bir yanılsama olduğunu ortaya koyan araştırmalar yapılmaya başlandı. Çalışan annelerin çocukları eğitim hayatında ev kadınlarının çocuklarından daha başarılı.
- Deniz Özen: Ülke olarak, hatta dünyaca, farklılıkları zenginlik olarak görmeyi öğrenmemiz lazım. Ayrım yapacaksak da, tek yerde yapmamız kabul edilebilir; işini aşk ile yapanlar ve yapmayanlar diye... 20 yıllık iş hayatımda öğrendiğim en önemli şey şu; yönettiğiniz en önemli şey, insanların duygularıdır. Bunu da kimsenin bir kadından daha iyi yapabileceğine inanmıyorum.
- Damla Birol: Bu program sırasında farkettim ki içinde bulunduğum tüm pozisyonları hakettiğimi benzer durumdaki erkeklerden hep daha çok ispat etmem gerekmiş. Bizler gibi halihazırda üstdüzey pozisyonlara ulaşmış kadınların, yükselmek isteyen yetkin hemcinslerinin yolunu açması gerektiğini düşünüyorum. Yani bizi yukarı çıkaran asansörü başka kadınların da yukarı çıkabilmesi için geri yollamak için önemli bir mesai sarf etmeliyiz.
Kişisel hayat ve iş hayatı harmanlanır
- Mentorlarınızla buluşmalarınızdan süzdüğünüz ve etkilendiğiniz bir tavsiye, bir hayat anısı var mı?
- Evrim Bayam Pakiş: Profesyonel ve kişisel hayat dengesinin kurulamayacağını düşünüyordum. Erdal Bey (Karamercan) ile tanıştıktan sonra ilham veren bir lider olup, aynı zamanda hem aile hayatı hem de sosyal hayatı harmanlayıp o mutluluk yolculuğunu yakalayabileceğimizi gördüm. Aslında kişisel hayat ile profesyonel hayatı bir araya getirip aynı sonuçları elde etmek çok da karmaşık bir durum değilmiş. Bu sefer kendini çok daha iyi ve mutlu hissediyorsun. Mutluluk bir yolculukmuş aslında, varılması gereken son nokta değil.
- Sitare Sezgin: Muzaffer Bey son derece dingin ve dengeli biri, ben yaradılış olarak daha aceleci ve tez canlı biriyim. O, şu anda ulaştığı bu iç huzuru, iş ve özel hayat dengesi de hemen olmamış, bunun için çaba harcamış. Bu konuda kendisinin son derece faydalı yönlendirmeleri oldu. Sayesinde meditasyon ve kişisel gelişim konularına daha çok vakit ayırır oldum. Tüm bunlar benim daha dingin, sakin ve dengeli bir birey olmamı sağladı.
- Kadınlar kariyerlerinde yükselmek için daha çok mu çaba harcıyor?
- Evrim Bayam Pakiş: Pek bir zorlukla karşılaşmamış olsam da geriye dönüp baktığımda özellikle oğlum sonrasında farkında olmadan gerekenin iki-üç katı çaba ve efor sarf etmişim. Aslında "performansı düştü" gibi bir algı bırakmamak için kendi ön yargılarımın kurbanı olmuşum. Aslında insan olarak hem dışardan hem de içerden kendi oluşturduğumuz kalıpları kırmak için çok çalışıyoruz; bu yeri geliyor kadın-erkek yeri geliyor yönetici-çalışan olarak karşımıza çıkıyor.... Ve bu süreçte de kendi kendimize profesyonel ve kişisel hayat dengesi gibi bir sorun türetmiş oluyoruz ki sonra da bunu çözümlemek için başka bir yolculukta buluyoruz kendimizi.