Dünya daralıyor mu? Yoksa büyüyor mu? İlk bakışta yer bilimcilerin tartışması gibi geliyor. Ama bu iki sorunun cevabına şimdilerde daha çok siyaset bilimciler kafa yoruyor. Bir gruba göre çatışmalar, iç savaşlar ve terör olayları nedeniyle dünya giderek küçülüyor. Bu durum özellikle Batılılar için geçerli. Avrupalı veya ABD'liler, Ortadoğu veya Kuzey Afrika'daki ülkelere gidemiyor artık. Diğer kesim tam aksini iddia ediyor. İletişim ve ulaşım ağlarının gelişmesinin insanların daha fazla ülkeyi ziyaret etme şansı bulmalarına olanak sağladığı söyleniyor. BM Dünya Turizm Örgütü'nün verileri de kanıt olarak sunuyorlar. 1950'de dünya genelinde uluslararası turist sayısı 25 milyon iken geçen yıl bu rakam 1 milyar 133 milyondu. Üçüncü bir grupsa farklı bir konuya dikkat çekiyor. Hem çatışmalardan hem de hızla artan turist sayılarından dolayı dünya tarihinin kaybolduğunu söylüyorlar.
BARSELONA İSYANDA: GELMEYİN
Turist sayılarının giderek artması aslında beraberinde yeni bir tartışmayı getiriyor. Turistler, yerel halkları rahatsız eder oldu. İspanya'nın Barcelona kenti bunun en iyi örneği. Turist isyanı başladı. Kentin nüfusu 1.7 milyon. Ama geçen yıl 8 milyon turist geldi. Barcelonalılar "Artık nefes alamıyoruz. Daha fazla turist istemiyoruz" diyor. Yeni belediye başkanı bundan böyle Parc Güell, Sagrada Familia Katedrali ve La Boqueria Pazarı gibi yerlere gün içinde sınırlı sayıda turist kabul edeceklerini söyledi. ABD'de Hollywood yazısının bulunduğu Beachwood Drive bölgesi sakinleri de aynı dertten şikayetçi. Turistlerden bıkmış durumdalar. Los Angeles Belediyesi'ne turistlerin önünü kesmeleri için dava açtılar. Dünyanın yedi harikasından biri olan Çin Seddi de turistlerin tuğlaları hatıra amaçlı almasından dolayı haritan siliniyor. Çin'deki tarihi günlerde 24 saat içinde 8 milyon kişinin ziyaret ettiği Çin Seddi'nin yüzde 30'u ortadan kayboldu. Dünyada metrekare başına en şok turist çeken yer, İtalya'daki Sistina Şapeli olarak biliniyor. Şapelde Michelangelo'nun dört yılda çizdiği freskler, şimdilerde milyonlarca turistin fotoğraf makinelerinden çıkan flaşlar nedeniyle yok olma tehdidi altında. Vatikan aslında bu duruma bir önlem aldı. Şapeli yılda sadece altı milyon turist ziyaret edebilecek. Ancak uzmanlar fresklerin zamanla daha büyük hasarlar göreceğini savunuyor. Hindistan'daki Taç Mahal, her yıl en az 4 milyon turistin akınına uğruyor. Turistlerin 17'nci yüzyılda yapılan anıt mezardan sürekli çeşitli parçaları "hatıra" olarak alması, tarihi yapıya büyük zarar veriyor. Diğer taraftan Taç Mahal'in hemen kıyısındaki Yamuna Nehri'nin suları aşırı nüfus yoğunluğundan dolayı tükeniyor. Bu nedenle Taç Mahal'in ahşap yapısı tahribata uğruyor.
BOMBALAR MİRASI YOK EDİYOR
Son yıllarda çatışmalardan dolayı yok olan tarihi eserler ise genelde Ortadoğu ve Afrika ülkelerinde karşımıza çıkıyor. Suriye'de dünyanın en eski camilerinden Şam'daki Emevi Camisi, Humus'taki Halid Bin Velid Camii veya Halep'teki Kapalı Çarşı, Hz. Zekeriya Camisi ve Halep Kalesi büyük zarar gördü. Yine Suriye'de antik kent Palmira, DAEŞ'in tehdidi altında. DAEŞ militanları daha önce tarihi milattan önce 13. yüzyıla dayanan Irak'ta Nemrut kalıntılarını yok etmişti. Mali'de radikal gruplar, 15'inci yüzyıldan beri ilim merkezi olan antik Timbuktu şehrini neredeyse tamamen yok etmişti. Şehirdeki Ahmet Baba Kütüphanesi'ndeki yaklaşık 10 bin el yazması eser yakıldı.