İstanbul
sokaklarında kulaklıkları, trendy yürüyüş ayakkabıları, çapraz asılan çantalarıyla yürüyenleri her geçen gün daha çok görüyoruz. Spor amaçlı da değil, günlük hayatın içinde yürüyorlar. Ofise, toplantıya, yemeğe, hatta gece eğlenmeye bile yürüyerek gidenler var. Yürümeyi sevme nedenlerini de "Şehri keşfetmenin en direk yolu," diye açıklıyorlar. Malum İstanbul trafiğinden kaçarken, stresten uzak kaldıklarını ve aynı zamanda form tuttuklarını da ekliyorlar. Londra'da yürüme trendinin öncülüğünü model Alexander Chung yapıyor. Türkiye'de de bu sağlıklı trend, hızla yayılıyor.
Kendimi daha iyi hissediyorum
Ayşe Özyılmazel (Gazeteci)
"Yürüyebileceğim zamanlarda yürümeyi tercih ediyorum; hem hava almayı seviyorum hem spor oluyor hem de kendimi daha iyi hissediyorum. Her gün bir saat Rumelihisarı- Kuruçeşme arası yürüyorum. Yurtdışına çıktığımda da bütün gün yürüyorum. Nişantaşı-Taksim arasını da yürürüm, Nişantaşı-Beşiktaş'ı da... Yürürken mutlaka müzik dinlerim. Ancak şehrimiz buna pek müsait ve konforlu değil. İstanbul'da yürüyüş yolları yetersiz. Rüzgarda da Boğaz tarafında yürümek için üst üste giyiniyorum."
New York'ta herkes yürüyor
Derya Şensoy (Oyuncu)
"New York'ta çok yürüyordum. Dümdüz bir şehir. Üstelikte yürürken birçok işimi de hallediyordum. Yürümek bana iyi geliyor. Bebek-Rumelihisarı hattını sık sık yürüyorum. Hava çok sıcak olmadığı sürece beni zorlamıyor. Yağmurda yürümeyi çok seviyorum. New York'ta herkes yürür. İstanbul'da yürümenin en zor yanı, yolların düz olmaması. Günlük hayatımda elim kolum dolu olsa da mutlaka yürürüm. Çünkü ayakkabılarım genelde topuksuz."
Yürümeyi seven adam, kösele ayakkabı giymez
Cenk Ertekin (Foto muhabiri)
"Yürümeyi çok sevmemin en önemli nedeni, kalabalık ulaşım araçlarını sevmiyor olmam. Dağcılık tutkum yüzünden üniversiteden beri şehirde form tutmak amacıyla uzun mesafeleri yürüyordum. Ayrıca yürümek, çok etkili bir terapi yolu. İstanbul'da çok uzun yürüyüş maceralarım var. Bir arkadaşımla sadece sahili takip ederek Ataköy Marina'dan Rumeli Kavağı'na kadar sekiz saat yürümüştük. İş yerimin Balmumcu'da olması ve devamlı dışarıda işi olan bir muhabir olmam, benim gibi yürümeyi seven biri için büyük avantaj. Beşiktaş, Nişantaşı, Taksim ve Galatasaray hattında olan, tek başıma gittiğim hiçbir haberin gidiş ve dönüşünde ulaştırma aracı kullanmıyorum. Yağmur yağdığında yollar boşalır, sporcu ruhu taşıyanlara kalır. Yürüyüş için sırt sistemi rahat bir çanta gereklidir. Yürümeyi seven biri, asla kösele ayakkabı giymez. Benim mutlaka rahat bir trekking ayakkabım vardır ve tüm yürüyüşlerimi onunla yaparım."
Stilettolarım çantamda
Aslı Gürpınar (Moda pazarlamacısı)
"Yapı olarak enerjik ve hareketli biriyim. Yürümek bana daha da enerji veriyor. Malum İstanbul trafiğinden kaçmak da cabası. Fırsat buldukça yürüyorum. Ofise, kuaföre, iş yerime yakın Nişantaşı çevresindeki toplantılara yürüyerek gidiyorum. Yağmur-çamur da dinlemiyorum. Zor hava koşullarında yürümeyi daha çok seviyorum, daha fazla efor sarf ettiriyor. Gün içinde düz ayakkabı giyiyorum, ama stilettolarım da her zaman çantamda oluyor. Gece kulübünden çıkıp yediklerimi eritmek için topuklu ayakkabılarla bile eve yürüdüğüm oldu."
Bütün Küba'yı yürüdüm
Şeyda Coşkun (Zayıflama koçu)
"Üniversite yıllarında okuldan eve, evden-okula yürüdüm. Bugün de günde ortalama beş saat yürüyorum. Baltalimanı'ndaki evimden Sarıyer'deki balıkçıya yürüyerek giderim. Dönüşte de hem temiz hava almak hem de yediklerimi hazmetmek için yürüyorum. Bütün Küba'yı baştan aşağı yürüdüm."
Şehri keşfetmenin en direkt yolu
Özge Borak (Oyuncu)
"Yürümek bir spor değil. Zaten birçok doktor da 'Koşarsan spor olur, yürümek zaten yapman gereken bir şey,' diyor. Fiziksel olarak dolaşım sistemini hızlandırıyor ve vücut kendine geliyor. Ruhsal olarak zihnini boşaltıyor ve taze fikirler üretmeni sağlıyor. Ayrıca bir şehri tanımanın en direkt yolu. Sokak sokak yürümezseniz yaşadığınız veya ziyaret ettiğiniz şehri ne kadar tanımış olursunuz? Yalnız kısa mesafelere de yürüdüm demem. En az bir semtten başka bir semte gitmek yürümek sayılır. Yürüyelim arkadaşlar."
Keşke sokaklarda şarj noktaları olsa
Mert Vidinli (Parti organizatörü)
"Zamanını kendi yöneten biri olarak bütün toplantılarımı yürüyüş rotama uygun mekanlarda organize ediyorum. Tüm toplantılarıma bir saat erken çıkıyorum. Blazer ceketimi de çantama koyuyorum. Kravat bile taksam, sneaker benim vazgeçilmezim. Üstelik yürüyüş esnasında telefon trafiğimi de aksatmıyorum. Ayrıca benim gibi yaratıcı meslek gruplarında çalışıyorsanız, yürürken karşınıza çıkan doğa ve şehir hayatı manzaraları tam bir esin kaynağı. Gece kulüpten çıktığımda da eve yürüyerek gitmeyi tercih ediyorum. Böylece ertesi sabah daha fit uyandığımı hissediyorum. Tek zor tarafı telefonların biten şarjı... Keşke şehirde şarj noktaları olsa."