Oflu Hoca kavramı efsane değilmiş. Meğer Of ve Çaykara'yı içine alan Solaklı Vadisi, Osmanlı döneminde adeta üniversiteler kentiymiş. Çaykaralı yönetmen Muhammet Çakıral hazırladığı belgeselle bunu anlatıyor. 1869 tarihli resmi belgelere göre, sadece Of'ta (1940'lı yıllara kadar Çaykara, 1980'lere kadar Dernekpazarı ilçeleri de Of'a bağlıydı) 350 medrese ve 2 bin 364 öğrenci varmış. Daha önce çektiği
Yılkı Atları belgeseli vesilesiyle bölge insanlarının geceleri ne yaptığını merak eden Çakıral, kitap okuduklarını öğrenince merakını yenememiş. B ö l g e insanının her biri yüzyıll a r ı aşan el yazması kitaplar okuduğunu öğrenince de, tarihi 1400'lü yıllara dayanan ev medreselerin izine ulaşmış. Her medrese evde, o yıllarda 60-70 öğrencinin eğitim aldığını anlatan Çakıral, bu yüzden pek çok evde yüzlerce yıllık kitapların olduğunu söylüyor. Belgeselden önce ciddi bir arşiv çalışması yaptıklarını söyleyen Çakıral 1869 Osmanlı Trabzon Salnameleri'nde 350 tane medresede 2347 öğrencinin eğitim gördüklerini tespit ettiklerini belirtiyor. O dönemde Rize ve Trabzon'da bile birkaç medresenin olduğuna dikkat çeken Çakıral, Of bölgesinin o yıllarda en fazla eğitim kurumu olan bölge olduğuna dikkat çekiyor.
ÜNİVERSİTELER VADİSİ
Değişik kaynakların Trabzon'un Osmanlı tarafından fethinden önce de bölgede medreseler olduğuna işaret ettiğini söyleyen Muhammet Çakıral, sözlerini şöyle sürdürüyor: "Müslümanlaşmadan önce de bölgede çok iyi papaz okulları varmış. Medreseler ise 1400'lü yıllarda yaygınlaşıyor ve 1924'teki Tevhidi Tedrisat Kanunu'na kadar sürüyor. Ama Oflular buna rağmen evlerinde gizlice medrese eğitimini sürdürmüşler. Ta ki imam hatip okullarının yaygınlaşmasına kadar." Dönemin Of medreselerinden mezun olanların ihtisaslarını İstanbul'daki Fatih ve Süleymaniye Darülfünunlarında sürdürdüklerini anlatan Çakıral, buralarda müderris olanların tekrar Of bölgesine döndüklerini anlatıyor. Mübadele sonrası pek çok alimin de bölgeye geldiğini anımsatan Çakıral, 55 kilometrelik Of vadisinin, bir nevi dönemin üniversiteler şehri olduğunu vurguluyor. Cumhuriyet sonrasında bölgede eğitim düzeyinin çok yüksek olmasının nedeninin de medrese kültürü olduğunu öne süren Çakıral şunları anlatıyor: "Of ve Çaykara müderrislerinin dağ köylerindeki ahşap evlerinde paha biçilemez hazineler yatıyor. Devlet ve kamuoyu henüz bu el yazmalarının farkında değil ama hırsızlar 200-300 yıllık kitapların peşine çoktan düşmüş. Birçok medreseyi kolaçan etmişler. Yöre halkı, bir zamanlar jandarmadan köşe bucak kaçırarak kurtardıkları kitapları şimdi hırsızlara kaptırmama derdinde." Çakıral'a göre Of veya Çaykara'ya bir eğitim müzesi kurulması şart. Kendisi müze için de uğraş veriyor. Oflu işadamlarının, bürokratların kapısını çalıyor. Ancak böylelikle, kitapların ve müderrislerin şahsi eşyalarının korunma altına alınacağını düşünüyor. Çakıral, "Müderrisler, kitaplara döneminin önemli olaylarına dair notlar düşmüş. Bu kitaplar ilahiyatçılar kadar tarihçileri ve edebiyatçıları da ilgilendiriyor" diyor.