Haftanın altı günü A Spor ekranlarında izleyiciyle buluşan Çiğdem Ceylan, ekonomi okuduktan sonra ekonomi spikerliği yaptı, ardından da spor alanına geçti. Ceylan, programını ve kadın spor spikerlerine bakışı anlattı...
Her gün A Spor ekranındasınız. Güne nasıl başlıyorsunuz? Bir gününüz nasıl geçiyor? Kanala kaçta geliyorsunuz? Kamera arkasında nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
Haftanın altı günü 06.00-09.00 saatlerinde 'Sabah Sporu' ve haftanın belirli günlerinde 12.00- 14.00 'Spor Ajansı'nı sunuyorum. Güne çok erken saatlerde başlıyorum, sabah 3.30 gibi uyanıp 04.00 gibi kanala gidiyorum. Yolda köşe yazarlarına göz gezdiriyorum. Saç ve makyajım yapıldıktan sonra maç özetlerini izliyorum, ardından editörümüz ile birlikte programın ajanda ve akışına konsantre olup hazırlığa başlıyoruz. Fikir alışverişlerinde bulunduğumuz bir toplantıdan sonra programımıza başlıyoruz. Program esnasında da ekibimizle iletişim halindeyiz, gerekli yerlerde renkli olacağını düşündüğümüz müdahaleler yapabiliyoruz. Seyircilerden gelen soru ve yorumlara da yer vermeye gayret ediyoruz. Kanalda 14.00 gibi işim bitiyor. Erken yattığım için, işten geriye kalan vaktimi dolu dolu yaşamaya gayret ediyorum. Maç olmadığı günler en geç saat 20.00 gibi uyumuş oluyorum.
Kadın spor spikeri olmanın zorluklar nelerdir?
Spor spikerliğinde daha önceki senelerde erkekler hakimdi ama zaman içerisinde kadın spiker sayısında ciddi bir artış oldu. Bu meslekte kadın olmanın çok da fazla dezavantajını yaşamadım. Kadın olduğumuz için insanlar bilgimizi henüz görüp tartamamış olduğu için önyargıyla yaklaşabiliyorlar. Bu bir dezavantaj gibi görünse de, siz bilginizi ve donanımınızı kanıtladıkça aslında bu bir avantaja dönüşüyor, size olan saygıyı da hızla artırıyor.
Sizi spor alanında çalışmaya iten neydi?
Ekonomi mezunuyum. Bu mesleğe ekonomi spikerliği ile başladım. Ancak spor; hayatımın her evresinde benim bir tutkum ve vazgeçilmezimdi. Futbol ise hayatımın her döneminde aile içinde çok fazla takip edilen bir spordu. A Spor'da çalışma fırsatı karşıma çıktığında da, benim için güzel bir deneyim olacağını düşündüm. İşimi büyük keyif alarak yapıyorum, bunun da izleyiciye yansıdığını düşünüyorum.
YAYINCILIK DİNAMİK BİR MESLEK
Size sporla ilgili en çok sorulan soru nedir?
Genellikle kendi tuttukları takımlara yeni transferlerin kimler olacağını soruyorlar. Bir de skor tahmini çok soruluyor ve tabii hangi takımı tuttuğum. Spor dışında da bana sosyal medya üzerinden en çok sorulan soru, bu kadar erken kalkıp o saatte nasıl program yaptığım oluyor.
Programa nasıl hazırlanıyorsunuz?
Disiplinliyim. Yayıncılık sıcak ve dinamik bir meslektir. Siz yayındayken beklenmedik gelişmeler yaşanabilir. İstisnalar hariç, mevcut gündem ile ilgili mutlaka yayına hazırlıklı ve dolu girmeye özen gösteririm. Programda analiz edeceğimiz tüm maçları muhakkak izlerim. Maçları izlerken muhakkak ertesi gün konuşulması gerektiğini düşündüğüm detayları, kritik ve tartışmalı pozisyonları not alırım. Spor programlarını izlerim, spor köşe yazarlarını okur, farklı görüşleri sentezlemeye çalışırım.
Canlı yayın kazası yaşadınız mı?
Başıma çok da büyük bir kaza gelmedi. Prompter'in bir anda arızalanması ya da kaza ile kulaklığın çıkması ve reji ile irtibatın bir anda kesilmesi gibi şeyler yaşadım.
DOĞAL VE SPOR BİR GÖRÜNÜŞÜ TERCİH EDERİM
Güzelliğinizin haberin önüne geçmemesi için nelere dikkat ediyorsunuz?
Her kadının kendini tanıması ve kendine yakışan bir stil oluşturması gerekir. Ben de bu anlamda kendimi iyi tanıyorum. Hangi tarz kıyafet giymeliyim, hangi tarz makyaj bana yakışır; bunu artık iyi biliyorum. Görsel açıdan abartı makyajdan ve çok renkli kıyafetlerden hoşlanmıyorum. Her zaman abartıdan uzak, doğal ve spor bir görünüşü tercih ederim. Sadece güzel spiker değil, başarılı spiker olarak da anılmak benim için çok önemli.
Tuttuğunuz takımla ilgili haber paylaşırken ne hissediyorsunuz?
Hepimiz çocukluğumuzdan beri farklı renklere gönül vermiş olsak da, yaptığımız işin getirdiği profesyonellikle, tüm takımlara ekran karşısında eşit mesafede durmalıyız bana göre. Bu tutum zaman içinde benim için doğal bir reflekse dönüştü. Tuttuğum takımla ilgili hep olumlu haberler aktarmak isterim ama olumsuz haberler ve yenilgilerde de hislerimi sunumuma yansıtmamayı beceriyorum sanırım.
ŞEHİT HABERLERİNDEN SONRA KONSANTRE OLMAK ZOR
Sizi canlı yayında en zorlayan sunum ne oldu?
Ülkemizde yaşanan terör olaylarında şehit haberleri
geliyordu ve program öncesi bu haberleri izliyorduk;
ardından ben programa çıkacaktım. O üzüntülü ve
karmaşık duygular içerisinde konsantre olup programı
sunmak gerçekten çok ama çok zordu. En zor yayınlar
bu tip yayınlar oldu benim için. Tabii bir de, şimdi geriye
dönüp baktığımda yüzümde naif bir gülümsemeye
sebep olan ilk canlı yayınım... Belki çok zorlamadı ama
tatlı bir heyecan vardı. Her spiker için herhalde ilk canlı
yayını zor ama bir o kadar da hoş bir hatıradır.