KİBRİ HİÇ SEVMEM
Mesleğe ilk başladığınız yıllarda kalıcı olacağınızı hayal etmiş miydiniz?
Kendimi hiç "Başarılıyım" diye görmedim. Bu başarımı aşacak çok daha iyi filmler yapabilirdim. Oyunculuk böyle bir şeydir. "Daha ne kadar çok filmde oynayabilirim, daha ne kadar başarılı olabilirim?" duygusu her oyuncuda vardır.
Sizin için şöhretli olmanın karşılığı nedir?
Sevilmek! Dışarı çıkınca insanlarla konuşur, onlara sarılırız. Benim için şöhretin karşılığı o sevgidir. Kendini tepelerde görenlere acırım. Diğer insanlardan farkın ne? Hepimiz insan olarak aynı değerlere sahibiz. Allah; bazılarına şans vermiş, farklı bir yol çizmiş. Beni o gün Türker İnanoğlu görmeseydi, belki evlenip 6 çocuk sahibi bir ev kadını olacaktım. Niye kendimi diğer insanlardan farklı göreyim?
Her zaman bu kadar mütevazı mısınız?
En sevmediğim şey kibir... Öyle insanların yanına yaklaşmam. Mütevazı olacaksın. Onu yapamayanlar var. Ben de öyle olabilirdim ama çok genç yaşlarda "Şöhret nedir? Nasıl olunur?" anlayamadım. Önce halk tarafından sevilmeyi yaşadım. "Şöhret demek ki buymuş" dedim. Kendini tepelerde görürken birden aşağı düşebilirsin. Hiçbir şey sonsuz değil. Hayatın, güzelliğin, şöhretin, her şeyin bir sonu var.
UYARLAMALARIN RUHU KAYBOLUYOR
"O kadar kalıcı filmler yapmışız ki tekrarları çekiliyor. Dizi haline getirilirken zamana yayılıyor ve ruhundan biraz uzaklaşılıyor. Ben bir başkasının çok tutmuş filmini sinema olarak bile oynamaktan çekinirim. Seyirci o filmi bir yerlere koymuşsa beklenti çok büyük olur."
GENÇLER KENDİLERİNDEN EMİN VE ÇOK GÜZELLER
Yeni nesil oyuncuları nasıl buluyorsunuz?
Sinemacı olma arzuları var ve eğitimliler. İnanılmaz bir gençlik geliyor. Kendinden emin, eğitimli ve güzeller... Artık Türk sinemasında çok güzel filmler yapılmak zorunda. Bir bahaneleri yok. Yeni nesil çok güzelleşti. Hepsi çok güzel ve hepsi inanılmaz yetenekli... Beğenmediğim yok gibi...
Kitapta sete ilk girdiğiniz günden, o dönemki zorluklardan bahsetmişsiniz. Şimdikiler daha mı şanslı?
Hem şanslı, hem de şansız... O yıllarda sinema halkın tek eğlencesiydi. Oyuncuyu sevdiklerinde hep onun filmlerini takip ediyorlardı. Şimdi çok oyuncu var. Hepsi sinema yapmak istiyor ama insanlar artık oyuncuları televizyondan takip ediyor. Şimdi rekabet ortamı daha fazla... Eskiden sinemadaki başroller sayılıydı. Şimdiki nesil çok daha fazla imkana sahip olduğu için şanslı. Gerçi ne kadar koşullar iyi de olsa oyunculuk çok emek verilmesi gereken bir meslek. Defalarca prova yapılır, yerlerde sürünürsünüz. Oyunculuk şimdi de kolay değil. Birtakım fedakarlıklar gerektiriyor. Yeni gençlerde bunların hepsini görüyorum.
KİTABIMI ELİME ALINCA AĞLADIM
Türkan
Şoray; önceki gün TÜYAP Kitap Fuarı'nda 'Sinemam ve Ben' isimli kitabının imza gününe katıldı. 15.00'te başlayan imza günü yoğun ilgiden dolayı 19.00'da bitti. "Kitabı elime aldığımda ağladım" diyen Şoray sözlerini şöyle sürdürdü: "Bugün hayatımda farklı bir heyecan yaşıyorum. Bu kitap sayesinde sevenlerimle buluşmak müthiş bir şey. Çok mutluyum."