Can Yayınları, Halide Edib Adıvar'ın külliyatını yayımlamayı sürdürüyor. Şimdi sıra, 1957- 1958 yılları arasında
Hayat dergisinde yayımlanmış, ardından da 1958'de kitap olarak basılmış
Âkile Hanım Sokağı'nda... Halide Edib'in romanlarından Cumhuriyet sonrası yaşanan toplum değişimlerini okumaya aşinayız. Yazar,
Âkile Hanım Sokağı'nda da yine çağdaş Türkiye'nin değişen yüzünü işliyor ancak diğer romanlarından farklı olarak, hikâyesini tek bir kadın karakter üzerinden anlatmak yerine, bu kez toplumdaki farklı sınıfları temsil eden kadınlara yayıyor. Sokağı Takdim, Sallan ve Yuvarlan, Cıbıl Kız- Strip-Tease adlı üç farklı bölümden oluşan romanda, her bir bölüm birbirinden bağımsız öyküler olarak da okunabilir. Her üçünün ortak noktası ise aynı sokakta yaşayanların ve birbirlerinin hayatlarına değen insanların hikâyeleri olması. İlk bölümde Ankara'dan İstanbul'a misafir gelen genç bir çiftle tanışıyoruz. Nermin, Dışişleri'nde çalışan kocası Roma'ya bir iş seyahatine gideceği için, onu büyüten teyzesi ve emekli Büyükelçi eniştesinin Laleli, Âkile Hanım Sokağı'ndaki evinde kalmaya, kocasının eşliğinde gelmiştir. Evin emektar hizmetçisi Güzide de onu sevinçle karşılayanlar arasındadır. Nermin, burada kalırken bir yandan sokağın en renkli kişisi Âkile Hanım ile tanışır, bir yandan da kocasının iş seyahatine, güzel sekreteri Sevim ile gidip gitmediği konusunda kuruntular yaşar durur. Birinci bölümün devamı niteliğindeki Sallan ve Yuvarlan'da bu kez Nermin'in teyzesi Ayşe ile eniştesi Samim'in evliliği ön plana çıkıyor. Nermin'in kuruntularının benzerlerini bu kez teyzesi yaşamakta ve Âkile Hanım'ın da yaşadığı karşı konağın sahibi doktorun genç ve güzel asistanı Gülbeyaz'ı, kocasından kıskanmaktadır. Ancak Samim Bey'in gerçekten de gözden kaçmayacak tuhaf bir ilgisi vardır bu genç kıza. Öte yandan kimsesiz olan Gülbeyaz'ın hayattaki tek kollayanı ise Güzide'dir. Ve Gülbeyaz dahil hiç kimse Güzide'nin ona olan ilgisinin nedenini bilmez. Bölümün sonlarına doğru Gülbeyaz-Samim-Güzide üçlüsünün üstündeki sır perdesi aralanıyor ve Ayşe- Samim evliliği de büyük bir sınavdan geçiyor. Bu bölümün öne çıkan diğer konularını ise topluma yeni giren 'sallan ve yuvarlan' dansı, farklı kesimlerin bu dansa tepkileriyle Nermin'in kocasını kıskandırmak için ortak ve eski dostları olan genç bir Amerikalıyla samimileşmesi oluşturuyor.
TOPLUMUN HER KESİMİNDEN KADINLAR
Son bölümde ön plandaki Nermin karakterinin yerini genç bir mühendis olan Sadi Arslan alıyor. Sadi, hem çok yakışıklı hem çok bilgili, hem çok ciddi hem de kendine güvenli, ideal bir erkektir. Ailesiyle birlikte Âkile Hanım Sokağı'nda yaşayan bu karakteri okurken nedense gözümün önüne Cüneyt Arkın geliyor. Bu bölümün ve aslında bence tüm romanın öne çıkan diğer karakteri ise 'cıbıl kız' Ayşe... Ayşe de aynı Nermin gibi küçükken kimsesiz kalmış ve onun gibi teyzesi ve eniştesi tarafından yetiştirilmiştir. Ancak onun kadar talihli değildir maalesef ve sonunda cahil, sevgi açlığı çeken ve bu açlığını da aşırı cinsellikle bastırmaya çalışan bir hizmetçi olmuştur. Üstelik tuhaf bir özelliği de vardır Ayşe'nin. Çok güzel olmasına rağmen son derece donuk olan yüz hatları, erkeklerin ondan uzaklaşmasına neden olur, bu durumda da kız iyice zıvanadan çıkarak yapışkanlaşır. Sonunda işi geceleri lambanın önünde soyunup, pencerenin önüne toplanan kamyon şoförlerine striptiz yapmaya kadar vardırır. Ancak Ayşe'nin hayatı Sadi'ye aşık olmasıyla toptan değişir ve bir gün onu fark etmesi umuduyla ağırbaşlı bir tutum benimser. Bu arada toplumdaki yeni zengin, sonradan görme, cahilleri temsil eden yeni bir karakter olan Sadi'nin patronu ve onun karısıyla da tanışırız bu bölümde. Sadi istemese de patronuyla, o günün en dikkat çeken eğlencesi olan striptiz şovuna gidecek, bu arada onu kendi yeğeniyle evlendirmek isteyen patronunun karısının baskıları sonucu, kendi ailesini de tanıştırmak zorunda kalacaktır. İki ailenin bir araya geldiği bu partilerde daha önce tanıdığımız diğer Âkile Hanım Sokağı sakinleri de yer alır. Aynı dönemde Sadi, hiç beklemediği bir şekilde Serin Esen adlı, boşanmak üzere olan çocuklu ancak ayakları yere basan bir mimar kadına âşık olur.
EĞLENCELİ BİR ROMAN
Kısaca bu şekilde özetleyebileceğimiz
Âkile Hanım Sokağı, birbirinden zengin karakterleriyle dikkat çekerken toplumun her kesiminden kadın portrelerini de tanıtıyor. Nermin ve teyzesi gibi üst düzey gelir grubundan, iyi eğitimli, kültürlü, güzel ve giyimine önem veren ancak çocuksuz ve kocalarını kıskanan kadınlar; Âkile Hanım ve Güzide gibi kadınsılıkları arka planda olan, ancak son derece becerikli ve akıllı, analık yanlarını ön planda tutan alt düzey kadınlar; Gülbeyaz ve Serin Esen gibi ayakları yere basan, çalışmaya ve erkeklerden bağımsız olmaya önem veren yeni nesil genç kadınlar ve son olarak 'cıbıl kız' Ayşe gibi cahil, kurtuluşunu cinselliğini kullanmakta bulan en alt düzey kadınlar... Tüm roman boyunca Halide Edib'in bir kadın olarak kendi kişiliğini (onun için biraz Nermin, biraz Serin Esen diyebiliriz rahatlıkla) ve toplumsal değişimlerle yeniliklere karşı fikirlerini, beğenilerini ya da hayal kırıklıklarını yansıttığını görüyoruz. Bunu kimi zaman karakterlerinin ağzından söylettiği gibi, bizzat satır aralarından da adeta bağırıyor. Örneğin yeni yeni görülen boşanmaları pek de tasvip etmiyor belki ama eğer kadın ayağı yere basan ve çalışan biriyse, uygun bulabiliyor. Ya da dans sırasında aniden açılıveren bacakları uygun bulmuyor ama davetlerdeki dozunda dekolteyi şık ve yerinde olarak tanımlayabiliyor. Amerika'ya karşı duyduğu sempatinin giderek hayal kırıklığına dönüşmesi, yeni türeyen zengin hacı ağalara çok bayılmasa da biraz da mebusluk kimliği nedeniyle sosyal hayata dahil etmesi ise yine kitabın satır aralarında görülebilecek diğer dikkat çekici detayları oluşturuyor. Ancak her şeyden önce son derece eğlenceli bir roman bu. Mizah duygusunun da hiç kaybolmadığı tüm hikâye boyunca, dönemin yeniliklerine ve gündem konularına tanık oluyor, değişmekte olan bir toplumda yeni türeyen karakterleri inceliyor ve bugünün modern zaman kadın-erkek ilişkilerinin ilk oluşumunu da gözlüyoruz. Yaşlı erkeklerin kendinden çok genç kadınlara ilgi duyması ya da kadınların kocalarını sekreterlerinden kıskanması belli ki zamanlar değişse de farklı kılıklarda hep karşımıza çıkıyor.