"Kaliteli bir tişört alıp iki-üç yıl kullanıyorum", "Kendi bahçemizi ekip biçiyoruz. Gıda israfını önlemeye çalışıyoruz", "Restoranda kalan yemekleri paket yaptırıyorum", "Plastik kullanmıyorum", "Karbon ayak izime dikkat ediyorum", "Çöplerimi ayrıştırıyorum"... Son yıllarda bu tür söylemler ne kadar arttı farkında mısınız? Bu farkındalığı sağlayan şey, içinde yaşadığımız dünyanın giderek kirleniyor ve tükeniyor olması.
İnsanın doğaya verdiği zarar artık telafi edilemez boyutlara geldi ne yazık ki. Önlem alınmazsa çocuklarımıza nasıl bir dünya bırakacağımızı hayal etmek bile istemiyorum. Ancak, bu konuya kafa yoran, çevre dostu politikalar üreten çok fazla kişinin olması insanı bir noktada ümitlendiriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan da onlardan biri. Konunun ciddiyetinde olan ve bu hassas durumla yakından ilgilenen Hanımefendi 2017 yılında Sıfır Atık Projesi'ni hayata geçirmişti. İhtiyacımız olmayan şeye talip olmamayı, bir ürünü uzun vadeli kullanmayı, kullanmıyorsak paylaşmayı ve geri dönüştürmeyi hedefleyen proje, küresel iklim kriziyle mücadele konusunda pek çok ülkeye örnek oldu.
Erdoğan bu projenin çıkış noktasını, günümüzde gelinen noktayı Dünya Ortak Evimiz adlı kitapta anlatıyor. 27 çevre gönüllüsünün hikayesinin de yer aldığı Turkuvaz Kitap etiketiyle yayınlanan kitapta Erdoğan
, uluslararası platformlarda büyük takdir gören Sıfır Atık Projesi'nden gururla bahsederken, kendi kişisel hayatından anekdotlar da paylaşıyor.
'Ağacın Hikâyesi Böyle Bitmesin' başlığıyla sunulan bu bölüm oldukça samimi ifadeler içeriyor. Çiçeklere gülümseyen annesi Hayriye Hanım'dan tabiatın dilini, ağaçların hakkını savunan babası Cemal Bey'den toprakla ağaçlarla ilgilenmeyi öğrendiğini anlatan Erdoğan, doğa koruma, çevre ve israf bilincine ailesi sayesinde çocukken vardığını aktarıyor.
Erdoğan'ın kendi çevre hikayesini ve Sıfır Atık Projesi'ni aktardığı bölümün ardından çevre gönüllülerinin ilham veren hikâyeleri sıralanıyor. Örneğin, Doğal Hayatı Koruma Vakfı Genel Müdürü Aslı Pasinli 'Çocuklarımızın Alkışlarına Layık Olabilmek' başlıklı yazısında çocukların doğadan kopuk büyüyor olmasından duyduğu endişeyi kaleme almış. Su altında kırılmadık rekor bırakmayan serbest dalış eğitmeni Şahika Ercümen de denize atılan plastiklerden şikayetçi. "Her dalışımda onlarca plastik atık karaya çıkarıyorum. Su altındaki hayvanların nefes almalarına imkan verelim. Denizler adeta boğuluyor" diyerek isyan ediyor. Son dönemde geri dönüşümden yaptığı projelerle adından bahsettiren sanatçı Deniz Sağdıç atıklardan nasıl sanat eserleri ürettiğini anlatan yazısında tüketim alışkanlarımızı değiştirmenin öneminden bahsediyor.
Netice itibariyle evet, dünya ortak evimiz. Ancak, evimizi temiz ve düzenli tutmak artık yetmiyor. Komşularımızın evlerini de temiz tuttuğundan emin olmalıyız. Aksi halde hep birlikte yarattığımız kirliliğin altında kalacağız.