Gazeteci, yazarı ve televizyon programcısı Mehmet Barlas 60 yıla yaklaşan meslek hayatında Türkiye'nin en kritik dönemlerine şahitlik etmiş bir isim. Türk siyasetinin bugünü ve geleceği hakkında yaptığı analizler ve dikkat çekici yorumları ile gündem belirleyen Mehmet Barlas geçtiğimiz aylarda sağlık sorunları nedeniyle bir süre okurlarından ayrı kaldı. Mehmet Barlas ile Perşembe günü kaleme aldığı "CHP'de üç Kemal sendromunu", Türkiye'deki ana muhalefet sorununu ve AK Parti'yi konuştuk.
SON İKİ YILDA ÖNEMLİ SAĞLIK SORUNLARI YAŞADIM
-Mehmet Bey, okurlar merak ediyor. Sağlığınız nasıl?
Geçmiş iki yılda önemli problemler geçirdim. İki büyük ameliyat geçirdim. Arkasından birtakım önemli tedavilere maruz kaldım. Sol bacağım zayıfladı, bir dönem yürüme zorluğu çektim. Çok şükür atlatıyorum.
-Rahatsızlığınız neydi?
Bel fıtığı ameliyatı oldum. Ameliyattan sonra ameliyathane virüsünün vücuduma girdiğini öğrendim. Bütün belkemiğim iltihaplanmış. Bir ameliyat daha oldum. Belkemiğimdeki iki omurga çıkartıldı. Yeniden yapıldı. Çok zor bir süreçti benim için.
-Şu an nasılsınız?
Şu an çok iyiyim. Bu ay sonu Bodrum'a gidip denize gireceğim. İnşaallah iki ay Bodrum'da kalmayı planlıyorum.
-Bu süreç yaşamınızı biraz sınırladı. Gününüz nasıl geçiyor?
Birincisi okuyarak geçiyor. İkincisi televizyon programlarının çekimlerine yeniden başladım. Her gün gazetede yazı yazıyorum. Televizyon her açıdan sınırsız imkan veriyor. Haber programlarını izliyorum, iyi bir film izleyicisiyim.
CHP'DE 3 KEMAL SENDROMU VAR
-Cuma günü bir yazı yazdınız. CHP'deki "Üç Kemal sendromu"nu çok iyi anlattınız. Biraz daha açabilir misiniz?
CHP müthiş bir arayış içerisinde. Kılıçdaroğlu bu yüzden zaman zaman Kemal Gülen, Kemal Demirtaş ve Kemal Kılıçdaroğlu kişiliklerine bürünüyor. CHP böyle bir sendrom yaşıyor. Kılıçdaroğlu'nu Demirtaş'ın ve Gülen'in karşısında ezik konuma getiren ana neden, hiçbir seçimde başarılı olamamasıdır. Ama bunlar nafile çabalar. Hiçbir çaba CHP'deki tükenişin önüne geçemez. Çünkü dünyada da böyle bir yöneliş var.
DÜNYADA YERLEŞİK PARTİLER BİTİYOR. CHP DE…
-Dünyada CHP gibi köklü partilerin dönemi bitiyor mu?
Elbette. Bu sadece Türkiye'de değil Avrupa'da ve ABD'de de var. CHP gibi yerleşik partiler yok olmaya başladı. Mesela Yunanistan'da PASOK ve Yeni Demokrasi artık yok. İtalya'da Sosyal Demokratlar ve Hristiyan Demokratlar ikisi de yok. ABD'de çok yerleşik bir düzen vardı. Şimdi Trump adında çok kural dışı, küskünlerin oy verdiği bir adam Başkan oldu. İngiltere'de son seçimlerdeki tabloya bakın.
CHP, FETÖ VE HDP'YE YAKINLAŞARAK ERİMEYİ DURDURAMAZ
-Yani Merkez sağ partilerin ardından CHP'de siyaseten yok olma sürecine mi girdi?
Bakın 1950'ye kadar CHP'nin bir tek parti iktidarı vardı. Sonra 60'a kadar Demokrat Parti dönemini yaşadık. Sonra DYP ve ANAP yok oldu. Yerleşik partilerin hepsi yok olurken CHP'nin ayakta kalabilmesi imkansız. Bence çok ciddi bir erime sürecine girdi. Kemal Kılıçdaroğlu şimdi bir arayış içerisinde. Bu erimeyi nasıl durdurabileceğini düşünüyor. Acaba HDP'ye ya da FETÖ'ye yanaşırsam oy kazanabilir miyim diye düşünüyor. FETÖ ve HDP ile işbirliği yaparsam tabanının kendisine geleceğini düşünüyor. Ama hiçbirisinin işe yaramadığını da görüyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nun birden fazla kişiliği olması çok doğal. Çünkü tabanı giderek eriyor. İstanbul-Ankara yürüyüşü de bu erimenin önüne geçmek için yapılan önceden planlanmış bir yürüyüş.
KILIÇDAROĞLU NE YAPTIĞINI BİLMİYOR
-Yenikapı'da konuşma yaptığında Kılıçdaroğlu'ndan çok ümitlenmiştik. Şimdi FETÖ'nün argümanları ile konuşmasını nasıl yorumluyorsunuz?
CHP'nin yarın için somut bir projesi yok. AK Parti 2019'da ihracatı 500 milyar dolara çıkaracağım diyor. Peki CHP'nin hedefi ne? İktidar olamayacağını bildiği için kendisine bir hedef koymuyor. Partisine güvenmiyor. FETÖ'ye yakınlaşmasının da çok planlı olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Kılıçdaroğlu ne yaptığını bilmiyor. Tek bildiği şey CHP'deki erimeyi durdurabilmek. Ama işi çok zor. Bir de tabi kaset komplosu meselesi var. Hatırlayın Kemal Kılıçdaroğlu parlatıldı? AK Partili bir isim ile elindeki dosyalarla televizyonda tartışma programına katıldı? O dosyaları Kılıçdaroğlu'na FETÖ sızdırıyordu. Sonra kaset komplosu patladı. Bir gün önce "ben aday değilim" demişti. Bir gün sonra CHP'nin Genel Başkanlığı'na aday oldu. O bir günde ne değişti? Garip şeyler döndü ama bunu sadece Kılıçdaroğlu biliyor.
KILIÇDAROĞLU KASET KOMPLOSUNU UNUTTURMAYA ÇALIŞIYOR
-Kılıçdaroğlu kendisini CHP Genel Başkanlığı'na taşıyan ve CHP'yi hedef alan bu kaset komplosu hakkında neden hiç konuşmadı?
Her konuda konuştu ama bu konuda konuşmadı. İşi zor. Kasetle geldi ama şimdi ne desin. Kasetle geldim mi desin. Kaset komplosunun arkasındaki isimleri elbette biliyordur. Ama konuşmak yerine bu konuyu unutturmayı tercih ediyor.
-HDP ile yakınlaşma ve Kürt seçmenine yönelik sözleri CHP'nin bölgedeki gücünü arttırması için yeterli olur mu?
CHP Fırat'ın doğusunda yok ki? Aksine iktidar partisinin Kürt açılımı ile ilgili görüşlerini desteklemedi. Kürt sorunu hakkında CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun sloganik sözlerinin dışında ne düşündüğünü bilmiyoruz. Bu yüzden Doğu ve Güneydoğu'da CHP yok. Bu yüzden Kürt seçmen CHP'ye yönelmiyor. Şimdi FETÖ'ye yöneldiği gibi HDP ile işbirliği yaparak oyunu arttıracağını düşünüyor. Her seçimde politikası değişiyor. Çevresindeki insanlar değişiyor. Çünkü samimi bir politikası yok. Bugün Ankara'dan İstanbul'a yürüyor. Yarın koşabilir. Ama CHP'de hiçbir şey değişmez.
KILIÇDAROĞLU İSTER YÜRÜSÜN İSTERSE KOŞSUN NAFİLE
-Kılıçdaroğlu'nun Ankara-İstanbul yürüyüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Geçmişte böyle yürüyüşler yapıldı. İşçiler 1971'de İstanbul'dan Ankara'ya yürümüştü. Eğer söyleyecek bir sözü varsa seçimlerde söylesin. Neden seçim kazanamadığını anlatsın mesela. Parlamentoda konuşsun. Kılıçdaroğlu'nun yapacağı başka bir şey yok. Deniz Baykal da "seçim kazanamazsam Rodos'a kadar yüzerim" demişti. Kılıçdaroğlu'da Ankara'ya yürüyor. Bence nafile çabalar.
-CHP liderinin yürüyüşü neden ses getirmedi?
Medya 2-3 gün ilgi gösterir, sonra bu ilgi düşer ve yürüyüş eziyete dönüşür. Bir de Türk toplumunun her kesiminde bir Ramazan hassasiyeti vardır. Türk toplumu büyük oranda oruç tutuyor. Bence Ramazan'ın da ruhuna aykırı bir yöntem. Toplum o yüzden fazla ilgi göstermedi ve biraz da yadırgandı.
-Kılıçdaroğlu'un asıl hedefi uluslarası kamuoyuna Türkiye'ye karşı harekete geçirmek olamaz mı?
Uluslararası medya zaten bunu çok iyi yapıyor. Dünyaca ünlü medya kuruluşlarında Türkiye karşıtlığını görebiliyoruz. Uluslararası kamuoyunu Türkiye'ye karşı harekete geçirmek için Kılıçdaroğlu'nun yürümesine gerek yok. Zaten Türkiye düşmanlığını yıllardır yapıyorlar.
KILIÇDAROĞLU ADAY OLMAYACAKSA BIRAKMASI GEREKİR
-Kılıçdaroğlu İstanbul yürüyüşünden önce bazı siyasi partilerle bir dizi görüşme yaptı. Hayır bloku ve Kılıçdaroğlu'nun 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bir şansı var mı?
Kılıçdaroğlu Anayasa referandumundaki %48'in tamamının kendi oyunu zannediyor. Bu yüzden Hayır blokunu ziyaret ederek bunu perçinlemeye çalışıyor. Madem öyle %48 oyu olduğunu düşünüyor. 2019'da aday olduğunu açıklayabilmeli. Ama hala kendisinden "ben adayım" şeklinde bir söz duymadık. Aday değilse CHP liderliğini bırakması gerekir. Tabi bunu söylerken şunun da altını çizelim. 2019 seçimleri AK Parti için de çantada keklik değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın söylediği gibi metal yorgunluğu var. Ekonomiden güzel sinyaller geliyor. Teşkilatlar da bir an önce silkelenip Erdoğan'ın hızlı yürüyüşüne uyum göstermeleri gerekiyor.
CHP'DE PARTİ İÇİ MUHALEFETE ŞANS VERMİYORUM
-Bu arada CHP'de kazan kaynıyor. Belki Kılıçdaroğlu 2019 seçimlerini göremeyecek. Parti içi muhalefete şans veriyor musunuz?
CHP içerisinde parlayan isimlerin topluma ne sunduklarının henüz farkında değilim. Kendi tabanlarına bir şeyler söylüyorlar ama topluma henüz bir şey söylemiyorlar. Şu haliyle parti içi muhalefetin de CHP'deki erimeyi önleyeceğini düşünmüyorum.
Bugün neler oldu? (19.06.2017)