Yılbaşı gecesi Reina isimli eğlence merkezi nde katliamı yapan ve tutuklanarak cezaevine konulan katil Abdulkadir Masharipov , son resmi ifadesinde önemli itiraflarda bulundu. Katil idam edilmeye razı olduğunu kaydetti.
Özbekistanlı Terörist, şunları söyledi:
Ben DEAŞ terör örgütü üyesiyim. Reina olayından önce herhangi bir eyleme katılmadım. Dünyada Hristiyanların yaptıkları öldürme olaylarına karşı onlardan öç almak amacı ile onların bayram günü bir eylem yapmayı düşündüm. Amacım Hristiyanları öldürmekti. Taksim'de eylem yapmamı Suriye'de bulunan Abu Cihad kişi 'Hristiyanların çoğu Taksim'de bir yere toplanıyorlar. Bayram töreni yapıyorlar'diye bana anlattı. Ben zaten silah kullanmasını Afganistan'da eğitim alarak öğrendim. Eğitimi Afganistan'da bulunan Cihadi Cemaat Örgütünden aldım. Bu örgüt Taliban örgütünün koluydu. Orada silah eğitimi aldım. Türkiye'de 2016'nın ilk ayında Van tarafından girdim.
SURİYE'YE GEÇEMEDİM
Eşim ve çocuklarım ile birlikte İstanbul'a gelmiştik. Ailece Suriye'ye gidecektik. Ancak giriş kapalıydı. Türkiye'de Horasan'dan Şam'a gidenler vardı. Onlar yardım yapıyorlardı. Geçimimi bu şekilde sağlıyordum. Türkiye'de herhangi bir örgütsel toplantıya katılmadım. Telefonla irtibat kurmuyorduk. Bilgisayarda telegram programı vardı. Suriye'dekiler bu program ile irtibatım oluyordu. Türkiye'den kimseyle bir irtibatım olmadı.
Reina saldırganı terörist böyle yakalandı
EYLEM TALİMATI BİR HAFTA ÖNCE
Olaydan bir hafta önce Abu Cihad bana gerçekleştireceğim eylemi anlattı. 'Böyle bir eylem gerçekleştireceksin' diye talimat verdi. Bu talimattan önce ben Kayaşehir'de oturuyordum. Talimattan sonra Kayaşehir'de Medikule diye bir siteden daire kiraladım. Ben o evdeyken Suriye'de bulunan Ebu Cihad birisini gönderdi. Gelen kişi eve silah getirdi. Gelen kişinin yüzü kapalıydı. Hava yağmurluydu. Eve girdikten sonra yüzünü açmadı. Adını söylemedi. Bir çantanın içerisinde bir kalaşnikof markalı tüfek, 6 adet şarjör, 3 adet el bombası zannettiğim ancak kendimi patlatmak için pimi çektiğimde anladığım başka bir bomba çeşidi vardı. Ayrıca mermiler vardı. Üzerinde pimler vardı. Ben daha önceden bunu kullanmamıştım. Bu silahların nereden bulunduğunu bilmiyorum.
TÜRKİYE DEVLETİ İLE SORUNUM YOKTUR
Ben Hıristiyanlardan Müslümanlara karşı yaptıklarının öcünü aldım. Türkiye Devleti ile herhangi bir sorunum yoktu. Silahları aldıktan sonra önce Taksim Meydanı'nda eylem yapacağımı söylediler. Bunu söyleyen Ebu Cihad bana yılbaşından bir hafta önce söylemişti. Hatta 5 gün önce söylemişti. Taksim'de ayın 31'inde keşif yapmak istedim. Eğer karar verseydim silah kullanıp orada buluna insanları öldürecektim. 31 Aralık akşamı saat 20.00'de fikrimi değiştirdim. Taksim'e giriş yoktu. Her taraf polis kaynıyordu. Ondan sonra fikrimi değiştirdim. Burada omlaz dedim. Ebu Cihad'ı aradım.
KEŞİF YAPTIM REİNA'YA GİREMEDİM
Olay günü saat 21.00'deReina'ya keşif yapmaya gittim. Daha önceden Reina'nın içine girmemiştim. Ebu Cihad'la konuştuğumda ben bunu 31 Aralık'ta yapayım yoksa başka bir gün yapamam dedim. Ebu Cihad bana Reina'nın adresini gönderdi. Hatta Reina'ya ait 5-6 fotoğraf gönderdi. Ebu Cihad bana Reina'nın içinde hangi milletten hangi dindan inasnlar olduğu konusunda bilgi vermedi. Otobüs durağına parayı getiren kişi Ebu Cihad'ın ses kaydını da getirmişti. Ben Ebu Cihad'la sürekli yazıştım. Yüz yüze görüşmedim. Kapının önüne kadar gittim. Polis yoktu. Güvenlik de görmedim.
Operasyondan ilk görüntüler
KENDİMİ PATLATMAK İSTEDİM, OLMADI
Zeytinburnu'na taksi ile geri döndüm. Üzerimde param vardı. Suriye'de bulunan Ebu Cihad Kafkas görüntüsü olan biriyle bana olaydan 5 gün önce para göndermişti. Gelen kişi bana otobüs durağının önünde para vermişti. Ben silahları almaya Zeytinburnu'na gittim. Silahları aldım sonrasında tekrar Reina'ya gittim. Bana silah teslim edildiğinde el bombası olarak bildiğim şeyin aslında flash bang olduğunu bilmiyordum. Ben içeriye girmek isterken polis beni gördü ve ateş açtı. Sonra ben polise ateş açtım ve içeri girdim. İlk keşfe geldiğimde polisi görseydim. Olaylar daha farklı şekilde gelişebilirdi. Polisi vurduktan sonra içeriye girdim. Kalaşnikof silahla rastgele insanların üzerine ateş ettim. Mermiler bitince iki tane flashbang attım. Üçüncüsü intihar etmek için yüzüme tuttum ama ölmedim. Rehin düşmeyeyim diye kendimi öldürecektim.
İDAM EDİLİRSEM İYİ OLUR
İdam hükmü verilirse iyi olur. Flashbangleri tüm mermiler bittikten sonra attım. Bir şey olmadı sağ kaldım aslında ölmek için girmiştim. Eşyalarım ve silahı sağ kaldıktan sonra çıkmaya çalıştığım sırada içeride bıraktım. Sonrasında kapının hemen yanındayken üzerimdekileri çıkardım. Orada sanki bende mağdurlardan bitiymişim gibi 4 ayak şeklinde emekleyerek dışarıya çıktım. Kapının girişinde iki tane silahlı kişi vardı. Ellerinde otomatik silah vardı. İçeride benden başka kimse silah atmadı. Silahlı kişileri ben mekandan çıkarken kapının girişinde gördüm. Elbiselerini göremedim. Ben içeriye girdiğimde karanlıktı. Çok az bir şekilde sanki böyle sis gibi bir durum vardı. Ben dışarıya çıkarken kapıda olan iki silahlı kişi kim diye sordular. Beni de yaralanmış biri zannederek iki kolumdan tuttular ve dışarıya götürüp yolun kenarına kaldırımın üzerine bıraktılar. Beni bırakıp gittiler. Ben kalktım. Daha sonra yavaşça gittim ve yüzümü yıkadım.
TAKSİCİLER KABUL ETMEDİ
Daha sonra yolun kenarına çıktım ve arabaları durdurmaya çalıştım. Taksi tuttum ben ilk taksi beni götürmek istemedi. Yüzümde siyahlıklar vardı ve silinmemişti. Taksici bana nereye gidiyorsun diye sordu. Ben bir yerin adını söyleyemedim. Taksiciye sadece ilerle ilerle dedim. O şüphelendi beni biraz daha ileriye götürdükten sonra orada bıraktı. Biraz yürüdüm, bir yerde su gördüm orada yine iyice yüzümü yıkadım, yine yola çıktım ve taksi durdurdum yanımda telefon yoktu. İkinci taksi 100 TL dedi. Hemen parayı ver dedi. Ben de kendisine sen beni götür ben parayı veririm dedim. O da buna inanmadı ve beni indirdi. Üçüncü bir taksi durdurdum bindim. O da 100 TL civarında talep etti. Ben bindiğim üçüncü taksiye Zeytinburnu'na gideceğim dedim. Kendisi benden 100 TL talep etti. Cebimde yok dedim ama baksam cebimde 45 TL varmış. 55 TL'yi de gittiğim yerde veririm dedi. Üçüncü bindiğim takside parayı verebilmek için telefonunu istedim. Onda da telegram programı yokmuş. Taksici bana telefon numarasını ver arayayım dedi. Benim aklıma telefon numarası gelmedi, taksiciyi inandırmak için ona kendi numaramı verdim ancak bu numara çalışmayınca taksici şüphelendi, beni bir yere kadar götürdü indirdi. Tekrar taksi durdurdum. Dördüncü bindiği taksiye 30 TL'ye beni Zeytinburnu'na götürür müsün dedim ve anlaşarak gittim.
ZEYTİNBURNU'NA GELDİM
58. Bulvara geldikten sorna aklıma orada bulunan lokanda geldi. Daha öncesinde o lokantaya takılıyordum. Saat o sırada gece 02.30'du. O gün lokanta kapalıydı. Kapıyı çaldım. Kimse olduğunu düşündüm. Oradan bir genç çıktı. Beni müşteri olarak tanıyordu. Birkaç kez bu genç beni orada müşteri olarak görmüştü. Bu kişi o lokantada yatıp kalkıyordu. Uyruğu Uygurdu. Ondan 30 Tl borç olarak istedim. İlk aşamada vermedi. Çok yalvardım ısrar ettim sonra iki tane 20 TL verdi. Onu da taksiye verdim. Ben o genç çocuğa 'sabaha kadar işyerinde oturabilir miyim' dedim. Önce 'anahtar yok'dedi. Kapıyı açmadı. Parayı da zaten kapının altından verdi. Çok ısrar edip ben yalvardıktan sonra anahtarı aradı buldu ve kapıyı açtı. Sonra içeriye girdim ben içerideyken kendisinden telefonunu istedim. Telefonunu verdi. Ben Ebu Cihad'ı çağırmak için uğraştım ancak yayında kimse yoktu. İrtibat kuramadım, bir uygur emlakçı aklıma geldi. Onunla telegramdan irtibata geçtim. O esnada telegram iyi çalışmıyordu.
İLK GÜN ZEYTİNBURNU'NDA SAKLANDIM
Sabah namazından sonra bana uygur emlakçı Tulpar'dan cevap geldi. Kendisi Zeytinburnu'nda oturuyordu. Emlakçıdan bir gün kalabileceğim bir daire istedim. Beni bir daireye getirdi. Getirdiği daireye girdim orada Ebu Cihad ile irtibata geçtim. Ertesi gün Ebu Cihad bana bir araba gönderdi. O araba ile Sefaköy'de bulunan bir daireye Mustafa isimli Uygur Uyruklu kişiyle gittim. Akşama kadar orada kaldık. Ben Ebu Cihad'a beni başka yere gönder dedim. Ebu Cihad da beni başka bir yere gönderdi. O esnada etrafta çok polis vardı. Olayın ayrıntılarını Cumhuriyet savcısına anlattım. Benim Türkiye'de herhangi bir örgütle bağlantım yoktur.
HERHANGİ BİR ASKERLE İRTİBATIM YOK
Yakalandığım gün ev yatıyordum. Kapı çalınmaya başladı. Evde Ali diye emlak işlerine yardımcı olan benimle birlikte kalan kişi ve benim nikahımda olan bayan ve iki bayan daha vardı. Ali bana kapıyı çaldıklarnı söyledi. Ben sustum ve yattım. Polis geldiğini Ali söylemişti. Çekyata uzandım. Polisler içeriye girdiler ve beni yakalayıp götürdüler. Herhangi bir asler ya da polisle irtibatım olmadı. Reina'da yaralanan polis memurunu tanımıyorum. Örgütün neden Müslüman ülkelere karşı eylem yaptığını bilmiyorum, gücü yerse başka dinden ülkelerde de hakimilyet kurabilir.
Ben öç aldım. Yaptıklarımdan pişman değilim. Kısas yaptığımı düşünüyorum" dedi.