TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, komisyonda son yapılan çalışmalarla ilgili açıklamalarda bulundu. Fethullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 50 yıllık bir yapı olduğunu kaydeden Özdağ, yaptığı açıklamada Türk siyasetinin önemli isimlerinden başta eski Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç olmak üzere, Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a soracakları sorular neticesinde raporu tamamlayacaklarını, 4 Ocak'ta ise Komisyonun tam anlamıyla çalışmalarını bitireceğini söyledi.
FETÖ'nün sömürgeci- emperyalist güçler tarafından desteklenen bir terör örgütü olduğunu ifade eden Özdağ, "Eğer bu yapı Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan istediklerini alsaydı yoluna devam edip belki de 2020'de rejimi değiştiren bir darbe yapacaktı. Bu hareket kadro harekatı, siyaseti ve kritik yerleri ele geçirerek, Gülen bir gün Türkiye'ye ABD'den Washington D.C.'den bir uçakla İstanbul'a inecekti. Ankara'ya değil Ankara Cumhuriyet'in başkenti, güya Osmanlı'nın başkenti payitahtına konmak istiyordu.
Zaten Yavuz Sultan Selim'in de kaftanını çalmak istediler biliyorsunuz. Buraya bir halife gelecekti güya, biz o kaftanı bulup tamir ettirdik. Yavuz Sultan Selim Han'ın kaftanı kabrinin üzerine koyuldu. O kaftan Yavuz Sultan Selim'in kaftanı başka biri giyemez onu" dedi.
FETÖ Darbe Girişimi Meclis Araştırma Komisyonunda çok değişik kesimlerden kişileri dinlediklerini kaydeden Özdağ, "Bir general ve bir Emniyet
Genel Müdürü Komisyona geldiklerinde 'Eğer Recep Tayyip Erdoğan'a toslamasaydılar, devleti çoktan ele geçirmişlerdi. Çünkü 2007 yılında Hrant Dink öldürüldükten sonra, Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlık Devlet Denetleme Kurulu'nu hayata geçirdi. Buradan biri bayan biri erkek iki müfettiş gönderiyor' diye konuştular.
O Müfettişler Ali Fuat Yılmazer'e gittikleri zaman 'Biz buraya bürokratları incelemeye geldik burada ihmal var mı yok mu?' diyorlar. O da 'Gidin Başbakan'a söyleyin, Hrant Dink'in cinayetiyle uğraşacağına gitsin Ergenekon ve Balyoz davalarıyla uğraşsın' diyor. 2007 yılında bu olayla birlikte Sayın Erdoğan bunların niyetini iyice anlıyor" dedi.
"CEMAATLER SİYASALLAŞMAYACAKLAR, TARİKATLAR DA CEMAATLEŞMEYECEKLER"
FETÖ'nün daha sonra MİT Müsteşarı Hakan Fidan yönelik kriz çıkarmak istediğini ve MİT TIR'ları ile iktidarın uluslararası mahkemelerde yargılanması çabası içine girdiğini daha sonra da bunu başaramayınca 17-25 Aralık, 15 Temmuz gibi kritik eylemler gerçekleştirdiğini sözlerine ekleyen Özdağ, "Cemaatlerin Türkiye'yi yönetme gibi bir meselelerinin olmaması gerektiğini hatırlatmamız icap ediyor.
Cemaatler siyasallaşmayacaklar, tarikatlar da cemaatleşmeyecekler. Bunun panzehri de Türkiye'de Diyanet İşleri Başkanlığını da çok güçlü hale getirebilmektir, asıl mesele bunu yapabilmektir" diye konuştu.
ÖZDAĞ AÇIKLAMALARINA ŞÖYLE DEVAM ETTİ:
"1 Eylül 1997 yılında Fethullah Gülen Zaman Gazetesi'ne verdiği demeçte 'Amerika'da bana referans olan kişi Kasım Gülek' diyor. 'ABD'de görüştüğüm ilk insanlardan biri Morton Abramoviç' diyor. O bir zamanlar Türkiye'de elçi olarak kalmıştır. Gülek'in Abramoviç'i Gülen ile tanıştırdığı biliniyor. Kasım Gülek öldüğünde bir tek kanal canlı yayın yapmıştır o da STV'dir. Gülek'in cenaze namazını ise Fethullah Gülen kıldırmıştır. Kasım Gülek, 1950 ve 1960 yılları arasında CHP'nin Genel Sekreteri olarak görev yapıyor. Uzun yıllar bakanlık ve milletvekilliği yapmıştır. Moon tarikatının Türkiye temsilcisidir. 1999 yılında Fethullah Gülen ABD'ye gitti. Yerine de Abdullah Öcalan'ı verdiler, hatırlarsanız, ABD'ye giderken Graham Füller ve Norton Abramoviç Gülen'e referans oluyor.
Gülek'in baldızı ABD'de o sıralar Pentagon ile irtibatları var. Kendisine Beyaz Saray'dan soruyorlar, 'Bunlar nedir' diyerek referans oluyor. O da 'endişelenecek bir şey yoktur' diye cevap veriyor. Kasım Gülek'in kendisini tanıştırdığı 'Abramoviçi de hiç unutamam' diyor. Bunları Fethullah Gülen'in kendisi söylüyor. Bura da çok ciddi bir oyun var. Bunlar 15 Temmuz'a bir günde gelmediler, 50 yılda geldiler. 5 yeri ele geçirdiler, askeriye, emniyet, medya, yargı ve sermayeyi en aşağı 150 milyar dolar paraları vardı.
Siyasi partileri okul, yurt ve demokrasi maskesi takarak ele geçirmeye çalıştılar. Devleti ele geçirmek istiyorlardı. Bu nedenle AK Parti ile kavgaya tutuşmasının ardından yönünü CHP ve HDP'ye çevirdiler. Örgüt, 7 Haziran seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu'da HDP'yi, Batı'da ise CHP'yi destekledi. Bu yapı yürüyen arabaya biner. Durakta beklemez. Türlü kumpaslarla AK Parti'yi durdurup, başka araçlarla yola devam etmek istediler " dedi.
Komisyondaki çalışmalara tam olarak katılmayan CHP'li vekillerle ilgili görevlerini layıkıyla yapmadıklarını iddia eden Özdağ, "Eski cumhurbaşkanları ve başbakanlara sorularımızı yazılı olarak göndermek konusunda aldığımız bir prensip kararı vardı. Fakat CHP'li vekiller buna uymadı. Ahmet Necdet Sezer, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül gibi isimlere yazılı soru göndermeyi kararlaştırmıştık" dedi..