Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim edebimize güvenip kimse edepsizlik yapmaya kalkışmasın. Bu edepsizlere meydanı bırakmayız" dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları;
850 binin üzerinde üyesiyle Memur-Sen, Türkiye'nin en büyük sivil toplum örgütlerinden biri konumuna yükseldi.Merhum Akif İnan tüm baskılara rağmen burayı kurdu. Eğer Memur-Sen olmasaydı, 28 Şubat'ı çok daha ağır yaşayabilirdik. Eğer Akif İnan ve arkadaşlarının temel felsefesini anlayamazsanız, bu yolda takılıp kalırsınız.
TABANI İBADET, ORTASI TİCARET, TAVANI İHANET
Bize diktatörlerin önünde el pençe divan duranları gazeteci budur diye yutturmaya çalıştılar.Bize on yıllar boyunca küfürbazları sanatçı diye yutturmaya çalıştılar. Bize sahtekarları, şarlatanları, insanların hem inançlarını sömürenleri din alimi diye yutturmak istediler. Tabanı ibadet ortası ticaret tavanı ihanet olanları bize bu şekilde anlattılar. Biz en başka bu kirli oyunu bozduk. Bu toprakların ne derece bereketli olduğunu tüm dünyaya gösterdik göstermeye de devam edeceğiz.
Biz bu ülkeye inanç dayatanlardan olmadık. Biz inanç özgürlüğünün önünü açtık. İşte bundan rahatsız oldular. Onların operasyon medyaları karşısında biz de kendi medyamızı dayatalım demedik. Fikirler özgürce söylensin istedik.
"ANKARA'DAKİ SALDIRI KOLEKTİF BİR SALDIRI"
PKK ve DAEŞ Yeni Türkiye'ye ittifak halinde saldırıyor. Gar'ın önündeki o saldırı kolektif bir terör saldırısıdır. Bir kısım medya, bu ülkede artık renkli bir medya olduğu için Yeni Türkiye'ye saldırıyorlar. Hepsi aynı dili kullanıyor."
HEPSİNİN HEDEFİ AYNI
Bölücü terör örgütü, güvenlik birimlerimize karşı alçakça, haince saldırılar düzenliyor, bu ülkenin bir siyasi partisinin, hem de cumhuriyetle yaşıt olmakla, Atatürk'ün kurmasıyla övünen bir siyasi partinin genel başkanı çıkıp, 'PKK niye silah bıraksın' diyebiliyor. Dikkat edin, Pensilvanya medyası ile PKK medyası aynı dili kullanabiliyor. PKK ile DEAŞ aynı istikamet doğrultusunda hareket edebiliyor. Neden? Çünkü hedefler aynı. Hepsinin de hedefi yeni Türkiye. Hepsinin de hedefi güçlü, büyük, diklenmeden dik durabilen, Filistin mücadelesini yüreklice savunan, 'dünya beşten büyüktür' diyebilen bir Türkiye."
"HİLTON ARAZİSİ'NE EL KOYAMAYINCA..."
İstanbul'da Hilton arazisine el koymak isteyenler, istedikleri olmayınca PKK ile aynı dili kullanabiliyor. Medya kanallarında teröre destek veren 'cici kızlarını' oraya çıkarıyor.
"BUNA MİLLET İNANDI MI?"
İstanbul'un bir yerinde bu yapılar bir araya geliyor ve Amerika'dan gelen bir kampanya organizatörü bunlarla beraber bir araya oturup onlara istikamet veriyor. Diyor ki, 'yalan söylemeden çekinmeyeceksiniz. Doğruyu bile defalarca yalan makinesi gibi kullanacaksınız, kullanacaksınız ve ondan sonra o aynen doğru olarak kabul edilir' diyor. Kampanyayı da bunun üzerine bindiriyorlar. Bak son zamanlarda ne demeye başladı malum bir tanesi, 'bizim PKK ile alakamız yok, PKK'nın da bizimle alakası yok.' Buna bu millet inandı mı? İnanıyor mu? Ama bak bunu söylemenin sebebi, evet kampanya yürütücüsünün verdiği talimattır.
UTANMADAN SARAY YAPTI DİYORLAR
PKK saldırıyor, ertesi gün Pensilvanya medyası, Doğan medyası çıkıp utanmadan bunu Saray yaptı, devlet yaptı diyor. "Özal'a atılan başlıkları aynı medya, aynı dille bu kardeşinize atıyor. Meseleleri benimle değil, Türkiye'yle!"
"KİMSE EDEPSİZLİK YAPMAYA KALKMASIN"
Bunlara göre sadece terör örgütü masum. Bu ülkeyi DAEŞ'e destek veriyormuş gibi anlatacak kadar alçak ve hainler. Bizim edebimize güvenip hiç kimse edepsizlik yapmaya kalkmasın. Biz yalan söylemiz biz mahreme dil uzatmayız. Ama kusura bakmasınlar bu edepsizlere de meydanı bırakmayız.