Suriye'nin kuzeyindeki insanı dramı masaya yatıran Ankara, bölgenin güvenliğini sağlamak için iki seçenekli hareket planı için hazırlıkları başlattı. Terör örgütü IŞİD'in Tel Abyad'dan çekilmesinin ardından rejim güçleriyle birlikte 'Mare' hattına yönelmesi Ankara'yı harekete geçirdi. Genelkurmay, MİT ve Başbakanlık'ta peşpeşe yapılan güvenlik toplantılarının ardından, bölgedeki sivillerin ve muhalif güçlerin doğrudan hedef olacağına dikkat çekilerek bölgede koruyucu kalkan oluşturulmasına karar verildi. Asker ve MİT, cuma gününe kadar harekât planını tamamlamış olacak.
Bölgedeki hassasiyet ve hareketliliğin oluşturabileceği riskler ABD başta olmak üzere koalisyon güçlerini oluşturan ülkelerle paylaşıldı. Operasyonun başlaması için ise son sözü Cumhurbaşkanı ve Başbakan söyleyecek. Uluslararası kamuoyu nezdinde Türkiye'ye yönelik başlatılan propaganda dalgasına karşı Türkiye, güvenlik zirvesinde kararlaştırıldığı şekliyle "IŞİD terör örgütü ile mücadelede kararlıyız" mesajı verecek.
GEREKÇELER ANLATILACAK
Ankara'da peşpeşe gerçekleşen 6 güvenlik toplantısının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu 'askeri hazırlıkların başlatılması' talimatı verdi. İradeyi Genelkurmay'a ileten Davutoğlu, sözkonusu emri Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e de yazılı olarak iletti. Başbakan Davutoğlu'nun yazılı emrine rağmen askerin yine de bazı çekincelerinin olduğu belirtiliyor. Genelkurmay, Suriye'nin kuzeyindeki 'Mare' hattının güvenli hale getirilmesi için başlatılacak operasyonun uluslararası hukuk açısından sorunlara gebe olacağını aktardı. Hükümet bunun önüne geçmek için de hazırlıklara başladı. Dışişleri Bakanlığı, sözkonusu operasyonun gerekçelerini dünyaya anlatmak için diplomasi atağına kalkacak. İlk etapta ABD, Suriye ve İran ile temasa geçilecek.
Alınan bilgilere göre, Suriye sınır hattındaki güvenlik koşulları tek tek masaya yatırılmış durumda. Ankara, Karkamış'tan başlayan ve Öncüpınar'a kadar devam eden 110 kilometrelik hat içinde, fiziki koşullara göre yer yer 28 ila 33 km derinliğe kadar inmeyi planlıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'ye eşzamanlı olarak iki noktadan, Karkamış ve Öncüpınar'dan girmesi bekleniyor.
18 BİN ASKER KATILACAK
Bölgede IŞİD başta olmak üzere 46 farklı silahlı grubun hareket kabiliyeti tek tek takip altına alınmış durumda. Zira 28 km derinlikteki Cerablus bölgesi IŞİD'in kontrolünde bulunuyor. Yer yer inilmesi planlanan 33 km derinlikteki alanlarda ise rejim güçleriyle karşılaşılma ihtimali mevcut. Sınırda güvenli bir tampon bölge oluşturmak için Ankara'nın öngördüğü operasyonuna 18 bin askerin katılması planlanıyor. Ancak askerin tamamı 28-33 km derinliğine girmeyecek. Birliklerin büyük kısmı, her an müdahaleye hazır vaziyette sınır hattında bekletilecek.
PLAN 1
Destek alınacak
Türkiye, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin iki yıldan beri sürdürdüğü hava operasyonlarına dikkat çekecek. Havadan bombardımanlarla değişen dengelerin en çok Türkiye'nin milli güvenliğine tehdit oluşturacak sonuçlar doğurduğunu kaydeden Ankara, sınırötesi operasyon süresince ABD'lilerle sürekli temas halinde olacak. Ankara, süreci eşzamanlı olarak NATO müttefikleriyle de görüşecek. Bu yöntem daha önce Süleyman Şah operasyonunda hayata geçirilmiş ve başta ABD olmak üzere tüm koalisyon güçleri ve NATO üyesi ülkelerden gerekli diplomatik destek alınmıştı. Eğer TSK'nın Suriye operasyonuna uluslararası destek alınırsa, Mehmetçiğin en az 2 yıl süreyle bölgede konuşlanması öngörülüyor.
PLAN 2
Lübnan modeliHarekat için uluslararası desteğin alınamaması durumunda Türkiye, Suriye için 'Güney Lübnan modeli'ni gündeme getirecek. Güney Lübnan modeli bir tampon bölge için Birleşmiş Milletler kararı aranmıyor. İsrail, Lübnan'ın güneyinde Hizbullah kamplarının bulunduğu bölgede kendi güvenliğini gerekçe göstererek tek yanlı tampon bölge ilan etmişti. Suriye'deki çatışmaların sınırımıza dayandığı ve büyük bir göç dalgası ile karşı karşıya kaldığımız bugünlerde Türkiye, tek yanlı tampon bölge kartını elinde tutacak. Bu modelin hayata geçirilmesi durumunda ise asker daha kısa süre bölgede kalacak ama muhalif güçlere vereceği destek ve eğitimle bölgeyi ÖSO güçlerinin koruması altında bırakacak. (Yeni Şafak)