İlk darbe girişiminde başarısız olan paralel yapı, emniyette kalan mensuplarıyla bir hafta sonra ikinci darbe girişiminde bulunuyor ve bu kez aralarında Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan ile 3'üncü havalimanı ve 3'üncü köprü ihalelerinin yapımını üstlenen işadamlarının da bulunduğu birçok ismi gözaltına almaya kalkışıyordu.
EMNİYET MÜDÜRÜ ÇAPKIN 17 ARALIK'TA 17 SAAT KAYBOLDU - TIKLAYIN
17-25 ARALIK DARBE GİRİŞİMİ KRONOLOJİSİ - TIKLAYIN
17 ARALIK DARBESİNİ HAKİMİN NÖBETİ ÖNLEDİ - TIKLAYIN
23 ARALIK PAZARTESİ SAAT: 09.00
Paralel savcılar, İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet Arıbaşı, 17 Aralık soruşturmasını deşifre edip sızdırdığı suçlamasıyla "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırdı. Arıbaş ise İl Emniyet Müdürü Vali Selami Altınok'un yanına çıktı. "Kendisine hiçbir yere ifade vermiyorsun, vermeyeceksin" talimatını veren Altınok'un cevabıyla Arıbaş makamına döndü. Emniyet , İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na "Bu çağrınız mevzuata aykırı" yazısı gönderdi. O savcı, bu kez Arıbaş hakkında yakalama kararı çıkardı. Polisin uygulamayacağını anlayınca da kararı İl Jandarma Komutanlığı'na gönderdi. Jandarmadan jet hızıyla, "bizim sorumluluk bölgemiz değil" yanıtı geldi.
24 ARALIK'TA İSTİFALAR
Sabah ajanslara, operasyonda çocukları gözaltına alınan ve soruşturmaya adı karışan 4 bakanın ardı ardına istifaları düştü. Zafer Çağlayan, Muammer Güler, Erdoğan Bayraktar ve Egemen Bağış'ın istifalarının Başbakan Erdoğan'ın isteği ve talimatıyla gerçekleştiği ortaya çıktı. Emniyetteki görev değişikliklerinin ardından Mali ve Organize Suçlarla Mücadele Şubelerde görevi devralan ekipler 17 Aralık operasyonuna dair bilgi ve belgelerin çalınıp bilgisayar sistemlerinden silindiğini tespit ederek rapor ve tutanak hazırlıyordu.
DARBEYİ FAİLİ MEÇHUL İHBARLARLA KURGULADILAR
HİMMETİN YÜZDE 10'U FETHULLAH GÜLEN'E GİDİYOR - TIKLAYIN
25 ARALIK SABAH 07.00
İlk operasyon konuşulurken ikinci operasyon iddiaları emniyet ve adliye kulislerinde dillendiriliyordu. Yapının medya organları canlı yayın araçlarıyla Vatan Caddesi'nde yerlerini aldı. Başbakan Erdoğan, sabah 08.00'de dört bakanın yerine atama yaparken İçişleri Bakanlığı'na Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala getiriliyordu. Ala ismini duyan paralel yapıya bağlı gazete ve televizyonlarda telaş başladı. Görevden el çektirilince fezleke hazırlama yetkisi kalmayan eski Mali Şube Müdürü Yakup Saygılı ve ekibi, kaçak bir fezleke hazırlayıp alelacele Ergenekon davasının da savcısı olan Muammer Akkaş'a teslim ettiği ortaya çıktı. Aralarında 3. köprü ve 3. havalimanı ihalelerinin üstlenici firmalarının sahiplerinin de bulunduğu 41 kişilik gözaltı listesiyle, mahkemeden bazı işadamlarının mal varlığına el koyma kararı çıkarttıran Akkaş, Bilal Erdoğan için de şüpheli sıfatıyla evrak hazırladı. Emniyet Müdürü Altınok, gözaltı ve arama talimatını, gerekçe ve delillerinin yetersizliği nedeniyle geri çevirdi.
BAŞSAVCI'DAN BASKIN
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Çolakkadı, Akkaş'ı önce makamında görevden el çektirilen polislerle baş başa yakalayıp yanına çağırdı. Kendisinden operasyona dair bilgi istedi. Ancak Akkaş önce buna yanaşmadı. Sonra verdiği bilgi ve iddiaların yetersiz olduğu anlaşılınca Çolakkadı dosyayı Akkaş'ın elinden aldı ve "Bu operasyona izin vermiyorum" diye rest çekti. Böylece paralel savcının operasyon yetkisi kalmadı. Ama Akkaş, akşam adliye önünde yazılı basın açıklaması dağıtarak görülmemiş bir skandala imza attı. "Soruşturma yapmam engellenmiştir" iftirasını atan Akkaş'a, Çolakkadı, basın toplantısıyla yanıt verdi. Akkaş'ı soruşturmanın gizliliğini ihlâl etmekle suçladı.
27 ARALIK ÖĞLE SAATLERİ...
Akkaş 'ın polisin operasyon yapmaması üzerine Jandarma'ya talimat verdiğine ilişkin yazı ortaya çıktı. Özel harekat timleri Başbakan'ın evinin etrafına kaydırıldı. Bilal Erdoğan'ı almak için konutu basmaya kalkışan paralel polisler, karşılarında İçişleri Bakanlığı'nca görevlendirilen "yaklaşan kim olursa olsun vurun" talimatını uygulamaya hazır özel harekatçıları görünce geri çekildi. Konutun önünde bunlar yaşanırken, polislere "Bilal Erdoğan'la birlikte Başbakan'ın da koluna kelepçe vurarak çıkarın" talimatı veren "büyük abi"ler, hayal kırıklığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü koridorlarında "meslek hayatıma mal olsa bile bunu yapacağım" tehditleri savurdu.
YARIN: 'HARAM YEMEDİK' DİYENLERİN MARİFETLERİ