Ergenekon soruşturması kapsamında Savcı Mesut Erdinç Bayhan,
Tuncay Güney hakkında yakalama kararı çıkartılmasını talep etti. Sulh Ceza Hakimliği ise talebi kabul etti. Savcılık, Kanada'da yaşayan Güney hakkında yakalama kararı çıkardı. Ancak Güney, yurt dışında olduğu için Adalet Bakanlığı aracılığıyla İnterpol'e başvurularak 'kırmızı bülten çıkarılması' talep edilecek.
Kanada'da yaşayan Tuncay Güney, Ergenekon davasının firari şüphelisiydi. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. Maddesi uyarınca hakkında yakalama kararı çıkarılan Güney'e "Ergenekon Terör Örgütü Üyeliği ve casusluk" iddiası yöneltiliyor. Yakalama gerekçesinde Güney hakkında kuvvetli suç şüphesinin var olduğu belirtildi.
Ergenekon soruşturmasının ilk günlerinde, örgüt hakkında verdiği ifadelerle gündem olan Güney yıllardır Kanada'da yaşıyor. Güney Ergenekon soruşturmasının "firari şüphelisiydi."
TUNCAY GÜNEY MİT'İN İPEK'İYDİ
Ergenekon örgütünün ortaya çıkmasına neden olan Tuncay Güney'in 'İPEK' kod adlı MİT elemanı olduğu ortaya çıktı. Güney, Türkiye-İran Masası'nda çalışıyordu.
2001 yılında poliste verdiği ifadelerle ilk kez Ergenekon terör örgütünün ortaya çıkmasına neden olan Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğu, üstelik MİT'teki kod adının da "İPEK" olduğu ortaya çıktı. SABAH'ın elde ettiği çok gizli bilgiye göre Tuncay Güney, İPEK kod adıyla MİT'in Türkiye-İran Masası'na bağlı olarak görev yapıyordu. Ancak sonradan MİT, Tuncay Güney'i JİTEM ve Ergenekon'un içine sızdırdı. Güney polisteki sorgusunda deşifre olunca, dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun tarafından ABD'ye gönderildi. Tuncay Güney'in MİT elemanı olduğunu eski MİT Kontrterör Daire Başkan Yardımcısı Mehmet Eymür de üstü örtülü biçimde yazmıştı. Eymür, Atin.org adlı sitede Aydınlık dergisi ve avukat Ceyhan Mumcu'ya yazdığı yanıtta "Tuncay Güney'den bahsetmişsin. Bir istihbarat elemanı. Yetenekli birisi. Sizin ekibe başarılı bir şekilde sızmış. İpliğinizi pazara çıkarmış. Zokayı fena yemişsiniz" demişti.
TUĞCU MİT'E SOKTU
Güney MİT'e çok genç yaşlarda, MİT İstanbul Bölge Başkanı Galip Tuğcu tarafından kazandırıldı. 1990'lı yıllarda önce "Gerici Faaliyetler Şubesi" sonra da İran Masası'na bağlı çalışan Güney, bu amaçla genç bir gazeteci kimliğiyle, Ortadoğu'daki liderlerle yüzyüze görüşmeler yaptı. Ancak 1992 yılında MİT Güney'in görevini değiştirdi. JİTEM ve Ergenekon'a sızma görevi verilen Güney, ilk kez bu tarihte albay rütbesiyle Ağrı'da görev yapan Veli Küçük ile tanıştı. 1996-97 yıllarında Susurluk skandalı sırasında MİT için önemli bir bilgi kaynağı olan Güney, hem Susurluk hem de 28 Şubat sürecinde elde ettiği bilgileri, MİT'in çalışma merkezi olarak kullandığı İstanbul Dolmabahçe Sarayı Harem Dairesi'ne götürüyordu. Ancak Güney'in kimliği 2001 yılında dönemin İstanbul Organize Suçlar Şubesi Müdürü Adil Serdar Saçan tarafından yapılan sorguda deşifre edildi. İddiaya göre Güney'in JİTEM kimliğinin deşifre olmasını istemeyen Veli Küçük, Güney'in serbest kalmasını sağladı. Tam bu noktada MİT de devreye girdi.
ABD'YE BÖYLE KAÇIRILDI
Bizzat MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, CİA ile temas kurarak Güney'e 10 yıllık ABD vizesi aldı. Güney kendi adına pasaport ile MİT İstanbul Bölge Başkanı Kubilay Günay'ın ekibi eşliğinde THY'nin New York tarifeli uçağıyla ABD'ye gönderildi. New York'ta Güney'i karşılayanlar, Güney'i Manhattan 301 East 94 Street adresindeki The Marmara Oteli'ne yerleştirdi. Bir hafta sonra Manhattan Postanesi'nin yanındaki gökdelende, Türk istihbaratının kullandığı bir daireye geçti ve 1 yıl boyunca burada yaşadı. Elemanı Güney vasıtasıyla Ergenekon'u bildiği halde yetkili mercileri haberdar etmeme suçlamasıyla karşı karşıya kalmamak için MİT tam da bu tarihten bir yıl sonra ilk kez resmi bir rapor hazırladı. MİT'in 2003'te Başbakanlık'a gönderdiği yazıda, "2002'de postayla ulaşan 6 adet CD ve 2 sayfalık isimsiz mektupta Ergenekon ile ilgili istihbarat alındığı" belirtildi. MİT'in Güney'le ilgili ilk kez Tuncay Güney İPEK olarak bahsetmesi savcı Zekeriya Öz'ün de dikkatinden kaçmadı. Savcı Öz, Tuncay Güney'den elde edilen, "MİT Müsteşarlığı" başlıklı gizli ibareli 1996/114 sayı numaralı Yusuf Balbay ve Dinçer Bozak imzalı belge nedeniyle, MİT'ten Güney'le ilgili bilgiyi resmi olarak istemişti.
Ergenekon Terör Örgütü kapsamında Kanada'da yaşayan Tuncay Güney hakkında yakalama kararı alındı. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mesut Erdinç Bayhan, Güney hakkında Kırmızı Bülten çıkarılacağını kaydetti.
Ergenekon Teör Örgütü kapsamında verdiği ifadelerle gündeme gelen Tuncay Güney Kanada'da yaşıyor.
TUNCAY GÜNEY KİMDİR?
Tuncay Güney, (kod adı: İpek, d. 25 Ağustos 1972, Gölet köyü, Kargı, Çorum); Türk casus, gazeteci, televizyoncu, New York Institute isimli web sitesinin genel yayın yönetmeni. JİTEM, Ergenekon, Paralel yapı ve İşçi Partisi'nin içine sızdığı ve burada edindiği bilgileri Mehmet Eymür'e ulaştırdığı iddia edilmektedir.
1990'lı yıllarda çeşitli gazete ve televizyonlarda çalışan Tuncay Güney, 2001'de otomobil dolandırılcılığı iddiasıyla gözaltına alınmıştır. 2008'de açılan Ergenekon davasında, Güney'in 2001 yılında işyerinde bulunan belgeler büyük önem teşkil ediyor. Davanın iki iddianamesinde adı yüzlerce defa geçen "Ergenekon'un kilit ismi" Güney davada sanık ya da tanık değil firarî şüpheli olarak görünüyor.
MEDYA KARİYERİ
1980'lerin sonunda Pertevniyal Lisesi'nde öğrenciyken matematik öğretmeni kendisini Sabah gazetesinden Tevfik Yener'e gönderdi. Yener'in yardımıyla ofisboy olarak işe başlayan Güney, bir süre sonra Sabah gazetesinin eklerinde çalışmaya başladı. Ancak Yener'in Amerika'ya gitmesinden sonra işten çıkarıldı. Tevfik Yener'in Amerika'dan dönmesinden sonra Milliyet gazetesi için magazin dergisi hazırlamaya başlaması üzerine, bu derginin teknik bölümünde de grafikerlik görevini üstlendi. Ancak Yener, Amerika'ya gidince tekrar işsiz kaldı. 1991 yılında Samanyolu televizyonunda Gündemdekiler adlı programı yapmaya başladı. Samanyolu TV'nin yapım şirketi Işık Prodüksiyon'da işe başlayan Güney 1994 yılı içerisinde altı ay boyunca Doruktakiler isimli bir program daha hazırladı. STV'deki bu programına pek çok ünlüyü misafir etti. Güney birkaç yıl sonra STV'den de ayrıldı.
STV'den sonra Tercüman gazetesinde ardından da HBB televizyonunda çalışmaya başladı. Daha sonra ise Akşam gazetesine geçti. Susurluk Skandalı'nın gündemde olduğu bu dönemde Abdullah Çatlı ve İbrahim Şahin'in bir düğünde çekilen fotoğrafını Kanal D'ye satmıştır. Akşam gazetesinin o dönem genel yayın yönetmeni Behiç Kılıç Tuncay Güney'in gazetenin muhabiri değil muhbiri olduğunu olduğunu söylemektedir. Kılıç, o dönemde JİTEM'in yoğun olarak kullandığı, böyle elemanları olduğunu ve sipariş ettikleri bilgileri zaman zaman onun imzasıyla yayımladıklarını açıklamıştır. Kılıç, Güney'in Amerikalıların İskenderun üzerinden Irak'ın kuzeyine silah sevkıyatı yaptığına dair hazırladığı kapsamlı bir habere İstanbul'daki Amerikan Konsolosluğu'nun tepki göstermesinden sonra ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği görevinde de bulunacak olan Robert Pearson'ı gazeteye getirdiğini ve kendilerinin bu ilişkiye çok şaşırdıklarını söylemiştir.
Güney, 1996 yılında Akşam'dan da ayrıldı. 1998 Ocak ayından itibaren yayın hayatına yeni başlayan Turgut Büyükdağ'ın sahibi olduğu ve Ergenekon davasında yargılanan tutuklu sanıklardan Ümit Oğuztan'ın genel yayın yönetmenlğini yaptığı haftalık Yeni Strateji dergisinin haber koordinatörlüğü görevine başladı. Bu sıralarda, Güney'in sahte kimlik ve diploma hazırlamak gibi işlere adının karıştığına dair iddialar da bulunuyor. Ancak Tuncay Güney bu iddiaları reddetmektedir.
KİŞİSEL YAŞAMI
25 Ağustos 1972'de Çorum'un Kargı ilçesine bağlı Gölet köyü'nde dünyaya geldi. Beşiktaş'taki Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu'nda teknisyen olarak çalışan Ali Güney ve ev hanımı Ayşe Güney'in üçüncü çocuğu olan Tuncay Güney, bir yaşını doldurmadan ailesiyle Çorum'un Kargı ilçesinden İstanbul'daki, Gültepe semtinin Harmantepe mahallesine yerleşti.[4] 1984 yılında aynı köyden Mithat Ulusoy isimli bir tanıdıkları sayesinde Ayazağa'daki yatılı bir Kuran kursuna yazıldı. Bu dönem Kuran kursuyla beraber Ayazağa Ortaokulu'na da devam etti. Tuncay Güney, Kuran kursuna gönderilmesi ile ilgili olarak ailesinin Mısır'dan Türkiye'ye göç ederek Kargı'ya yerleşen Yahudi kökenli, Sabetaycı bir aile olduğunu ve Sabetaycıların çocuklarını bu kursa gönderdiklerini söylemektedir.[4][23] Annesi Ayşe Güney ise oğlunun Yahudi olduğu yönündeki sözlerinin sorulması üzerine "Oğlum Yahudiyiz diyorsa Yahudiyiz. Yahudi olmak suç mu? Günah mı? Ben onu hak yolunda yetiştirdim. Ona Zebur'u, Tevrat'ı, İncil'i ve Kuran'ı da okuttum." diye cevap vermektedir.
Orta ikinci sınıfta okurken, Refah Partisi'nin eski Kağıthane Belediye Başkanı Arif Calban ile İstanbul Çeliktepe'de bir düğme atölyesinde tanışmıştır. Tuncay Güney'i delikanlılık çağından tanıdığını söyleyen Calban, onu "iyi, zeki, fırtına gibi bir çocuk" olarak tanımlıyor.
Medyada yer alan bilgilere göre Güney 1986'da Pertevniyal Lisesi'nde öğrenci ve lise 1. sınıftan terk. Ancak lisenin müdürü Aziz Yeniyol, böyle bir öğrencileri olmadığını belirtiyor. Güney ise ısrarla Pertevniyal'den çok Bedrettin Dalan'ın İstek Vakfı'na ait Tarabya Kemal Atatürk Lisesi'ne gidip geldiğini belirtmektedir.
1990'lı yıllarda çeşitli medya kuruluşlarında çalıştıktan sonra 5 Mayıs 1997'de askere alındı. Kars Ardahan 9. Tabur Usta Birliği'ndeki GATA'dan aldığı bir psikiyatri raporu ile eşcinsel olduğu gerekçesiyle askerlikten muaf tutuldu.[24] Güney'in eşcinsel raporu aldığı belirtilse de, Güney bunu reddetmekte ama pek çok eşcinselin askerlikten men raporu almasına yardımcı olduğunu kabul etmektedir. Güney'in askerlik yaptığı dönemdeki şu an emekli olan tugay komutanının oğlu Ergenekon davasının tutuklu sanıkları arasındadır.
Askerliğinin ardından kayınbiraderi Adem Taşdemir'in kardeşi olan Rabia ile iki yıllık bir evlilik yaşadı.[58] Rabia Taşdemir dışında Güney'in 28 Eylül 1993'de Nuray Güney ile evlendiği ve bir yıl sonra boşandığı biliniyor. Güney'in eski eşi, karı koca olmadıklarını, bu nedenle de çocuklarının bulunmadığını ve hiçbir araya gelmediklerini belirtmektedir. Nuray Güney 1994 yılında verdiği boşanma dilekçesinde de, "eşinin kendisinden sürekli para kopardığını" öne sürmüştür
ABD VE KANADA'DAKİ YAŞAMI
Pasaportunda, Amerika'dan 4 Şubat 1999'da 10 yıl süreli turist vizesi aldığı gözüken Güney, ABD'deki ilk zamanlarında günde 16 saat bir benzin istasyonunda çalışıyordu. Güney'e ABD'de bulunduğu süre içinde ve sonrasında da en çok yardımcı olan kişiyse Mardin Dargeçit doğumlu bir evanjelist olan Yakup Can'dır. Yakup Can, Güney'i ilk kez gördüğünde çok kötü durumda olduğunu söylemektedir. Can, uzun bir süre Güney'in çalıştığı benzin istasyonundaki tek izin gününde Eski Ahit üzerine çalıştıklarını ve Güney'in 2004 yılında Hristiyanlığa geçtiğini söylemektedir.
Güney, daha sonra Kanada'ya geçmiş ve burada Yahudi olmuştur. Ancak, Güney'in gerçekten Yahudi olmadığı konusunda da iddialar vardır. Çünkü Tuncay Güney'in, ne rabbi olarak çalıştığı ve ABD ile Kanada'da insanlara dil eğitimi de veren bir sosyal merkez olan Jacob House (İbranice: B'nai Yakov) adlı kuruluş,[61] ne de Toronto'daki Yahudi Cemaatleri Federasyonu'na veya Toronto Rabbiler Komitesi'ne kayıtlı değildir. Güney'i tanıyan kişiler ise, Güney'in kendini Yahudi olarak göstermesini Ergenekon soruşturmasından korkmasından dolayı sırtını güçlü bir yere dayamak istemesinden kaynaklandığı iddia etmektedir. Güney'i 2004 yılında Kanada'da tanıyan bir grup Türk, kendisinin daha çok koyu Hıristiyanlar ile birlikte olduğunu belirtmektedir. 2005 yılında Güney Kanada Türk Dernekleri Federasyonu'nun yürütme kurulu seçimlerine girmiştir. Güney'in bu federasyonda ilk olarak istekli çalışması sayesinde sempati topladığı, fakat sivri dili nedeniyle topladığı tepki yüzünden seçimlerden çekilmek zorunda kaldığı belirtilmektedir.
TUNCAY GÜNEY: BATI TÜRKİYE'DE DERİN OPERASYON YAPIYOR
GÜNEY'DEN ŞOK AÇIKLAMA: MUMCU VE İPEKÇİ ABAS'IN EKİBİNDEYDİ