Time Dergisi mutlaka görülmesi gereken yerleri sıraladı. Sıralamada birbirinden ilginç birçok kişinin duymadığı yerler de var. İşte Time dergisinin seçtiği, mutlaka görülmesi gereken yerler... 1- PANDORA PARKI (ABD) ABD'nin Florida eyaletinde bulunan 'Avatar' temalı Pandora Parkı 2017 yılında açıldı. 2009 yılında vizyona giren Avatar filminde hayran kaldığımız, büyüleyen ışıltılı ormanlara sahip Pandora gezegeninin parkında şey detay düşünülmüş. Walt Disney World'un girişimiyle kurulan Pandora parkında filmdeki ışıldayan ormanların içinde gezilebilir, Na'vi nehrinde bot gezisine çıkılabilir. Parkta filmdeki uçan kayalıklar bile unutulmadı. 2- SEOULLO 7017 (GÜNEY KORE) Güney Kore'nin başkenti Seul'de bulunan Seoullo 7017 isimli kamusal park, 983 metrelik viyadük araçlara kapatılarak tamamıyla halkın yürüyüş yolu olarak kullanabileceği bir botanik bahçesine dönüştürüldü. Uzun bir yürüyüş parkuru olarak yenilenen parkta 200 farklı yerel ağaç, bitki ve çiçek türü bulunuyor. MVRDV kurucusu Winy Maas, 'Bu gökyüzü bahçesi aynı zamanda Güney Kore'nin doğal mirasının parçalarını gözler önüne seren canlı bir bitki sözlüğü görevi üstleniyor' diyor. Park, her biri kendine özgü bir parfümü, kompozisyonu ve kimliği bulunan bir dizi küçük bahçeden oluşuyor. Peyzaj ise mevsime göre değişime uğruyor: Sonbaharda Aceraceae ailesinin parlak renkli yaprakları, baharda kiraz ağaçlarının ve rhododendronların çiçekleri, kışın kozaklı ağaçlar, yazınsa meyve ağaçları ön plana çıkıyor.Birçok merdiven, asansör ve köprüyle şehir parka bağlanıyor. Geceleri ise gökyüzü bahçesi şehir ışıklarıyla tezat oluşturacak şekilde mavi ışıklarla aydınlatılıyor. Seoullo 7017 haftanın 7 günü 24 saat boyunca halka açık. 3- ZEITZ AFRİKA MODERN SANAT MÜZESİ (GÜNEY AFRİKA) Güney Afrika'nın başkenti Cape Town'da bulunan Zeitz Afrika Modern Sanat Müzesi, dünyada Afrika modern sanat eserlerine ayrılmış en büyük müze. Londra temelli Heatherwick Studio tarafından tasarlanan müze, eski bir yapıya kattığı dikkat çeken cephe ve iç tasarımıyla oldukça ilginç bir proje. 9 kata yayılmış Zeitz Afrika Modern Sanat Müzesi, toplamda 9500 metrekare tasarlanmış alanı barındırıyor. Tüm bu yeni müze eklentileri tarihi bir tahıl ambarı içinde şekillenmiş. Müzenin merkezinde bir atrium ve galeri alanı bulunuyor. Bu alanlar eski tahıl ambarını saran, ağır, gözenekli, 42 beton boru strüktürden oluşturulmuş. Bunlar dışında Zeitz Afrika Modern Sanat Müzesi, 80 sergi alanı, teras heykel bahçesi, eserlerin saklanıp korunacağı büyük bir depo, kitapçı, restaurant, bar ve okuma odaları barındırıyor. 4- LASCAUX IV MAĞARALARI MÜZESİ (FRANSA) Fransa'daki Montignac'da bulunan yeni uluslararası Lascaux IV Mağaraları Müzesi, ziyaretçilerine tarih öncesi Lascaux mağara resimlerine dair eğitici bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Spiritüel ve tarihi önemi nedeniyle arkeologlar tarafından 'Tarih Öncesinin Sistina Şapeli' olarak gösterilen 20 bin yıllık Lascaux Mağaraları, Paleolitik Dönem'e ait en iyi sanat örneklerini günümüze taşıyor. Yeni Lascaux IV Mağaraları Müzesi, sık bir ormanın ortasındaki iki farklı arazinin tam kesişim noktasında, korunmuş bir tarımsal alan olan Vezere Vadisi üzerinde yer alıyor. Snohetta müzeyi, araziyi tam ikiye bölen bir yarık gibi tasarlayarak ziyaretçileri tarih öncesinin merak uyandırıcı dünyasına davet ediyor. Mimarlık ofisi, mağara replikası deneyimini yaratırken çağdaş tasarım metodlarını uygulayarak reprodüksiyon düzenlemelerinde karşılaşılan potansiyel tuzaklara düşmekten kendini kurtarmış. Tasarımda kullanılan malzeme ve geometri, görsel etkiyi zayıflatmadan ziyaretçilerin kendilerini bir reprodüksiyonun içinde olduklarını açıkça anlamalarına yol açıyor. Müze, biçimsel anlamda çevresindeki doğa, tarımsal alanlar ve arazi üzerindeki kaya formasyonlarıyla bağlantı kuran son derece bütünsel ve ölçülü bir ifadeye sahip. 5- ELBPHILHARMONIE (ALMANYA) Almanya'nın Hamburg kentindeki yeni konser merkezi Elbphilharmonie'nin tasarımı Berlin'de inşa edilecek 20. Yüzyıl Müzesini de tasarlayan İsviçreli mimarlık bürosu Herzog & de Meuron'a ait. Bu bina Alman yapı kültüründe akılcılık ve mükemmeliyetin temsili. Süddeutsche Zeitung, İsviçreli mimarlar Jacques Herzog ve Pierre de Meuron tarafından tasarlanan ve aynı zamanda içinde hem bir otel, hem lüks daireler, hem de kamuya açık alanlar barındıran Elbphilharmonie ile 'Hamburg'un yeni bir mücevhere kavuştuğu' yorumunu yaptı. 6- KRAL ABDULAZİZ DÜNYA KÜLTÜR MERKEZİ (SUUDİ ARABİSTAN) Suudi Arabistan'ın Dahran kentindeki Kral Abdulaziz Dünya Kültür Merkezi, Kraliyet'te kültürel gelişmeyi teşvik etmek için Saudi Aramco Petrol Şirketi'nin girişimi ile hayata geçirildi. Norveç merkezli mimarlık şirketi Snohetta tarafından Suudi Arabistan'da yaklaşık 10 yıldır yapımı devam eden Kral Abdulaziz Dünya Kültür Merkezi'nde oditoryum, kütüphane, müze, sergi ve sinema salonları bulunuyor. Mimarisi tamamen Suudi Arabistan'ın jeolojisininden ve petrol kaynaklı belirgin kaya oluşumlarından esinlenilmiş. Kompleksin merkezinde yükselen monolitik bir kule bulunmakta. 7- CASA VICENS (İSPANYA) İspanya'nın Barselona kentinde bulunan göz alıcı mimariye sahip olan Casa Vicens binası (Vicens Evi), dünyaca ünlü İspanyol mimar Antoni Gaudi tarafından Vicens ailesi için 1883-1888 tarihleri arasında inşa edildi. Casa Vicens, Gaudi'nin Barselona'daki ilk eseri olan bir evdi. 8- LOUVRE ABU DABİ (BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ) Paris'teki müzeden daha fazla esere ev sahipliği yapan olan BAE'nin başkenti Abu Dhabi'deki Louvre Müzesi 2017'de açıldı. Louvre Abu Dabi projesi, 2007 yılında Fransa ile yapılan anlaşma sonucu başlatıldı. 2012'de yapılması beklenen resmi açılış, petrol fiyatlarındaki düşüş ve küresel kriz gibi nedenlerle ertelendi. Müze, çöl güneşini içeri alacak şekilde tasarlandı. 55 oda ve 23 sabit sergi alanından oluşan müzenin en dikkat çeken özelliği, kafes şeklindeki kubbesi. Kubbe ziyaretçileri kavurucu sıcaktan korurken, doğal ışığın da içeri sızmasını sağlıyor Louvre Abu Dabi, kenti kültürler haritasına yerleştirmeyi hedefleyen BAE için önemli bir proje. Louvre ismini kullanabilmek ve Paris'te bulunan eserleri sergileyebilmek için, Fransa'ya yüz milyonlarca dolar ödendi. 9- MITHRAEUM (İNGİLTERE) İngiltere'nin başkenti Londra'da bulunan ve kısa bir süre önce kapsamlı bir rekonstrüksiyon çalışmaları tamamlandıktan sonra halkın ziyaretine açılan Roma İmparatorluğu'nun tanrısı Mithra adına inşa edilmiş yeraltı tapınağın iç görünümü. 10- THE GOLDEN BRİDGE (VİETNAM) Vietnam'ın Da Nang bölgesindeki Ba Na Tepeleri üzerine kurulan köprü, ülkenin son dönemdeki en popüler mekanı haline gelmeyi başardı. Fantastik kitaplardan fırlamış gibi görünen köprünün zeminle bağlantısını sağlayan ayakları, taştan devasa iki el tarafından tutuluyormuş gibi inşa edilmiş. 150 metrelik Altın Köprü'ye gelen ziyaretçi sayısının 1.5 milyon kişiyi aşması bekleniyor. 2 milyar dolara mal olan projenin tasarımındaki detaylar köprüyü diğerlerinden farklı kılıyor. Altın Köprü'nün en dikkat çekici özelliklerinden biri de deniz seviyesinden 1400 metre yüksekte Ba Na Teperi'nde inşa edilmiş olması. 11- TIANJIN BINHAI KÜTÜPHANESİ (ÇİN) Çin'in Tianjin kentindeki dev kütüphane 2017 yılının kasım ayında açıldı. Yapımı 3 yıl süren, toplamda 1.2 milyon kitap barındırabilen kütüphane 3 bin metrekareden daha geniş bir alan üzerine kurulu. 5 kattan oluşan kütüphanenin toplam kapalı alanı ise 33 bin 700 metrekare. Ortasında küre şeklinde bir oditoryum olan kütüphane 360 derecelik panoramik bir açıya sahip. Kütüphane binası aynı zamanda birçok kültür-sanat etkinliği için de yeni bir mekan oluşturuyor. 12- ZARYADYE PARK (RUSYA) Rusya'nın başkenti Moskova'da 2017'de hizmete giren Zaryadye Parkı, günün her saatinde ziyaretçilerin ilgi odağı haline geldi. Park, Moskova Nehri'ne uzanan 70 metrelik konsol, beş pavyon, iki amfitiyatro ve bir filarmonik konser salonunu içinde barındırıyor. Proje, son elli yılda Moskova'da açılmış olan ilk büyük ölçekli kent parkı olma özelliğini taşıyor. Rusya'nın farklı iklim özelliklerine ait payzaj unsurları birlikte kullanılarak oluşturulan teraslar, aktif ve pasif iklim kontrol stratejilerini destekliyor. Planlanmış bir rota üzerinde yer alan, performans mekanları, kültürel pavilyonlar, toplanma ve dinlenme alanları olarak tanımlanan bölümler, Moskova manzarasına hakim gözlem noktaları ile bağlantılı hale geliyor. Şehrin sert iklimini yumuşatmayı hedefleyen yapay çevre elemanları, doğa keşfi için planlanan çeşitli sosyal ve kültürel programlar, uzun süreli sürdürülebilir yönetim modeli gibi müdahaleleri kapsayan bütüncül stratejiler, ziyaretçilerin yılın her döneminde parkı aktif bir şekilde kullanmalarına olanak sağlıyor.