Havaların ısınması, çiçeklerin açması, bitki örtüsünün yeniden canlanması baharın gelişinin müjdecisi. Bahar gelir de kutlanmaz mı? Hintliler bu soruya “tabii ki kutlanır” cevabını vermiş olacaklar ki baharın gelişini Holi Festivali; diğer adıyla Renklerin Festivali’yle kutluyorlar. Festival adına yaraşır bir şekilde gerçekleşiyor; Hint halkı rengârenk toprak boyaları, önce yüzlerine sürüyor daha sonra ise birbirlerinin vücutlarına atıyorlar. İnsanların üzerine dökülen, etrafa saçılan boyalar, baharın gelişiyle başlayan çok renkliliği ve yeniden doğuşu simgeliyor. Festivalin tarihi, efsanelere ve mitolojilere dayanıyor. Hint mitolojisine göre kötülüklerin kralı Hiranyakaşipu, Hindu tanrısı Brahma tarafından ölümsüzlükle ödüllendirilir. Zamanla küstah ve kibirli biri olmaya başlayan Hiranyakaşipu, herkesin sadece ona itaat etmesini ister. Bunun üzerine oğlu Prablah, babasına karşı çıkar ve ona itaat etmeyi reddeder. Hiranyakaşipu birçok defa oğlu Prablah’ı öldürmeye çalışır ama her seferinde diğer tanrı Vishnu, Prablah’ı kurtarır. En sonunda Hiranyakaşipu, onu kız kardeşinin kucağında uyurken yakmayı planlar. Ancak kız kardeşi Holika’nın üzerindeki şal ateşte yanmamaktadır. Holika, kendi hayatını tehlikeye atıp kardeşi Prablah’ı kurtarmak için şalını üzerinden çıkarıp ona verir. Prablah kurtulur fakat Holika orada ölür. Hindu tanrısı Vishnu bunun üzerine Hiranyakaşipu’yu öldürerek yerine oğlunu getirir. İyinin kötüye karşı zaferini simgeleyen Holika’dan esinlenilerek Holi adı verilen bu festival, her yıl baharın gelişinde dolunay zamanı kutlanır. Özellikle Holika’nın kül hâline geldiği sahne, efsaneyi yaşatmak adına her yıl gerçekleştirilir. Festivalin başlamasından önce insanlar yakılacak ateş için odun ve tahta toplamaya başlarlar. Bir kukla, şeytana edilen küfürlerle büyük ateşte yakılır ve ardından hep bir ağzıdan “Holi-hai!” bağırışları yükselir. Holi’nin son gününde insanlar, yakılan ateşten biraz alıp evlerine götürürler. Böylece evlerinin ve bedenlerinin kötülüklerinden korunduğuna inanırlar. Festivalin ikinci yani son günü, renklerin günüdür. Günler önceden marketler ve sokaklar, farklı renk boyalarla dolmaya başlar. Bu günlerde kırmızı, sarı, mor, yeşil, mavi gibi birçok rengi sokaklarda görmeniz mümkündür. Bu, hem insanlara enerji verir hem de onları günler öncesinden festivale hazırlar. Festival dönemi, toprak boyaları marketlerde bulmanız mümkündür ancak bazıları renkleri kendi kendilerine tesu ve palash adı verilen bitkilerden yaparlar. Bu konuda tercihinizin ne olduğu çok da önemli değildir çünkü bu festivalde herkesin amacı eğlenmek ve baharın gelişini kutlamaktır. Şarkılar söylenir, danslar edilir, insanlar birbirilerine boya fırlatırlar ve bahar tüm renklerini sokaklara, insanlara taşımış olur. Festivalin bu geleneği ise yine tanrılar arasında geçen bir mitolojiye dayanır. Mitolojiye göre, Hint tanrısı Lord Krishna arkadaşı Radha’yı kıskanır çünkü kendisi karanlık bir tene sahipken Radha’nın teni rengârenktir. Küçük Krishna, doğanın bu adaletsizliği karşısında annesi Yashoda’ya dert yanar. Annesi oğlu Krishna’nın gönlünü almak için yüzünü Radha’nınki gibi kendi seçtiği renklerde boyamayı teklif eder. Krishna bu teklifi seve seve kabul eder ve yüzünü boyatır. Festivalde her renk kendine göre anlam bir içerir: Festivalde bir diğer eğlenceli unsur ise kaymak kabını kırma geleneğidir. Bu gelenek, daha çok Maharashta ve Gujarat şehirlerinde coşkuyla kutlanır. Burada bir kaymak kabı sokakta yüksekte asılı olur. Kadınlar bir yandan Holi halk şarkıları söylerken diğer yandan da ellerindeki suları erkeklere sıçratırlar. Bu sırada erkeklerden meydana gelmiş büyük bir insan piramidinin en tepesindeki kişi başıyla kabı devirmeye çalışır. Gelenek, rivâyete göre Lord Krishna’nın köyde girebildiği her evden kaymak çalması ve kadınların da kaymakları küçük Krishna’dan saklamak için yükseğe koymasıyla başlamıştır. İki gün süren bu kısa festivalde, eğlence üst seviyelerdedir. İlk gün yakılan ateşle kötü ruhlardan arınan ve iyiliği kutlayan halk, ikinci gün baharı tüm renkleriyle karşılar.