SİNEM BARKIN Haberleriyle gündemi belirleyen dergi Aktüel'in haberine göre giderek artan sezaryen oranları 'normal doğum mu, sezaryen mi' tartışmasını yeniden gündeme getirdi. Sağlık Bakanlığı “Doğum Eylemi Yönetim Rehberi” ile yüzde 40’ı aşan sezaryen oranına karşı aldığı önlemleri birer birer hayata geçiriyor. Anne adaylarına ve doktorlara normal doğumu teşvik eğitimleri planlanıyor. Elektif (ihtiyaca bağlı olmayan) sezaryen sebebiyle bugüne kadar 80 hekim eğitime alınmış. Peki, geçmiş yıllarda yüzde 20’yi geçmeyen sezaryen oranları kısa zamanda nasıl yüzde 40’a dayandı? Hatta bazı bölgelerde bu oran yüzde 63’e ulaştı... Sezaryenin hem anne, hem bebek, hem de doktor açısından konfor olması elbette en büyük sebep. Doğumun nasıl olması gerektiği konusunda ülkemizde de uzmanların görüşleri farklı farklı. Türk Jinekoloji ve Obstetrik Derneği Başkanı Prof.Dr. İsmail Mete İtil hekimlerin zorunlu olmadıkça sezaryene başvurmamaları görüşünde. İstanbul Doğum Akademi’sinden Op. Dr. Hakan Çoker de doğal doğumun destekçilerinden. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Şahmay ise tam tersi görüşte. Şahmay, sezaryenin anne ve çocuk sağlığı için gerekli olduğunu savunuyor. Sonuç olarak farklı görüşler karar vermeyi zorlaştırıyor. Bu noktada anne adaylarına tavsiyemiz en doğru tercih için kendilerine ve doktorlarına güvenmeleri... BENNU GEREDE (FOTOĞRAF SANATÇISI) Hem de adı üstünde doğal! Hissettirdiklerinin ise tarifi kolay değil. Benim için sanki fırtınaların koptuğu bir anda denizin ortasında kalıp boşluğa düşmek ve hemen ardından güneşin doğuşuna tanıklık etmek gibi. Yaşadığınız en büyük hazları düşünün, hepsinden daha büyük bir haz bu. Doğumlarımın hepsini normal yaptım. Ufaklık meydana çıksın beşinciyi düşünebilirim.” RAKAMLARLA SEZARYEN * 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması sonuçlarına göre, Doğu’da kırsal alanda yüzde 8 olan oran, Batı’da özellikle İstanbul, Batı Marmara ve Batı Karadeniz bölgelerinde yüzde 80’e varıyor. OP. DR. HAKAN ÇOKER İSTANBUL DOĞUM AKADEMİSİ Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Lamaze Organizasyonu kanıta dayalı uygulamaları ortaya koyarak, doğumun olmazsa olmazlarını şöyle sıralıyor: Doğum kendi başlamalı, annelere doğumda hareket özgürlüğü verilmeli, doğum yapan kadınlara duygusal ve fiziksel destek verilmeli, doğum eylemi boyunca rutin müdahalelerden kaçınılmalı, doğumda doğal ve aktif ıkınma teknikleri tercih edilmeli ve doğum sonrasında anne ve bebeği birarada tutulmalı. * Ağrısız doğum mümkün mü? Peki, bu kadınlar hiç zorlanmadılar mı? Elbette zorlandılar, terlediler, tıpkı bir sporcu gibi... Birçok sporcu maçlarda sakatlansa bile bunu fark etmez. Çünkü zihni ve hormonları başarıya odaklanmıştır. Ama bizim hedefimiz ağrısız bir doğum değil. Hedefimiz doğumun sanıldığı kadar katlanılmayacak ve dayanılamayacak bir eylem olmadığıdır. * Anne adayını normal doğuma ikna etmek/ hazırlamak için ne yapmak gerekir? * Normal doğum neden tercih edilmeli? “Zihni temizlemek şart” “Annelerin aklına normal denince acılar, çığlıklar, kanlar geliyor. Normal doğum yapmanın vajinayı bozduğu, cinselliği etkilediği inancı da doğumun şeklini etkileyebiliyor. Kadın seks hayatının bozulacağını ve eşinin kendinden uzaklaşacağını düşünüyor. Doğumunun şeklini, yerini, yanında kimler bulunacağını, kimin nasıl müdahale edeceğini bilemeyen kişi de doğum şekliyle ilgili soru işaretleri taşıyor. Doğal doğumda salgılanan hormonlar hem doğumun kendisi hem de anne bebek ilişkisi için önemli. Emzirme, annenin fiziksel olarak hızlı toparlanması, salgılanmaya devam eden hormonlarla beraber doğum sonrası depresyonun azalması gibi avantajları saymakla bitmez. Korkulardan arınmış, rahat ve huzurlu bir doğum için anne adayını psikolojik, fizyolojik ve zihinsel olarak hazırlanmak gerekiyor.” “Ebeler sistemin dışına itiliyor” “Sistem rant sebebiyle sezaryeni destekliyor. Bir doktor günde dört sezaryen yapabilir. Oysa doğum uzun bir süreç, kimse bu süreyi beklemek istemiyor. Anne adayları korkutularak sezaryene yönlendiriliyor. Oysa doğum ebenin işi, doktorun işi patalojik. Tarih boyunca doğum sırasında annenin başında bir kadın olmuş, doktor değil. Hamilelik boyunca tahliller normal, bebeğin büyümesi normal, ultrason sonuçları normal. Ee ne oluyor da dokuz ayın sonunda aniden bir anormallik olup sezaryen şart oluyor? Gebeleri suyu geldi, bel ağrısı var, kasılma var hadi sezaryene alalım diyorlar. Bu belirtiler karşısında biz telaşlanmanın aksine seviniriz çünkü normal doğum başlamıştır. Ben anneleri evde takip ediyorum. Doğum başlayıp rahim ağzı 7-8 santim açıldıktan sonra hastaneye birlikte gidiyoruz. 2-3 santim bile doğumda çok önemli. Yatarak doğum yapıldığı zaman pozisyondan dolayı yeterli açılma sağlanamıyor. Ayakta veya öne doğru eğik olmak anatomik açıdan daha doğru. Kadınlar kakalaklar gibi sırtüstü doğurmaya zorlanıyor. Bu pozisyonda kadının hem mahremiyeti kayboluyor hem de anatomisine aykırı olduğu için zorlanıyor.” Prof. Dr. Sezai Şahmay, Cerrahpaşa Tıp Fak. kadın hastalıkları ve doğum anabilim dalı öğretim üyesi Çünkü sezaryen hem kadın hem bebek sağlığı açısından avantaj sağlar. Kadınlar sezaryen sayesinde ileri yaşlarda karşılaşabilecekleri birçok sağlık sorunundan kurtulmuş oluyorlar. Normal doğum sırasında bebek 10 santim çapında 10 santim uzunluğunda bir kanalı iki saatte aşıyor. Burada oluşan tahribatla ileri yaşlarda idrar kaçırma kaçınılmaz. 50 yaşın üzerinde idrar kaçırma problemi olan kadınlara baktığımızda normal doğum yapanların sezaryenle doğuranlara oranla üç misli daha fazla olduğunu görüyoruz. * Peki o zaman niçin ABD, Almanya gibi gelişmiş ülkeler normal doğumu destekliyor? * Ama sezaryen pahalı bir operasyon... Prof.Dr. İsmail Mete İtil Türk Jinekoloji ve Obstetrik derneği (TJOD) başkanı Çok iri bebek, bebeğin oksijensiz kalması, kanamalar, bebeğin plasentasının doğum yolunu kapaması, annenin hastalıkları, gebelik zehirlenmeleri, anne çatısının darlığı, doğum yolundaki urlar, daha önce sezaryen olma ya da rahme yönelik ameliyat geçirmek gibi durumlarda, gerekli olduğunda elbette sezaryen uygulanmalıdır. * Sezaryen oranı neden yüksek?