Röportaj: Merve YURTYAPAN Fotoğraflar: Metin ARABACI Yetimhanede yaşayan kızların başına gelenlerin anlatıldığı atv'nin 'Kırgın Çiçekler' dizisinin iki genç oyuncusu Hazar Motan ve Aleyna Solaker: Çok duygu yüklü sahnelerde rol yapmıyoruz, gerçekten ağlıyoruz. Karakterlerle kurduğumuz bağdan dolayı hemen o sahnenin duygusuna girebiliyoruz Atv'de iki sezondur ilgiyle takip edilen 'Kırgın Çiçekler', yetimhanedeki beş kızın hayat öyküsünü anlatıyor. Her hafta reyting listesinin zirvesinde yer alan dizinin başrol oyuncularından 26 yaşındaki Hazar Motan ve 22 yaşındaki Aleyna Solaker ile bir araya geldik. Dizide acılar yaşayan, her hafta bol bol ağlatan Motan ve Solaker, rollerinin aksine etrafa gülücükler saçıyor. İki genç oyuncuyla, rollerini ve dizinin başarısını konuştuk. Dizinin başarısını neye bağlanıyoruz? ALEYNA SOLAKER: Hepimiz çok iyi anlaşıyoruz. Bu yüzden başarılı olduğunu düşünüyorum. Herkes yapılan işe çok inanıyor. HAZAR MOTAN: Öncelikle senaryo çok güçlü, dizinin temposu yüksek. Oyuncuların arasındaki kimya çok uyuştu. Bazen gülmemiz gereken öyle bir sahne oluyor ki gerçekten eğleniyoruz. Ben Aleyna'ya 'Güldür beni' diyorum, arkadan beni güldürüyor. Birbirimize yardımcı oluyoruz, dost olduk. MAKYAJ YAPMIYORUZ Birbirinizi arayıp rollerinizin kritiğini yaptığınız oluyor mu? H.M.: Evet senaryoyu okuduktan sonra 'Bakın bu hafta böyle böyle olmuş' diye birbirimizi arıyoruz. Ekranda nasıl göründüğünüze dikkat ediyor musunuz? H.M.: Bu işte ona çok önem vermiyoruz. Doğal olması, makyaj yapılmaması gerekiyor zaten. A.S.: Ben diziye hazırlanırken de 'Tamam, bu kadar yeter' diyorum. Çok fazla dış görünüşe önem vermiyoruz. İlk zamanlarda nasıl göründüğüme bakıyordum ama sonrasında dış görünüşten çok rolü seyirciye nasıl hissettirdiğimin daha önemli olduğunu anladım. Her hafta kendinizi izliyor musunuz? A.S.: Yalnızken izleyebiliyorum. Yanımda birileri varsa, kendi sahnem gelince oradan uzaklaşıyorum çünkü utanıyorum. H.M.: Ben de kendimi izlerken utanıyorum ama mutlaka izliyorum. Sizi en çok hangi sahne duygulandırdı? A.S.: Geçen sene yılbaşını çekiyorduk. Hazar o sahnede ağlamıştı ve ben bundan çok etkilenmiştim. H.M.: Sahne çok güzel yazılmıştı. Canlandırdığım 'Cemre' karakterinin annebabasız ilk yılbaşısıydı. Orada çok kötü oldum. O an gerçekten o sahneyi yaşadım. Bazen boğazın düğümlenir ya, öyle oldu. O kadar yaşadım ki; konuşamadım ve sahneyi kesmek zorunda kaldık. Çok hissederek oynuyorsun ya; böyle sahneler çok güzel oluyor. Bu kadar duygu yüklü sahneden sonra gündelik hayatınıza hemen dönebiliyor musunuz? H.M.: Ben ilk sezonda anne-babamı kaybettiğim sahnenin ertesi günü kendimi kötü ve yorgun hissettim. Bu biraz da tecrübesizliğimden dolayı böyle oldu. A.S.: Ben kayıt bittiği anda hemen normal hayatıma devam edebiliyorum. Bir kere çok kötü oldum o kadar. H.M.: Aleyna o konuda çok profesyonel. Ben çekim başlamadan önce de bir süre sahnenin duygusuna girmek için kendimi izole ediyorum. BU İŞE ÇOK GÜVENDİK Dramatik sahnelerde gerçekten ağlıyor musunuz? H.M.: Çok duygu yüklü sahnelerde kendimiz ağlıyoruz. Karakterle kurduğum bağdan dolayı 'Cemre' olarak hemen duyguya girip ağlayabiliyorum. A.S.: Zaten kızlar arasında en fazla şey 'Cemre'nin başına geldi. H.M.: 'Cemre' olarak çok değişik tecrübeler yaşadım bu dizide. Bir sürü insan kaybettim, uçurumdan düştüm, kışın denize girdim, kör oldum... Görmediğim sahnede biraz zorlandım ama bir noktadan sonra oturdu. Görmeyi unutup diğer duyularıma odaklanmaya çalıştım. Göz doktoru olan bir yakınımdan yardım aldım. Dizide bu kadar parlayacağınızı tahmin ediyor muydunuz? A.S.: İşe çok güveniyorduk ama bizlerin bu kadar dikkat çekeceğini beklemiyorduk. H.M.: Sahneleri oynaya oynaya inancımız artmaya başladı. Yorumlar da çok güzel geldi. 'Cemre' ve 'Meral'den yola çıkarak yaşadıkları hayatları nasıl anlatırsınız? A.S.: İnanılmaz zor. H.M.: Bir noktaya kadar empati kurabiliriz. Bu kadar derin üzüntüyü başına gelmeyen anlayamaz. Normalde de bu kadar ağlar mısınız? H.M.: Ben çok ağlarım. Gülmek kadar ağlamak da güzeldir. Çok mutlu olduğumda da, mutsuz olduğumda da ağlarım. Arkadaşlarım 'Bu kadar sulu gözlü olma' diyorlar ama ağlayınca gerçekten rahatlıyor insan. Birinizin babası eski magazinci, diğerinizin annesi yönetmen yani bu sektöre uzak değilsiniz. İşin içine girdiğinizde zorlandınız mı? H.M.: Annem yönetmen olsa da çok çalıştım. İki sene iş gelsin diye bekledim. Annem beni sadece ajansa yazdırdı ve onun dışında tamamen kendim mücadele verdim. Ayrıca bu sektörün uzaktan göründüğü gibi olduğunu düşünmüyorum. A.S.: Bu işte asla torpil olmuyor. Aksi halde bir anda parlarsınız ve biter. H.M.: Annem bu sektör için hep zor derdi ama ben bu kadar olduğunu bilmiyordum. Hem destekledi, hem de beni duruma alıştırmaya çalıştı. İşin içine sorumluluklar girince zorluklarını görüyorsunuz. ARAMIZDA HİÇ KISKANÇLIK YOK Set dışında görüşüyor musunuz? A.S.: İki haftada bir mutlaka set dışında bir araya geliyoruz. H.M.: Evde vakit geçirmeyi çok seviyorum. Arkadaşlarım da bana gelsin istiyorum. Birlikte film izliyoruz, sohbet ediyoruz. Beş kız arasında hiç kıskançlık var mı? A.S.: Ben buna çok şaşırıyorum. İnanın aramızda hiç kıskançlık yok. H.M.: Başarılı olmamızdaki etkenlerden biri de bu bence. Aramız çok iyi, herkes birbirinin destekçisi. A.S.: Biz bir kızın sahnesi çok yoğunsa ona odaklanıyoruz ve onun sahnesi için çalışıyoruz. Set dışında neler yapıyorsunuz? H.M.: Resme merakım var. İleride sergi açmayı düşünüyorum. Bir de boks yapıyorum. A.S.: Müzik dinlemeyi çok seviyorum. Sürekli müzik dinleyip dans ederim. Artık tanındığınızı hissediyor musunuz? H.M.: Ben daha çok evde vakit geçirdiğim için tanındığımı hissedemiyorum. A.S.: Sosyal medyada çok ilgi var. Dışarıda bu duyguyu o kadar fazla hissetmiyorum. Anne ve babanızdan uyarılar alıyor musunuz? A.S.: Babam bana her zaman uyarılarda bulunuyor. 'Artık göz önündesin, gittiğin yerlerde hareketlerine biraz daha fazla dikkat et. Seni tanıyan olabilir, kulaktan kulağa laf taşınabilir. Bu nedenle her zamankinden daha dikkatli davranmalısın' diyor. H.M.: Tanındığın zaman hareketlerine daha fazla dikkat etmen gerekiyor. Annem de beni uyarıyor, tavsiyeler ve nasihatler veriyor. Ben de 'Anne 26 yaşındayım, küçük değilim, biliyorum' diye ona takılıyorum. YETİMHANEDEKİLERİ ANLAYABİLİYORUZ Yetimhanede yaşayanlara daha farklı gözle bakmaya başladınızmı? A.S.: Canlandırdığımız karakterlerden sonra tabii ki onlara çok daha farklı bir gözle bakmaya başladık. H.M.: Onların şartları daha kötü ya da daha iyi olabilir. Belki bizimle birebir aynı şeyleri yaşamıyorlar ama her zaman onlarla empati kurmaya çalışıyoruz.