Kimileri düşünceleriyle dünyaya yön veren birer filozof, kimileri icatlarıyla yeni ufuklar açan birer deha. Kimileri de büyük ordulara sahip komutanlar. Kılıcı insafsız bir beceriyle kullanan Türk'ün eli, yendiği insanların yarasını sarmakta da ustadır. Türk'ün şevkat ve insaniyet duygusunu inkar mümkün değildir. Bu duygu insanı atalete sevkedip sefaleti artırmakla beraber, teşkilatı düzensiz bir toplumun bir derdine tek çare demektir. Tarih, Türkler'den çok şey öğrendi. Onların elinden çıkma öyle eserler var ki bunlar Medeniyetin birer ziynetidir. Silahlı milletin en canlı örneği Türklerdir. Bu diyar köylüsünün orak, katibinin kalem ve hatta kadınlarının etek tutuşunda silaha sarılmış bir pençe kıvraklığı vardır. Türk ata biner gibi oturur, keşfe yollanan asker gibi uyanık yürür. Artık Türklerle savaşmam. Onlar çok cesur ve iyi insanlar. 'Türk gibi ölüme gülerek bakan bir eri başka hiçbir ulusta bulamazsınız. Yalnız ona iyi bir komutan gerektir. ' Türkler muhakkak ki, Avrupa tarihinin ve yakın Asya tarihinin bildiği en halis efendi millettir. 'Türk milleti ikibin yıldır profesyonel askerdir. Bütün Türklerin mesleği askerliktir. ' Donaldson Türk kadınlarının en büyük süsü Türk oluşlarıdır. Onlar süslenmek için elmas veya zümrüt takınmıyorlar, belki üzerlerinde taşıdıkları o taşları süslemiş ve kıymetlendirmiş oluyorlar. Çünkü her Türk İnsanlari yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği, hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler Türk, asillerin asilidir. yapma olmayan, gösterişi bulunmayan bu pek yüce asalet ona tabiatın hediyesidir. 'Poltava'da esir oluyordum. Bu, benim için bir ölümdü, kurtuldum. Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi. Gene kurtuldum. Fakat bugün esirim. Türklerin esiriyim. 'Türklerden bahsediyorum... Düşmanına saldırırken amansız bir kasırgaya, korkunç bir denize ve insafsız bir yıldırıma benzeyen Türk; dost yanında ve silahsız düşman karşısında bir seher yelidir, berrak bir göldür. Gönül açan bu yeli yıldırma, göz kamaştıran bu gölü coşkun bir denize çevirmek tabiatı da inciten bir gaflet olur.' Eğer bir Türk devleti olmasaydı mutlaka yaratmak gerekirdi. Bütün milletler arasında en namuslu ve dostluk kurmada tereddüt edilmeyecek olan yalnızca Türklerdir. Henüz yabancı tesiri altında kalmamış olan bir köye gidecek olursanız; gerçek misafirperverliğin ne demek olduğunu oradagörüp öğrenirsiniz. Türk askeri cesurdur. Anavatanını sever ve onun için gerekirse çekinmeden canını feda eder. Çanakkale'de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim. Türk toplumunda kişisel nitelik ve değer dışında hiçbir şeye önem verilmez. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları ne kadar övülse yeridir. Türkler kendilerini anlamayanlara, kim olursa olsun, kendilerini anlatmak yolunu biliyorlar. onları bu yola niçin sürüklemeli. Türklerin avrupa dengesi için gerekli bir unsur oldukları kesindir. Türk dilini incelerken insan zekasının dilde başardığı büyük mucizeyi görürüz.