İlk çeyrekteki yüzde 5,2 ve ikinci çeyrekteki yüzde 5,1'lik büyümenin ardından gözler, 11 Aralık Pazartesi günü açıklanacak 3'üncü çeyrek verisine çevrildi.
Ekonomistler, öncü göstergelerin, GSYH büyüme hızının 3'üncü çeyrekte sürpriz yaparak çift haneyi görebileceğini ortaya koyduğunu ifade ederek, büyümeye özellikle tüketim ve ihracatın önemli katkılar sağladığına dikkati çekti.
Türkiye'nin büyümesine ilişkin hem ulusal hem de uluslararası kurumların yukarı yönlü revizyonlar yaptığını belirten ekonomistler, büyümenin bu yıl yüzde 6'nın üzerinde olmasının beklendiğini kaydetti.
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Türk Ekonomi Bankası (TEB) Finansal Piyasalar Strateji Müdürü Erkin Işık, bu yılın 3'üncü çeyreğinde GSYH büyümesinin yüzde 11 olmasını beklediğini ifade etti.
Büyüme hızının bu kadar yüksek olmasında, baz etkisi ve iş günü sayısının geçen yıla göre yüksek olması gibi teknik etkilerin bulunduğuna dikkati çeken Işık, önceki çeyreğe göre de yüzde 2 gibi güçlü bir büyüme görmeyi beklediğini kaydetti. Işık, son çeyrekte büyüme hızının yavaşlaması halinde 2017'de büyümenin yüzde 6,5 civarında olabileceğini söyledi.
Işık, bu yıl büyüme hızındaki artışta Kredi Garanti Fonu (KGF) ve maliye politikasının desteğinin belirgin olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Orta Vadeli Program (OVP) varsayımlarına baktığımızda, seneye aynı ölçüde bir destek olmayacağı anlaşılıyor. Bu doğrultuda da büyüme hızının gelecek yıl yüzde 4 civarına yavaşlayacağını tahmin ediyorum. Büyümenin kaynaklarına baktığımızda, ilk yarıda önemli ölçüde destek veren net ihracatın, üçüncü çeyrekte negatif etkisi olacak gibi görünüyor. Son çeyrekte inşaat yatırımlarının olumlu etkisi olmuştu ve bunun üçüncü çeyrekte de devam etmesi mümkün görünüyor. Ancak son dönemde gerilemeye devam eden makine-teçhizat yatırımlarında canlanma görmek, büyüme trendinin kalıcılığı konusunda daha belirleyici olacaktır."
"DIŞ TİCARET ÜLKE EKONOMİSİNİ DESTEKLEYEN ANA BELİRLEYİCİ OLACAK"
Ziraat Bankası ekonomisti Bora Tamer Yılmaz da Türkiye ekonomisinin, 2017 yılını yüzde 6,5 civarında bir büyüme ile tamamlayacağını, bu yılın 3'üncü çeyreğinde dönemsel anlamda büyüme hızının çift haneye yaklaşmasının mümkün olduğunu belirtti.
Yılmaz, Türkiye'nin tarihsel açıdan yüzde 5 ve üzeri büyüyen bir ülke konumunda bulunduğunu ifade ederek, bu yıl Türkiye'nin, potansiyelinin üzerinde büyüme kaydettiğini ve büyüme kompozisyonunu dengeli tutmayı başarabildiğini söyledi.
Gelecek 6 aylık süreçte küresel ticarete ilişkin endişe görülmediğini, ticaret hacimlerindeki artış eğiliminin devam edeceğini düşündüğünü dile getiren Yılmaz, dış ticaretin ülke ekonomisini destekleyen ana belirleyici olacağını vurguladı.
Türkiye'nin son derece mevsimsel özelliğe sahip bir ekonomisi olduğunu, yaz aylarında turizm ve tarımın etkisiyle iktisadi faaliyette güçlenmenin pekiştiğini ifade eden Yılmaz, 2017'deki yüksek kredi kullanımı ve kamu maliyesindeki destekleyici yaklaşım göz önüne alındığında bir süre iç talebin yavaş seyredebileceğini söyledi.
Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Mevsimsel açıdan da sonbahar-kış döneminde iktisadi faaliyetin hızını kaybetmesi normal karşılanmalı. Bu süre zarfında kamu maliyesindeki bütçe disiplini ve bankaların toplayacakları mevduatlarla hem bütçe açığında iyileşme kaydedilmesi hem de kredi-mevduat rasyolarının güçlenmesi beklenebilir. İlkbaharın gelmesiyle yılın ikinci çeyreğinde kredi talebinin artmaya başlaması, yatırım harcamalarında canlanmayı beraberinde getirecektir. Ardından yaz aylarında turizmin devreye girmesi ve istihdam piyasasının hareketlenmesi yılın ikinci yarısında artık dış talep yerine tüketim harcamalarıyla birlikte iç talebin ekonomiyi sürüklemesini sağlayacaktır. Önümüzdeki yıl Türkiye ekonomisinin, potansiyel büyümesi ve tarihi ortalamalarla uyumlu şekilde yüzde 5 ve üzeri büyüme beklenebilir. Büyümenin, yılın ilk yarısında dış talep, ikinci yarısında iç talep ağırlıklı gerçekleşmesi mümkün."
"BÜYÜMENİN YAKLAŞIK 2,5 PUANLIK KISMI KREDİLERDEKİ HIZLANMADAN KAYNAKLI"
AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi ise bu yıl 3'üncü çeyrekte milli gelir büyümesinin yüzde 9-10 aralığında gerçekleşeceğini ifade ederek, önceki çeyreklere göre gözlenen bu hızlanmada geçen yıl aynı çeyrekte daralma görülmesinin oluşturduğu lehte bazın da etkili olduğunu söyledi.
Bürümcekçi, "Bu yıl büyük olasılıkla yüzde 6'nın üzerinde gerçekleşecek büyümenin yaklaşık 2,5 puanlık kısmının kredilerdeki hızlanmadan kaynaklandığını düşünüyorum." dedi.
"Gelecek yıl ilave KGF kullandırımı olmayacağı, dolayısıyla kredi artış hızının yüzde 15 civarına gerileyeceği" senaryosunda, bu yılın güçlü büyümesinin oluşturacağı aleyhteki baz etkisini de dikkate alarak yüzde 3,5-4 aralığında büyüme olacağı öngörüsünde bulunan Bürümcekçi, bu yıl ilk iki çeyrekte dış talebin büyümeye katkı vermesinin olumlu olduğunu ancak 3'üncü çeyrekte büyümeyi aşağı çekeceğini kaydetti.
Bürümcekçi, "Üçüncü çeyrekte makine-teçhizat yatırımlarının da belirgin şekilde artacağını düşünüyorum. Kapasite kullanım oranlarının yüzde 80'lere yaklaşmasıyla görülen bu eğilim devam ettirilebilirse büyümenin daha sürdürülebilir olması sağlanabilir. Ancak son aylarda artan ekonomik-siyasi belirsizlikler, kıpırdanma içinde olan özel yatırımları dizginleyebilir." şeklinde konuştu.
"3'ÜNCÜ ÇEYREK BÜYÜME TAHMİNİMİZİ YÜZDE 10'A ÇEKTİK"
İş Yatırım ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, 3'üncü çeyreğe ilişkin verilerin güçlü bir büyümeye işaret ettiğini belirterek, son sanayi üretimi verisiyle birlikte 3'üncü çeyreğe ait büyüme beklentilerini yüzde 10'a çektiklerini, yüzde 5,1 olan 2017 büyüme tahminini yüzde 6'ya yükselttiklerini bildirdi.
Kömürcüoğlu, destekleyici küresel ortam ve yurt içinde genişleyici mali politikaların devam etmesi beklentisiyle gelecek yıla ait büyüme tahminini yüzde 4,5'te koruduklarını, destekleyici mali politikalara bağlı olarak büyümenin tahminlerinin üzerinde gelme ihtimali olduğunu da ifade ederek, "Büyümede iç tüketim, yatırımlar ve net ihracat katkısı öne çıkıyor. İhracat katkısının pozitif olması sevindirici bir gelişme." dedi.
- "İktisadi faaliyetteki toparlanma yılın başında beklenenin çok ötesinde"
QNB Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı da 3'üncü çeyrekte Türkiye ekonomisinin yüzde 10 civarında büyüyeceğini belirterek, "Bu büyümede geçen yılın aynı çeyreğinin çok sıra dışı bir dönem olması etkili ancak üçüncü çeyrek iktisadi faaliyet de çok güçlüydü. Yılın geneli için ise yüzde 6,5'e yakın bir büyüme görebiliriz." diye konuştu.
Uluslararası kurumların tahmin güncellemelerinin pek bir önemi olmadığını, bu kurumların tahminlerini yılda birkaç defa revize ettiğini hatırlatan Kanlı, bu revizelerin belli tarihlerde yapıldığı için genelde geç gelen güncellemeler olduğunu söyledi.
İktisadi faaliyetteki toparlanmanın yılın başında beklenenin çok ötesinde gerçekleştiğini kaydeden Kanlı, gelecek yıl büyüme oranında düşüşün kaçınılmaz olduğunu vurguladı. Kanlı, "Büyüme oranının 2018 yılında yüzde 4,5'e doğru düşmesini beklerim. Bu yavaşlama da olağan karşılanmalı. Bu yıl çok güçlü olan finansal sermaye girişlerinin 2018 yılındaki seyri, büyümenin en önemli belirleyicilerinden olacak." ifadelerini kullandı.
Kanlı, geçen yılın başında ve bu yılın ilk yarısında kamunun dört bir yandan ekonomiyi canlandırıcı önlemler aldığını, bu tip canlandırıcı politikaları özel sektörün takip etmesi ve direksiyonu ele almasının bu politikaların başarısı için tek kriter olduğunu vurguladı.
"BÜYÜMENİN EN GÜÇLÜ YANI İHRACAT VE KAMU HARCAMALARI"
ÜNLÜ&Co ekonomisti Esra Şimşek ise ekonomik büyümenin 3'üncü çeyrekte yüzde 7, yılın tamamında yüzde 5,5 olacağı öngörüsünde bulundu.
Şimşek, "2016 sonunda beklentilerin çok daha düşük olduğu göz önüne alınınca şimdi beklenen büyüme oranlarının yukarı yönlü bir sürprize işaret ettiği söylenebilir. Ancak KGF, büyümeyi teşvik edici önlemlerin etkileri 2017 yılı içinde kendini hissettirmeye başladı. Güçlü öncül veriler göz önüne alınınca sene sonu beklentilerinin yukarı çekilmiş olması şaşırtıcı değildir." ifadelerini kullandı.
Şimşek, gelecek yıl için büyüme tahminlerinin yüzde 4,5 olduğunu, büyümeyi teşvik edici yeni önlemlerin alınmasının bu rakamı yukarı çekebileceğini, olası yüksek politik belirsizlik dönemlerinin özel tüketim ve yatırımları baskılayarak bu rakamı aşağı da çekebileceğini söyledi.
Büyümenin en zayıf yanının düşük seyreden özel yatırım harcamaları, en güçlü yanının ihracat ve kamu harcamaları olduğunu vurgulayan Şimşek, "İthalatın da yüksek seyretmesi, dış ticaretin net etkisinin negatif olmasına sebep olmaktadır. Öte yandan, özel tüketim ikinci çeyrekte zayıf kaldı. Tüketici Güvenine dair öncü göstergeler, bu durumun 3'üncü çeyrekte de devam edebileceğini gösteriyor." şeklinde konuştu.