Seçim öncesi kriz algısı yaratmak isteyen çevreler adeta dört koldan saldırıya geçti. Doların küresel piyasalardaki yükselişini görmezden gelip, içeride 'Ekonomi yönetimine siyasi baskı var' diye yaygara koparmaya başlayanlar dövizden nemalanıyor. Londra'daki bankalar ve yerli işbirlikçileri 8 milyar dolarla piyasada oynuyor. Kurda günlük yüzde 3'lük parayı cebe indiriyor.
2.60'A ÇIKARDILAR
Bu operasyonla dün dolar tarihi zirveye ulaşarak 2.60 TL'ye çıkarıldı. Dolar, TL karşısında 14 Ocak'tan bu yana yüzde 14.5 değer kazandı. Yılbaşından bugüne dolar endeksi yaklaşık yüzde 6 artarken, TL'nin dolar karşısındaki değer kaybı ise yüzde 9.5'i aştı. Spekülatif alımlarla doları yükselten çevrelerin TL'ye karşı açık saldırıya geçtiği dönemde Merkez Bankası adeta üç maymunu oynuyor. Geçmiş dönemlerde, yurtdışında bile olsa, sürekli açıklamalarda bulunan Erdem Başçı bu kez sesini bile çıkarmıyor. Başçı'nın yanı sıra, 13 yıldır ekonominin kaptan köşkünde oturan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da piyasaları yatıştırmak için üzerine düşeni yapmıyor. Başçı, dolardaki spekülatif yükselişe karşı kılını kıpırdatmayarak kriz algısı yaratmak isteyenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
SİLAHLARI KULLANMIYOR
Halbuki, Başçı'nın elinde dövizle oynayanlara "Buradayım" mesajı verebileceği çok sayıda silahı var. İlk ve en basit aracı, piyasaya sağladığı likiditeyi kısıp, gecelik repo oranlarını yukarı çekerek, spekülatif TL talebinin önünü kesmek. Bu operasyon, doları yukarı çekmek için ihtiyacı olmadığı halde döviz alanların maliyetini artırarak yükselişin kısmen frenleyebilirdi. Fakat bunu yapmayan Merkez Bankası, piyasaya ihtiyacı kadar likidite sağlamaya devam ederken, fonlama maliyetini de düşürdü. Dövizdeki talebin reel sektör kaynaklı olmadığının en açık göstergesi, Merkez Bankası'nın döviz satım ihalelerine gelen talebin düşük olması. Burada da piyasaya gücünü gösterecek aksiyonlar almıyor. Döviz ihalelerinde maksimum 60 milyon dolar satan Merkez, doğrudan döviz satımı silahını da kullanmıyor. Banka, sessizliğiyle 28 Ocak 2014'teki gibi rekor faiz artırımına adeta kılıf hazırlıyor.
AMAÇ SANDIĞI ETKİLEMEK
Dolardaki yükselişi pompalamaya çalışan kesimin asıl amacı ortada. Haziran seçimlerinde sandığı etkilemek. İstikrarı sandıkta bozamayan çevreler, kur üzerinden kriz algısı yaratarak Türkiye'de kaos yaratmaya çalışıyorlar. Çünkü, kur artışıyla şu ana kadar reel sektöre çıkan 60 milyarlık fatura daha da kabaracak. Bunun devam etmesi işsizliği artırıp, büyümeyi frenleyecek. Düşmesi beklenen enflasyon da yeniden yükselişe geçecek.
MERKEZ BANKASI'NIN KULLANMADIĞI SİLAHLARI
1- TL'yi kısabilir
Piyasaya sağladığı likiditeyi azaltıp, gecelik repo oranlarını yukarı çekebilir ve böylece spekülatif TL talebinin önünü kesebilirdi. Bunu yapmayan Merkez Bankası, aksine piyasaya ihtiyacı kadar likidite sağlamaya devam ederken, fonlama maliyetini de düşürdü.
2- İhaleleri artırabilir
Merkez
Bankası'nın atabileceği ikinci adım döviz satım ihalelerinde miktarı artırmak. Merkez Bankası, burada da miktarı sadece yüzde 50 artırarak en fazla 60 milyon dolarlık satış yaptı. Dövize gerçekten ihtiyacı olanlar açısından etkili olabilecek bu yöntem de kullanılmadı.
3- Doğrudan satabilir
Kulanılabilecek
en etkili yöntem, döviz piyasasına doğrudan satış müdahalesi. Fakat Merkez Bankası, burada da geçen yılın ocak ayında yaptığı hatayı tekrarladı. Geçen yıl geç kalan 3.1 milyar dolarlık müdahale yeterli olmamıştı. Bu kez de dolar yüzde 15 yükselmesine rağmen seyirci kalındı.
MEDYALARI DEVREDE
Vatandaşı
dolar konusunda galeyana getirmek için medya da devreye sokulmuş durumda. Aydın Doğan'ın gazeteleri ve paralel medya "Dolardaki yükseliş durdurulamıyor" haberleriyle "Ülke batıyor" imajı vermeye çalışıyor. Operasyonun uluslararası boyutunu üstlenen İngiliz medyası da kriz tamtamları çalıyor. Lobinin gazetesi Wall Street Journal, "Liranın oynaklığı yatırımcıları kaçırabilir" haberleri geçerken, Reuters da "Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun New York temasları olumsuz geçti, yatırımcılar tedirgin" analizleri yayımlayarak panik çıkarmaya çalışıyor.
CITI'Yİ BİLE KULLANDILAR
Türkiye'yi
kur oyunuyla faiz artırım sürecine sokmak isteyenlerin tutunduğu son gelişme Citibank'ın Akbank'taki hisselerini satması oldu. Citibank'ın hisse satışını 'Türkiye'den kaçış var' algısı yaratmak için kullandılar. Fakat bu hisseleri yine yabancıların aldığını unuttular.
ELLERİNDE PATLAYACAK
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, dolardaki rekor yükselişe ilişkin, "Dolarla oynayanların bu manipülasyonu ellerinde patlayacak ve elleri yanacaktır. Çünkü Türkiye'nin böyle bir kaygısı yok. Diledikleri kadar oynasın bir şekilde bu onların elini yakar" dedi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık da, dolar kurundaki yükselmenin, Türk ekonomisi üzerinde kalıcı bir tehdit oluşturduğunu düşünmediğini bildirdi. Işık, şunları kaydetti: "Ülkemize etkisinin sınırlı kalacağını düşünüyorum."
İTİRAFTA BULUNDULAR
Dolarda
yaşanan yükselişin, Türkiye'yi faiz tuzağına düşürme amaçlı olduğunun en belirgin işareti, İngiliz haber ajansı Reuters'a yapılan isimsiz yorumlar oldu. İsminin açıklanmasını istemeyen 'üst düzey' bir bankacının kurla ilgili değerlendirmesi aynen şöyle: "Merkez Bankası faiz indirmeyeceğini açıklamalı. Bu ay koridorun üst bandında yapılan faiz indirimi, Türkiye'de piyasaları bozdu. Burada faiz indirimi olmasaydı, dolar böyle yükselmezdi."
TIPKI 28 OCAK SENARYOSU
Merkez Bankası, 28 Ocak 2014'te de dövize müdahalede geç kalıp kurun yükselmesine seyirci kalmıştı. Tansiyon yükselince de "Çarem yok" diyerek faizi bir gecede 5.5 puan birden artırmıştı.