Geçmiş konumuz, M2MKonuşan Makineler, oldukça yüksek ilgi çekti. SABAH köşe yazarı Emre Aköz yazıya yapıcı bir eleştiri getirdi. Nerede İNSAN! "Makineler üretimi devralacaksa biz ne olacağız" dedi. Bu hafta tedarik zinciri yönetiminin ustaları ile konuşurken kafamda 'nerede insan' sorusu yankılanıp duruyordu. Tartışmanın sonunda anladım ki insan bu işin başında, ortasında ve sonunda... Tedarikte iyileştirme, değer zincirinin en başında duran insana yani nihai MÜŞTERİ'ye değer yaratmıyorsa işe yaramıyor. Başkalarının yaptığını yapmak hazır çözümler almak yetmiyor; fark yaratmak, değer yaratmak gerekiyor. Bu da tedarik zinciri yöneticilerinin tedarikçileri ile birlikte, ZEKİ ve inovatif çözümler geliştirmesi demek. Bu haftaki araştırmada endüstrinin kaptanları bu konuya yani tedarik ilişkileri yönetimine oldukça önem veriyor. Ama bu işi müşteri ilişkileri yönetimi (CRM) gibi yapmamak lazım. Eğer işletmenin tedarik yönetimi, tedarik zinciri ilişki yönetimine eski ekonominin mantığı ile bakarsa en ucuza asgari şartlarda mal alımı olarak bakar. Tedarikçinin durumu onu hiç ilgilendirmez. Biri kazanırken diğeri kaybeder. Ancak rekabet yerine işbirliği modelini seçerse en başta nihai müşterinin kazandığı ve işletme ile tedarikçisinin de mutlu olduğu kazan-kazan ilişkisi gelişir. Bu da akıllı çözümler bulunmasını, rekabet avantajı sağlanmasını getirir. Yeni ekonominin kuralı bu. Yani önce kafamızı değiştireceğiz. Demek işin başı insan!
SÜRDÜRÜLEBİLİR TEDARİK
İkincisi, süreci değiştirmemiz gerekiyor. PwC'nin dünyada yaptığı araştırmaya göre yöneticiler en çok çevikliğe önem veriyor. Bizde de tedarik zincirinin diğer alanlarına göre daha önemli. (%23) Çeviklikle hızlı değişen koşulları öngörmek, anlamak, adapte olmak ve hızla cevap verebilmek kast ediliyor. Bulut bilişim de IT'deki en yeni trend olarak göze çarpıyor. (%17) Sürecin iyileştirilmesinde operasyonel olarak beklenen; en kısa zamanda, en iyi ürünü, en ucuza temin etmek. Teslimat içinde böyle. Ve tabii ki maliyet. Bu haftaki araştırmamızda endüstrinin kaptanları bunu belirtiyorlar. (%18.3). Son bariyer sürdürülebilirlik. Tedarik zincirinde çok daha hassas başka bir konu var ki bu varlık ile yokluk noktası haline geliyor. O da AHLAK. Genelde etik olmak dediğimiz bu konu özellikle ABD ve Avrupa'da çıkan rüşvet ve yolsuzluklara karşı yeni yasalarla çok başımızı ağrıtabilir. Bu haftaki uzmanlarımız bizdeki en zayıf halkanın akıllı, değer yaratan ve sürdürülebilir tedarik sistemi olduğu konusunda hem fikir. Grubumuzun ortak görüşü "Tedarik zinciriniz kadar güçlüsünüz" oldu. Bu zafiyeti fırsata çevirmek ve kâr marjlarımızı artırmak için 'zeki, çevik ve ahlaklı' yöneticilere ihtiyacımız var. İşte işin can damarı milyar dolarlık soru: Kaç başarılı üniversite mezunumuz, tedarik zinciri yöneticisi olarak işe girmek ister. Üniversitelerimiz de böyle bir bölüm bile yok. Yine insana geldik...
Aman dikkat!
ABD ve Avrupa'da sadece kendinizden değil tedarikçinizden hatta tedarikçinizin, tedarikçisinden sorumlusunuz. Nike, Siemens, 3M ve Huwai'nin başına gelenleri unutmayalım. Dev markalar bu deneyimden önemli dersler çıkarıp, önlem aldılar. Ama bu onlara pahalıya mal oldu. Milyarlarca dolar cezalar ödediler. İtibarları yıprandı. Bazı dev ihalelerden yasaklandılar. Sporda uluslararası kurallara uyulmadığı zaman nasıl cezalandırılıyorsak burada da aynısı başımıza gelebilir. Kişilere kızabiliriz ama kurallara kızamayız. Bu nedenle iyi yönetim ilkeleri ve değerler tedarik yönetiminde çok önem taşıyor. Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği'nin buradaki etik konusunu gündemine almasında yarar var.
SELİM OKTAR - YENİ EKONOMİ KULÜBÜ DANIŞMANI